[email protected]
SODAP SODAP SODAP
  • Anasayfa
  • Tarihimiz
    • Dr. Hikmet Kıvılcımlı
  • SODAP
    • Neden SODAP?
    • Program
    • Tüzük
    • Kurumsal Kimlik
    • Arşiv
      • 2021
      • 2020
      • 2019
      • 2018
      • 2017
  • Açıklamalar
  • Yayınlar
    • Sosyalist Dayanışma Dergisi
    • Direniş Dergisi
    • Yol Dergi
  • İletişim
  • Bağış Yap
SODAP'a Katıl
  • Home
  • /
  • Mehmet Yılmazer
  • /
  • Yükselen Gerilim ve Yorgun AKP

Yükselen Gerilim ve Yorgun AKP

2 Eylül 2012
Yükselen Gerilim ve Yorgun AKP
 
Mehmet YILMAZER
 
2 Eylül 2012 
 
Yaz ayları gerilim yüklü geçiyor. Türkiye’nin artık birbirine sıkı sıkıya bağlı iki büyük sorunu var: Kürt ve Suriye sorunu. Sorunların dizilişinden hemen anlaşıldığı gibi artık iç ve dış politika ayrımı da anlamını yitirmektedir. 
Şemdinli’de yaşananlarla Kürt Özgürlük Hareketinin yeni bir taktik sürece girdiği görülüyor. “Alan tutma” veya ikili iktidarı derinleştirme denebilecek bu yeni taktik süreç iktidarın bütün beklentilerini çökertti. Hizaya getirilmiş Genelkurmay ve Özel Birliklerle, PKK’nin tasfiyesinde büyük yol alabileceğini uman AKP, büyük bir düş kırıklığı yaşıyor. Tasfiye bir yana gerilla her gün yeni bir eylemle alanda egemen olduğunu kanıtlıyor. 
 

Böyle bir ortamda meclis başkanından “ulusal mutabakat” çağrısı geldi. Fakat özellikle AKP cephesinden hiçbir olumlu tepki almadı. Sürekli yenilgi yaşayan iktidarın böyle bir çağrıya evet demesi, yenilgiyi onaylaması ve muhalefete inisiyatif kaptırması anlamına geleceği için “vatandaş” Cemil Çiçek’in teklifi söz düellolarından sonra kaybolup gitti. 
 
İktidar, meclis açıldığında “kucaklaşmayı” bahane ederek dokunulmazlıkların kaldırılması yoluyla BDP’yi vurmaya hazırlanıyor. Roboski katliamından beri sürekli zemin kaybeden AKP, BDP’ye “dokunarak” yeniden zemin kazanmayı hayal ediyorsa, bu ancak iktidarın ne ölçüde sıkışıp, çaresizleştiğini gösterir. 
 
Öte yandan Suriye konusunda da, son BM toplantısının gösterdiği gibi Ankara eli kolu bağlı hale gelmiştir. “Suriye’ye müdahale” ve “tampon bölge” konuları hala Washington’dan onay alamıyor. Üstelik Suriye muhalefetinin Hatay’da üstlenmesinin handikapları giderek daha fazla iç politika konusu oluyor. CIA başkanı altı ayda ikinci kez Türkiye’ye geliyor. Görüşmelerden Suriye’ye Amerikan müdahalesi çıkmayacağına göre, Ankara’yı her gün daha fazla batağa sürükleyen sınırdaki CIA güdümlü “gizli faaliyetler” in artması beklenebilir. Elbette bu pazarlıkların içine Hükümet mutlaka çaresizce bir kez daha “Kandil’in tasfiyesini” de koymaya çalışacaktır. 
 
Öyle anlaşılıyor ki, AKP’nin “ustalık dönemi” onun aynı zamanda siyasette tıkanma ve yorgunluk dönemi oluyor. Bunun nedeni çok basittir. 1980-2000 arası politika yapan siyasal partiler neden 2002 seçimlerinde siyaset arenasından silindilerse, AKP şimdi benzer bir sürece girmiştir. AKP, Cumhuriyet’in 90 yıllık tabularını “Ergenekon davası” ile yıktığını ve bunun da yeterli olduğunu düşündüğü için aynı girdabın içine girmiştir.
 
Kürt sorununda sembolleşen aslında 90 yıldır bu topraklara bir türlü yerleşemeyen demokrasi sorunudur. Gücün ve iktidarın sürekli keyfi olarak kullanılmasıdır. AKP, bu kadar çok şey “başarmasına”, orduyu hizaya getirip, Kürt sorununda açılım üstüne açılım yapmasına, ekonomide sürekli büyüme sağlamasına rağmen, neden hala hiçbir sorunun çözülmediğine, sürekli ayağına dolaştığına şaşırıyor. Eleştiriler yoğunlaştıkça hırçınlaşıyor. AKP iktidar yorgunudur! Vitrin değişikliğine hazırlanıyor. Fakat siyaset mantığı değişmedikçe, vitrin değişikliği ancak kısa aldanmalar yaratır. 
 
AKP, görünüşü kurtaracak ne yaparsa yapsın, Kürt Sorununda ve Suriye politikasında gelip dayandığı tıkanıklığı aşacak gerçek adımlar atmak zorundadır. Fakat ortada AKP için yaşamsal bir çelişki var. Sorunların gerçek çözümü için atılacak adımlar, AKP’nin politikalarının inkâr edilmesinden geçiyor. AKP mevcut politikalarından bir biçimde çark etmek veya ısrar ederek daha fazla bataklığa saplanmak gibi iki ucu çıkmaz sokakta debelenip duruyor. 
 
Ne yapacağını yakın zamanda göreceğiz. Ancak bu haliyle AKP iktidarının gelgeç de olsa kısa “zaferlere” ihtiyacı vardır. Bunun için siyasal ortamdaki gerilimi daha yükseğe çekmeyi tercih edebilir. Önümüzdeki günler politikada önemli dönüş ve kırılmalarla yüklüdür. 
Share:
prev post next post

Leave a Comment Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

  • Katliamların hesabını örgütlü gücümüzle soralım
  • En asgari 15 bin
  • Savaşa değil depreme, ölüme değil yaşama bütçe
  • 1 Mayıs Bildirisi​
  • Yaşanacak Bir Ülke Yaratacağız

Son Yorumlar

  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Trump Üçüncü Dünya Savaşına mı Hazırlanıyor? – Mehmet YILMAZER | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Tegucigalpa Dersleri | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için 2019 Savaşları | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Demokrasiyi Boğan Anti-Amerikancılık – M. Sinan MERT | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Eksen Kaymasında Son Durum – Mehmet YILMAZER | SODAP

Categories

Recent Posts

  • Katliamların hesabını örgütlü gücümüzle soralım

    Aralık 20, 2022
  • En asgari 15 bin

    Aralık 12, 2022
  • Savaşa değil depreme, ölüme değil yaşama

    Kasım 23, 2022

Archives

Meta

  • Giriş
  • Yazı beslemesi
  • Yorum beslemesi
  • WordPress.org

SODAP

Sosyalist Dayanışma Platformu

Twitter Facebook Instagram Youtube

Copyleft © 2021