Erdoğan tam zirveye ulaşırken ayağı kaydı. Bakalım hangi derinliğe kadar yuvarlanacak? Referandumu matematik sonucuna göre çok az bir farkla kazanan Saray, bu zayıflığı örtmek için “Önemli olan maçı kazanmaktır, 1-0 veya 5-0 fark etmez.” diyerek tüm mantığını ortaya koydu. Yapılanın basit bir seçim olmayıp önemli bir anayasa değişikliği olduğu, anayasaların “toplumsal bir uzlaşmayı” temsil ettiğini düşünmek istemeyen Erdoğan 1-0’lık galibiyeti yeterli görüyor.
Erdoğan zirveye tırmanırken sırtında kurtulamayacağı büyük ağırlıklar taşımaktadır. Bunların en önemlilerini hatırlayalım. 17-25 Aralık yolsuzluk skandalı ilk büyük kamburdur. Diğeri 15 Temmuz darbe girişiminin AKP içine uzanan kanalları, bir anlamda suç ortaklığı her an patlamaya hazır bir bomba gibi durmaktadır. Öte yandan Erdoğan iktidarı Suriye iç savaşına o ölçüde karıştı ki işi “muhaliflere” sarin gazı vermeye kadar götürdü. Bu gerçek hem Washington hem de Moskova tarafından biliniyor. Son skandal referandum sırasında yaşanan açık hilelerdir.
Erdoğan zirveye sırtında bu ağırlıklarla tırmanıyor. Ne kadar yükselirse sırtındaki ağırlıkların etkisi o kadar artacaktır.
Bu gerçekliklerden bakınca maçı 1-0 kazanmanın zirveye tırmanmanın garantisi olmadığı anlaşılır. Sırtında ağırlıklar, meşruluğu tartışmalı bir referandum sonucuyla büyük yetkileri elinde toplayacaktır. İktidar medyasına bakıldığında Türkiye yedi düvele karşı “büyük tarihi yürüyüş” içindedir. Bu dehşetli tabloyu havuz medyası sürekli canlı tutmak için çılgınlar gibi yalan haber yaratıyorlar. Böyle bir tablo canlı tutulmazsa, Erdoğan normal yollardan sırtında bu kadar günah ile zirveye tırmanamaz.
Erdoğan Saray’da kulağı telefonda tedirgin kutlama mesajları bekliyor. Katar ve Azerbeycan gibi ülkelerden geldi, ancak başka ses yok! Trump’ın kutlamasının bile ardından kötü kokular yükseldi. Yedi düvele karşı savaşınca böyle bir tablo aslında doğaldır.
Referandumun hilelerle birlikte kötü bir üne sahip olmasının ardından artık Saray’ın hiçbir adımı rahat olmayacaktır.
Referandumun iki temel gerçeği ortaya çıkarmıştır. İlki, egemen ittifak büyük ölçüde çökmüştür. AKP ve MHP’nin toplamından iki partinin gücü ortaya çıkmamış, önemli bir erime yaşanmıştır. 7 Haziran seçim sonuçlarını savaş ve provokasyon yaratarak yok sayan Saray, 1 Kasım’da gerçekten hedefine ulaşmıştı. Üstelik bir de “Allah’ın lütfu” 15 Temmuz darbe girişimiyle Saray itibarının zirvesine çıkmıştı. Ancak aradan geçen zamanda Saray, sahip olduğu güçle öylesine sarhoş oldu ki, referandum sonuçları 1 Kasım zaferini silmiş, zamanı yeniden 7 Haziran günlerine döndürmüştür.
Belli ki, “Allah’ın lütfu” sanılan darbe sonrası Saray’ın uygulamaları onun güç ve itibar yitirmesine neden olmuştur. Egemen ittifakın çöküşüyle Saray’ın bugüne kadar başarıyla getirdiği gerilim ve kutuplaştırma taktiğinin de sınırlarına gelindiğinin işaretleri ortaya çıkmıştır. Şu anda Saray’ın elinde 1-0’lık maçtan başka bir şey yoktur.
Referandumun ortaya koyduğu diğer önemli sonuç, HDP’nin büyük bir duruş göstermiş olmasıdır. Kürt halkına 90’lı yılları çok aşan zulümler yapılmasına, eş başkanlar dahil beş bin partilinin gözaltına alınmasına rağmen HDP gücünü kaybetmeden bu süreci başarıyla yürütmüştür. AKP, büyük baskılar ve sandık hileleri ile ortaya çıkan çok sınırlı bazı sonuçları kendi lehine yorumlamaya çalışsa da, bu büyük bir yalan ve yanılgıdır. 7 Haziran sonrası uygulamaya konan devletin ve iktidarın “çöktürme planı” çökmüştür.
Saray, bu gerçekler karşısında eline şeklen topladığı büyük gücü nasıl kullanabilecektir? Çok sancılı bir döneme girildiği yeterince açıktır. Siyasal İslam’ın “büyük tarihi yürüyüşü” yeni ve daha kapsamlı zulümlere çağrıdır. Ancak “Hayır” tepkisi de iyi örgütlendiği, usta mücadele taktikleri ortaya koyabildiğinde farklı bir tarih yazabilir. Dönem, demokrasi güçlerine büyük tarihi bir görev yüklüyor.
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]