Önemli bir referandum sürecini geride bıraktık. Saray ittifakının aldığı şaibeli %51 oy oranı beklentilerinin altında kaldı ve bundan sonra işlerinin daha zor geçeceğinin bir göstergesi oldu. Hayır tarafında ise %49 oy oranı alınmasına rağmen bir mağlubiyet havası yok. Saray’ın ve AKP’nin göstere göstere YSK eliyle hile yapması da Hayır tarafında öfkenin birikmesine vesile oldu.
Saray ittifakı bütün devlet gücünü kullanarak Evet çalışması yürüttü. Büyükşehirlerin ana arterlerini kendi propagandaları için ayırdı, medyayı tamamen ele geçirdi; Hayır çalışması yapanları gözaltına aldı, tehdit etti, halkı kutuplaştırarak Hayır çalışması yapanların üzerine saldırttı. Olmadı YSK eliyle hile yaptı. Buna rağmen oy oranı %51 bandında kaldı, büyükşehirlerde ise Hayır oyları önde çıktı. Matematiksel olarak Saray ittifakı “kazanmış” gibi gözükse de kurdukları ittifaka bakıldığı zaman bir çözülüşün ipuçları belirgin olarak kendini göstermektedir.
Günümüz dünyasının tipik bir özelliği var. Uzun zamandır çok kutuplu ilerleyen dünyada güçler kendini ortaya koymaya başladı. Ve bu güçler artık birbirlerine açık açık tavır alarak siyaset yürütüyor. Güç merkezlerinin birbirleriyle restleştiği bir dünyada bu durumun Türkiye’ye iki yönde etkisi olacaktır. Bunlardan ilki bölgedeki gelişmelerin iç politikaya olumsuz yansıması şeklinde olurken diğeri Avrupa ile yaşanan gerilimin Türkiye’ye yine olumsuz bir dalga olarak yansıması olacaktır.
Referandum sonuçları siyasi bir kırılma noktasıdır. AKP buna benzer bir kırılma noktasında 2002 seçimlerinde tek başına iktidara gelmiş, meclise AKP ve CHP dışında hiçbir siyasi parti girememişti. Bu seçimlerin arkasında Türkiye’deki güçler yeniden dizilmişti. Yaşadığımız son seçimde bir rejim krizinin ortasında olmuştur ve bu seçimin ardından güçler kendini ortaya koyacak ve yaşanacak bir alt üstlükle güçler yeniden dizilecek. Güçler dengesinin değişimi açısından Türkiye gerilimli bir sürece girmiştir.
Referandumda alınan bu oy oranı Erdoğan’ın yapacağı planlar açısından yeterli değildir. Kafasındaki planları gerçekleştirmesi için gerekli siyasi gücü toparlamak zorundadır. Saray ve AKP yeni ittifaklar kurmak zorunda. Ama aynı zamanda gerilimi de elden bırakamaz. Bu çelişkili yolda yürümek AKP içerisindeki fay hatlarını daha da gerecektir. Bu da AKP’nin çözülüşünü hızlandıracaktır.
AKP, CHP’yi nötralize etmeye çalışarak, seçimlerin meşruluğuna ikna etmeye çalışacak. Bu da CHP içerisinde bir gerilim hattı doğuracaktır. Güç dengelerinin dizilişinde CHP’de gerilimin içerisine girecektir.
Güç dengelerinin bir kutbu da halkların bir arada yaşam umudunu üreten ve demokratikleşmenin teminatı olan HDP’dir. HDP, Bunca saldırılara, gözaltılara, tutuklamalara rağmen kendini net bir biçimde ortaya koyabilmiştir. Bundan sonraki süreci iyi yönetir ve doğru taktiklerle ilerleyebilirse kendisini büyütüp, önemli bir güç odağı olarak varlığını koruyabilecektir.
Sonuç olarak Saray ve AKP’nin kurduğu ittifak çatlamıştır. Yeni ittifaklar kurarak siyasi bir güç toplamak zorundadır. Saray için bundan sonra işler daha da zor olacaktır. Eski kalıplarla ilerleyen bütün anlayışlar çözülüyor. Bizler de bu çözülüşte ezilenlerin, emekçilerin, halkların demokrasi, eşitlik ve barış taleplerini örgütlemek için Saray’ın politikalarına karşı savunma pozisyonundan çıkıp, saldırı pozisyonunda olmalıyız. Hayır meclislerinin yarattığı örgütlenmeleri daha da büyütüp demokrasi cephesini güçlendirmeliyiz.
Hayır Daha Bitmedi!
Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam!
Demokrasi, Eşitlik ve Barış için Örgütlenmeye!
Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP)