Key/Derden Tekstil İşçileri Bakırköy Adliyesi Önünde Eylem Yaptı
Haklarını almak için işyerlerini terk etmeyen ve geçtiğimiz günlerde de polisin saldırısına uğrayan Key Tekstil işçileri yaşanan haksızlığı protesto etmek amacıyla, 6 Kasım Perşembe günü Bakırköy Adliyesi önünde bir araya geldi. “Sigorta-Güvence-Maaş / Haklarımızı İstiyoruz / BATİS(Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası)” yazılı pankartın taşındığı eylemde işçiler tarafından yapılan açıklama şöyle:
Basına ve Kamuoyuna
Kriz bahanesiyle son 3 aydır 350 Key/Derden işçisinin ücretleri ödenmedi. Zaten Key/Derden patronlarının maaşları hiç bir zaman zamanında ödeme huyları da yoktu. İşlerin yoğun olması, sürekli fazla mesailere kalıyor olmamız nedeniyle firmanın para kazandığını, paramızı geciktirseler de yakında ödeyeceklerini düşündük. Ancak yanılmışız. Meğer patronlarımız kaçma planı yapıyorlarmış.
1 Kasım’da işe geldiğimizde bizden çalışmamız istenmedi. Ücretsiz izne çıkarıldığımız söylendi. Bu esnada imalatını yapmakta olduğumuz mamullerin tanımadığımız işçiler tarafından kamyonlara yüklenmekte olduğunu gördük.
Biz durumun ne olduğunu anlayana kadar 4 kamyon dolusu mal firmadan kaçırıldı. Başka kamyonların da yüklenmekte olduğunu görünce durumu anladık. 3 aydır maaşlarımızı ödemeyen KEY/DERDEN TEKSTİL patronları kaçıyorlardı. İhracat firması olduklarından belirli bir tarihte teslim etmek zorunda oldukları siparişlerini, başka bir yerde üretmek üzere plan yapmışlardı. Bizlerin gece gündüz çalışarak hazırladığımız kumaşları, modelleri, parçaları kaçırıp gizli bir yerde üretim yapmaya götürüyorlardı.
Bunun üzerine bizler KEY/DERDEN Tekstil işçileri olarak kamyonları durdurduk. Haklarımızın, 3 aylık maaşlarımızın yağmalanmasına göz yumamazdık. Alacaklarımız ödenene kadar kamyonların çıkışını engellemek üzere işyerini terk etmemeye karar verdik.
Patronlar kanunsuz bir işlem yaptıkları halde onlardan kimse hesap sormuyordu. Patronların bizleri göz göre göre mağdur etmesine, haklarımızı gasp etmelerine seyirci kalamazdık.
Bu nedenle 4 gün boyunca işyerinde gece gündüz, aç susuz bekledik.
Bu esnada BATİS Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikasına başvurarak yasal süreci başlattık.
İş mahkemelerine başvurarak durumumuzu bildirdik. Ancak ne yazık ki işçilerin alacaklarını teminat altına almak için iş mahkemeleri hala harekete geçmedi. 2 iş mahkemesi acil tedbir talebimizi reddetti! İş yasası diyor ki, işçi öncelikli alacaklıdır. Peki ama bu yasa uygulanmıyorsa kime faydası vardır!
Kâğıt üstündeki hakkı işçi ne yapsın!
Kullanamadığı hakkı işçi ne yapsın!
Geç gelen adalet, adalet değildir!
Bugün patronlar firmanın içini çoktan boşalttılar. Nasıl mı boşalttılar? Patron ve hacizci el ele vererek. Patronumuz haciz işleminin kolayca gerçekleşmesini sağlamak için bizimle pazarlık yaptı. Eğer kapı önünde alacaklarını bekleyen işçiler haciz işlemine yardımcı olurlarsa işçilerin işten çıkışlarını imzalayacağını söyledi. Başta bizi işten çıkarmadığını, ücretsiz izne ayırdığını söyleyen patron haciz işleminin yapılabilmesi için bize çıkışımızı vermeyi kabul etti. Ve haciz işlemleri sabah saatin üçüne kadar patronun ve idari kadronun da yardımıyla tamamlandı.
Şimdi bizler soruyoruz, ne zamandan beri hacizcilere, haczedilenler böyle destek veriyor.
Nasıl oluyor da mahkemeler 17 demeden kapanırken, haciz memurları sabahın 3 üne kadar çalışabiliyor. İşçiler neden devletten böyle bir hizmet alamıyor. İşçilere cehennem olan devlet daireleri patronlara gelince nasıl cennete dönüşüyor!
Bizler Key/Derden Tekstil işçileri olarak 5 gündür sesimizi kimseye duyuramadık!
Ancak bu 5 gün içinde patronlarımız devletten, devletin mahkemelerinden, polisinden her türlü hizmeti aldı. 3 aydır maaş alamamış işçiler olarak haklı taleplerimizi dillendirmek için iş yerimizi terk etmedik. Bizler o işyerinde yıllardır gece mesailerine zaten kalıyorduk.
Fazla mesailer yüzünden pek çok kez evde çocuklarımızla karşılaşmadan, sadece uykularında onları öperek yaşadık!
Son 5 gündür ise alın terimize sahip çıkmak için, kendimiz için “gece mesaisine” kaldık! Bu kez haklarımızın talan edilmesine karşı durmak için “gece mesaisindeydik”. İşyerini terk etmeyen bizlere, haklarını isteyen işçilere çevik kuvvet saldırdı. Bu saldırı sonucunda bir arkadaşımız yaralandı. Hepimiz zor kullanılarak işyerinden dışarı atıldık. Patron şimdi mallarını daha rahat bir şekilde kaçırmıştır. 350 işçinin hakkı olan yaklaşık bir milyon YTL, artık “ceketimden başka bir şeyim yok” diyen patronun cebine inmiştir. Minareyi çalan kılıfını çoktan hazırlamıştır. Biz haksızlığa direnen iççilerin hakları göz göre göre patronlara peşkeş çekilmiştir.
Soruyoruz; kriz bahanesiyle vurgun vuran patronlara kim dur diyecek! Krizi biz işçiler mi yarattık? Aksine; biz emekçiler hep ürettik, buna karşılık hep kıt kanaat geçindik. Oysa pahalı arabalar, yatlar, havuzlu villalar, lüks eğlence peşinde koşan patronlardır. Bizler Key/Derden işçileri olarak haklı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Bundan sonra haklarımıza sahip çıkmak için daha uyanık, daha bilgili ve daha örgütlü olacağız. Patronların oyununa gelmemek için daha güçlü olmayı başaracağız.
Zenginin eli fakirin cebinde!
Krizin faturası işçilere kesilmeye çalışılıyor.
Bütün işçi kardeşlerimize sesleniyoruz. Birleşelim, örgütlenelim, dayanışalım.
Susma, Sustukça Sıra Sana Gelecek!
KEY/DERDEN Tekstil İşçileri
BATİS (Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası)