KÜRESEL EKONOMİK KRİZE GÜNEY’İN ÖNERİLERİ
Uluslararası Politik Ekonomi Konferansı
Karakas Açıklaması
Karakas, 11 Ekim 2008
(Orijinal metinden çeviren: Ayşe TANSEVER)
Arjantin, Avustralya, Belçika, Kanada, Şili, Çin, Ekvator, Fransa, Meksika, Peru, Filipinler, Güney Kore, İspanya, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri, Uruguay ve Venezuela’dan katılan akademisyen ve araştırmacılar 8-11 Ekim tarihleri arasında Karakas’ta yapılan Uluslararası Politik Ekonomik Konferans’a katıldılar ve Küresel Ekonomik Krize Öneriler adlı bir açıklama yaptılar. Konferansta dünyanın güncel ekonomik ve finans durumu ve bunun Güney hükümetleri ve halklarına getirdiği yeni perspektifler ve zorluklar konusunda büyük bir tartışmalar yaşandı.
Uluslararası Politik Ekonomik Konferans İncelemeler ve tahminler sonucu Küresel Ekonomik Krize Güney’in Yanıtı olarak aşağıdaki sonuçları çıkartmıştır.
Sonuçlar ve Eylem Önerileri
Uluslararası ekonomik durumu aşağıdaki gibi değerlendirerek başlıyoruz;
1. Kendimizi eşi görülmedik uluslararası bir durum içinde görüyoruz. Son birkaç günde ekonomik ve finansal kriz oldukça kötüleşti ve büyüdü. Gelecek günlerde nasıl gelişeceğini tahmin etmek zor olsa bile gün be gün dramatik altüstlükler yaşanabilir.
2. Krizin başlangıcı ABD ve borsalardı ama şimdi bir dünya krizi haline evrimleşip tüm finans sistemini içine alıyor ve üretim yapısını giderek bozuyor. Kriz Doğu ve Batı Avrupa’yı şimdi özel bir şekilde vurdu.
3. Latin Amerika’nın krizin dışında kalabileceği, onun “korunaklı” olduğu doğrultusundaki ilk tahminlere rağmen, bu yarı kıtanın kesinlikle etkileneceğini gösteren inandırıcı belirtiler görülmeye başlandı. Dış ticarette uzun süreli bir düşme ile birlikte oldukça kısa bir süre içinde çok ciddi bir finans çöküntüsünün olacağını düşünüyoruz. Banka sistemi ve borsaların uluslararası hale gelmesi bu kırılganlığı arttırmaktadır.
Herhangi bir krizde her zaman hem kazananlar hem de kaybedenlerin olduğunun çok iyi bilincinde olarak aşağıdaki önerileri yapıyoruz. Biz kesin bir şekilde Avrupa ve Birleşik Devletler’de yapıldığı gibi bu krizden sorumlu olan bankacılara yardım etmek yerine, halklarımızın ve genel olarak vatandaşlarımızın hakları ve iyi yaşam koşulları için aşağıdaki önlemlerin alınmasından yanayız.
Bu yeni durumun giderek daha hızlı bir şekilde derinleştiği inancıyla aşağıdaki eylem önerilerinin yerine getirilmesini gerekli görüyoruz ve bunların bazıları için en üst düzeyde acil politik kararlar alınmalıdır.
Bu nedenle, acil olarak Latin Amerika ve Karayipler Başkanları ya da en azından UNASUR Olağanüstü Zirvesinin toplanması düşünülmelidir. Bunlardan biri ya da ikisini de halklarımızın geniş halk eylemliliği yönetmelidir.
BANKACILIK SİSTEMİ KONUSUNDA
1.Uluslararası finans sistemi çöktüğü için, bölge devletleri acilen denetimler koyarak, müdahaleler yaparak ve yeni Ekvator anayasasındaki gibi özel borçlarda devletin sorumluluğunu yasaklayan ilkeler koyarak (Madde 290 şık 7 “Devlet hiçbir şekilde özel borçların sorumlunu alamaz.”) bankacılık sistemlerini tazminat ödemeden millileştirip denetimlerine almalıdırlar.
2. Bu önlemler sermayenin yurtdışına kaçmasını, ulusal para değerlerinin düşmesini, yabancı banka şubelerinin fonları merkezlere transfer edip yeniden borç olarak vermeyip kredileri dondurmalarını engellemek için gereklidir.
3. Her ülkedeki off shore bankacılık sistemi kapatılmalıdır. Çünkü likit ihtiyacının parayı çevre ülkelerden merkezlere sifonlama ihtiyacı doğurduğu günümüz koşullarında, bu bankalar getirilecek düzenlemeler ve parasal denetimler için çok tehlikeli sığınaklardır.
4. Bankaların hesapları açılmalıdır; banka denetimleri güçlendirmelidir çünkü bu kurumlar halkların tasarruflarının depolandığı yerlerdir ve ulusal bankacılık sistemini gerçekten saydamlaştırıcı mekanizmalar kurulmalıdır. (Çünkü finans hizmetleri kamu hizmetidir.) Önlemlerden biri, sistemdeki nakit paranın minimal miktarının iç yatırıma ayrılacağının garantilenmesi olmalıdır. (Bu, iç likiditeyi koruyabilmek için gereklidir.)
5. Halkın ekonomik faaliyetleri kar değil kalkınmak için teşvik edilmeli ve bu kurumların bulunduğu alanlarda yaşayan halk gurupları tarafından yönetilmelidir.
6. Eğer devlet müdahale ederse, iflastan kurtarmanın bedelini mutlaka banka mülkiyetinden tazmin etmelidir. Gerektiğinde devletin bu bedeli banka yöneticileri ve hissedarlarının mallarından alma hakkı da olmalıdır.
YENİ FİNANS YAPISI
1. Koordinasyonlu para politikalarının olmayışı krizi daha derinleştirir, ekonomilerimiz arasında rekabeti kışkırtır ve bölgeler arası koordinasyonu da engelleyerek “rekabetçi devalüasyonlar” savaşına yol açar. Ayrıca UNASUR gibi kaynaşmaya yönelik girişimlerin gelişimine yapısal tehditler getirir. Bu nedenle, Latin Amerikan Para Anlaşması imzalanacağına dair açık sinyaller verilmelidir. Çünkü bunlar makro ekonomilerimizi “koruyucu” ek olanakların varlığını ortaya koyacaktır. Böylece Latin Amerikan para birimlerine dayalı bir ödeme uzlaşmazlıkları çözüm sistemi tanımlaması yapılmış olacak ve her bir ülkeye ek likit olanağı sağlanarak dolar krizinin mantığından kendilerini kurtarmalarının yolu açılacaktır.
2. Ekonomilerimizi “koruyucu” kurumlar yaratmak doğrultusunda merkez bankalarımız arasında daha fazla koordinasyona ihtiyacımız olacaktır ve uluslararası rezervlerimizi daha etkin ve zamanında kullanarak yeni liberal dogmaların ötesine geçmeliyiz. Acil durumlar için bütçelerden ve hazinelerden likit yaratarak IMF’ye alternatif olan Güney Fonu önerisinde ilerleme kaydetmek önemlidir.
3. Sermaye kaçışlarını engellemek ve rezervleri korumak için sabit döviz kuru olan ülkelerde bunu onaylamak, olmayanlarda da kurmak temeldir.
4. Uluslararası finans sistemindeki krizin yol açtığı ödemeleri durdurma konusunda da bölge ülkelerinin kamu borçlarını ödemeyi durdurmayı düşünmeleri çok önemlidir. Bu ilke, krizin tehdit ettiği ulusal kaynakları geçici olarak korumaya ve ulusal hazinelerin boşaltılmasını önlemeye yöneliktir. Latin Amerika ve Karayipler her ülkenin kendi krizini çözmeye çalıştığı Avrupa’dan ders almalıdır. Bölgede kurulan kaynaşma mekanizmalarını geliştirmek kesin bir zorunluluktur.
SOSYAL İHTİYAÇLAR
1. Halkların çıkarı için fiyatların korunması ve rasyonel olarak sömürülebilmeleri için doğal kaynakların mümkün olduğu ölçüde ulusal ve halk mülkiyetine geçirilmelerini öneriyoruz.
2. Acil göç sorunları ve dışarıdan yollanan havalelerdeki azalmalara çare olarak, ayrıca derhal gıda ve enerji bağımsızlığını sağlayabilmek için Bölgesel Sosyal Acil Durum Fonu oluşturulmasını öneriyoruz. Bu fon Güney Bankası ya da ALBA Bankası içinde oluşturulabilir.
3. Bankaları değil halklarımızı kurtarma ilkesine uygun olarak, sosyal harcamalar için kamu bütçeleri oluşturulmalı ve uluslararası krizin halklarımız üzerindeki olumsuz etkisi ile dövüşmek için bu bütçeleri arttırmayı hedeflemeliyiz. İş güvenliği, evrensel bir gelir ilkesi, konut, kamu sağlığı ve eğitimi önceliklerimiz olmalıdır.
4. Düşük gelirlilerin ve emeklilerin aylıklarını arttırıcı ve koruyucu fiyat kontrolü, gelirlerin ve zenginliğin yeniden dağılımını sağlayıcı sübvansiyon gibi anti-enflasyonist mekanizmaları kurmalıyız.
FİNANS ÖRGÜTLENMELERİ
Uluslararası finans krizi IMF, Dünya Bankası ve Uluslararası Kalkınma Bankası’nın uluslararası bankacılar ile işbirliği içinde olduğunu ortaya çıkardı. Bu kurumların itibar kaybettikleri açıktır. Bu, bölgedeki ülkelerin Bolivya’nın yaptığı gibi ICSID’den (Uluslararası Yatırım Uzlaşmazlıklarını Çözme Merkezi), Venezuela’nın çağrısına uyarak IMF ve Dünya Bankası’ndan çekilmeleri ve yeni bir uluslararası finans yapısı kurulmasına başlanması için bir fırsattır.
2009 yılının dördüncü ayında Küresel Ekonomik Krize Güney’in tepkisi olarak ikinci bir Uluslararası Politik Ekonomik Konferans topluyoruz.