Chavez’in “Beşinci Sosyalist Enternasyonal” Çağrı Savunusu
Ann ROBERTSON-Bill LEUMER
(Çeviren: Ayşe TANSEVER)
13 Ocak 2010
Chavez’in yeni bir enternasyonal çağrısına karşı her türden olumsuzlukların lobisini yapan eleştiriciler, kenara çekilip, katılmayı coşkuyla bekleyenleri etkilemeye çalışıyorlar. Şikâyet listeleri ise oldukça kabarık: “Chavez, burjuva iktidarının başıdır; Chavez, reformisttir ve gerçek bir devrim yapmıyor; çağrısını kapitalizmin yeminli destekçilerinin toplandığı bir kitleye yaptı.” vs…
Bu eleştirilerde doğruluk payının olmadığını söylemiyoruz. Örneğin, ‘Chavez iktidarı’ şimdilik kapitalist devlete bağlıdır. Başka bir deyişle, Venezüella ekonomisi, temel olarak kapitalisttir ve de birçok açıdan var olan mülkiyet ilişkilerini savunur.Yani iktidar koltuğunda rüşvet almaktan memnun pek çok görevli vardır ve kapitalistler, şikâyetçi bürokratlara varlıklarından vererek çıkarlarını sürdürürler. Dahası Chavez’in ‘ayrıntıları belirsiz sosyalizm anlayışı’nın belki gerçekten de kusurları vardır. Bir eleştirmen, Chavez’in sosyalizmi işverenlerle kurma çağrısı yaptığını, yani kapitalistlerin ortadan kaldırılmayacağını iddia etti. Ne olursa olsun; eğer Chavez’in kafasında küçük üretici varsa, bu değerlendirme geçersizdir.
Bütün bu eleştiriler doğru olsa bile, Venezüella devriminin yönelişinde kitlelerin hayati rolü ve katılımlarının ‘Beşinci Sosyalist Enternasyonal’ yönelişini etkileyeceği gözden kaçırılıyor.
Chavez’in kapitalist mülkiyet ilişkilerinde yol kat ettiği tartışılmaz. İktidarı, petrol endüstrisini denetim altına aldı, kârlarının çoğunu yoksul kitlelerin yiyecekleri olmak üzere sosyal hizmetlere harcıyor. Chavez, mahalle örgütleri kurulmasını isteyerek, onların kolektif çıkarları doğrultusunda devletten yardım talep etmelerinin yolunu açtı. Bazı işyerleri, bankalar ve telekomünikasyon şirketleri millileştirildi. Chavez, iki milyonu aktif olmak üzere, beş ile yedi milyon arasında üyesi olan ‘Birleşik Sosyalist Venezüella Partisi’nin kurulmasını sağladı. Bu türden adımlar, çalışanlar ve yoksul halkların daha iyi bir yaşam özlemlerini uyandırdı ve büyük bir popülaritesi olan Chavez’e kitlelerin güçlü desteğini sağladı. 2002 yılında eski oligarşi, Chavez’i devirmeye kalkınca, başkanlık sarayını kuşatan yaklaşık bir milyon insan tarafından karşı darbe püskürtüldü. Halklar ‘BAŞKANLARI’nın iktidardan alınmasına izin vermemeye kararlıydı.
Ancak Chavez ve kitleler arasındaki ilişki diyalektiktir. Bazen bilinçlerini yükseltmek için Chavez, onları politik arenaya çekti. Bazı zamanlarda kitleler, inisiyatifi ellerine alarak, Chavez’i uygulamaya henüz hazır olmadığı politikalara ittiler.
Bu nedenle, Venezüella’nın kapitalist devlet olduğunu söyleyenlerin bu tanımlamasına itiraz edilemez. Chavez’in sosyalizm anlayışının, ölümcül hatalı olduğunu söyleyenler de belki haklıdır. Ancak yine de bu eleştiriler tutarlı, tarihsel olmayan bir çerçeveden bakma yanılgısını taşıyıp, kitleleri görmezlikten geliyorlar ve Venezüella’nın bir geçiş döneminde olduğunu anlama yeteneksizliğini gösteriyorlar. Kitleler politikleşmişler ve tarihsel alanda oynamaktadırlar. Umutları ve özlemleri yükselmiştir. Olayların gelişiminde belirleyici bir rol oynama potansiyelleri vardır. Devlet, proletarya diktatörlüğü olmadığından; yani Venezüella yoksul ve çalışanları ,çoğunluğun çıkarı doğrultusunda davranamadıklarından ve dolaysız bir şekilde devleti denetleyememelerine rağmen kapitalistlerin iktidardaki duruşları zayıftır. Oligarşi, devlette çoğunluk olup, onu yönlendirememektedir. Aksine; iktidar bir yanda işçiler ve yoksullar ile, diğer yanda kapitalist sınıf ve oligarşi tarafından denetlenir. Bu belirsiz dinamiğin nasıl sonuçlanacağının bir güvencesi yoktur.
Sonuçta; eleştiri yapanlar, başarı sağlanmasına yardım etmek için kollarını sıvamak yerine, kenara çekilip kitlelerden kopuk, onların asla duymayacağı sofu bir Enternasyonal çağrısı yapıyorlar. Son tahlilde; kehanetlerinin kendilerini haklı çıkaracağı rahatlığı içindeler: Eğer her gün daha çok insan kenara çekilirse, bu süreç elbette başarısızlığa uğrayacaktır.
Beşinci Sosyalist Enternasyonale kendini yakın gören dünyanın dört bir yanındaki çalışan insanlar, kendileri bu kavgaya girmeden devrimci bir başarı garantisini talep etmiyorlar, ancak tarihi bir değişim umudu ve olasılığını görüyor ve bu mücadeleye kendilerini adamak istiyorlar. Zaten tarihi de ancak böyle insanlar yaparlar.
Kaynak: www.workerscompass.org