Rusya ve Eski, Yeni Dostlar
Ayşe TANSEVER
12 Eylül 2008
Gürcistan olayı, 11 Eylül 2001 Amerika’da İkiz Kulelerin yıkılması gibi bir olaydır. Artık Rusya ve ABD ilişkileri yeni bir zemine kayıyor. ABD’nin tek süper güç olmaktan vazgeçip, çok kutupluluğu kabul ettiğini görüyoruz. ABD’ye tek kutup sevdasından vazgeçmesi için en çok baskı yapanlardan bir tanesi de Rusya idi. Petrol fiyatları artıp, ekonomisi iyiye gittikçe, nükleer silahlı bir güç olduğu için sürekli bir kutup olmaya zorlanıyordu. Çıkarları böyle bir şeyi dayatıyordu. Gürcistan olayları ile bu isteğini gerçekleştirebileceği bir fırsat yakaladı. Askeri, diplomatik olarak başarıyla uyguladı. Bakalım bir kutup olmanın gereklerinin altından kalkabilecek mi? Böyle bir şeye soyunması dünyamıza neler getirecek? ABD kuyrukçusu ülkemiz, global dünya koşulları içine ne kadar sıkışacak, kendine nasıl bir rota çizecek? Hepsi merak konusu.
Aslında eski soğuk savaş yılları döneminde Sovyetlerden yana olan ülkeler Rusya’yı tekrar kutup olmaya zorluyorlardı. Orta Doğu ülkeleri bunun başını çekiyordu. İran’ın arkasından Suriye, Gürcistan olaylarının arkasından Rusya’yı ziyaret etti. Hizbullah, Osetya’yı tanıdığını açıkladı. Filistin halkı sorunlarının çözümü için Moskova’nın devreye girmesini, onun yapacağı konferansı umutla bekliyorlar.
Orta Asya’daki eski Sosyalist sistem ülkeleri, Gürcistan olayında Rusya’yı desteklediklerini açıkladılar. Zaten bir kısmı çoktandır onunla tekrar güvenlik anlaşması çerçevesine girdi. Rusya bu ülkelere Çin’i de katmak istiyor. Şangay Ülkeleri böyle bir girişimin sonucunda doğdu. Asya kıtasında, ABD ve Batı ülkelerinin çıkar dövüşü karşısına, Çin ve Hindistan’ın da olduğu NATO alternatifi bir ittifak kurmaya çalışıyorlar. Başı Rusya ve Çin çekiyor. Bu girişim elbette ABD ve yandaşlarını korkutuyor. O nedenle şimdi Afganistan’da giderek yükselen Taliban güçlerine karşı daha kapsamlı bir saldırı düşünülüyor. İçine Pakistan Talibanları da alınarak savaş alanı büyütülecek. ABD büyük bir olasılıkla Irak’taki askerlerini buraya kaydırarak işe daha başka boyutta sarılmaya çalışacak. Bölge ülkeleri ABD saflarına katılmaya çalışılacak. Hedeflenen burada da hem Rusya hem de Çin. Asya, Rusya ve Batı arasında yeni bir cepheleşme içine sokuluyor.
Latin Amerika’daki cepheleşme eski Sovyetlerin varlığından başka özellikler taşıyor, yeni adaylar var. Venezüella lideri Hugo Chaves ABD’nin karşısında ne zamandır zaten Rusya’yı böyle bir liderliğe soyunmaya çağırıyordu. Hatta Gürcistan olayları öncesinde Rusya’nın bu ülkeye askeri üs kuracağı dedikoduları yayıldı. Chaves bunu yalanladı. Rusya ancak ona silah satmakla yetiniyor başka bir güvence vermiyordu. Gürcistan’a boy boy ABD ve NATO savaş gemileri girince, Rusya bunu bahane ederek Venezüella’ya bir bombardıman uçağı yolladı. Eğer ABD hiç kıyısı olmayan Karadeniz’de silahları ile dolaşıyorsa, o zaman Rusya’da kıyısı olmayan Latin Amerika karasularında askeri araç bulunduracaktı. Venezüella ile askeri tatbikat yapacaklar. Bolivya güçlerinin de katılması bekleniyordu ama şimdi o ülke kendi içindeki ABD destekli gericiliği ile bir çatışma içinde. Rus bombardıman uçakları ile uluslar arası hava sahasında eğitim uçuşları yapacaklar. Venezüella daha çok Rus askeri aracı alacak ve ABD’ye karşı kendini savunma gücünü arttıracak. Rusya’nın Latin Amerika’da böyle bir sorumluluğa soyunması bölgedeki güçler dengesini çok değiştirebilir. Varlığı, ABD’ye karşı direnişte bölgede gelişen sol iktidarları yüreklendirebilir. Anti-Amerikan eylemler artabilir. Kıta kutuplaşması şimdiye kadar görülmedik boyutlara çıkabilir.
Venezüella yeni dosttur. Rusya’nın bölgede eski dostu Küba var. Bilindiği gibi eski soğuk savaş döneminde Rusya’nın bu ülkede üstleri vardı. Küba, Rusya enerji kaynakları ve ondan gelen maddi destek ile ayakta duruyordu. Rusya’nın Küba ile trafiği son günlerde arttı. Rusya’nın Küba’ya bombardıman uçakları yollayacağı, yakıt ikmal üssü kuracağı dedikoduları yayılıyor. Henüz bunlarla ilgili kesin bir açıklama yok.
Küba’ya Putin’den sonraki ikinci adam İgor Sechin ziyarete gitti. Sechin, aynı zamanda Rusya’nın ikinci büyük petrol şirketi Rosneft’in patronudur. Söylendiğine göre Rusya Venezüella petrolünü işleyecek bir rafineri kurma önerisi getirmiş.
Fakat yıllardır ABD ambargosu altında ekonomik sıkıntılar içinde olan Küba Rusya’yı kollarını açarak karşılamaz. Ondan yediği tokatları hatırlar. 1990 yılında Sovyetler çökünce birden Küba’ya petrol yollanması durduruldu. Şekerleri alınmaz, onun karşılığında tüketim malları gelmez oldu. Her şey birden bire oldu. Yardımların hepsi kesildi. Kesintinin Kübalıları ne durumda bırakacağı hiç düşünülmedi. Sonra bizzat Putin tek taraflı olarak Küba’daki üslerini kapattıklarını açıkladı. Küba’nın bundan göreceği zararlar düşünülmedi. Kübalıların dili Rusya ile ilişkilerden yanıktır. O nedenle şimdi Rusya’nın tekliflerine çekince ile bakıyorlar.
Putin Karadeniz kıyısındaki Rus tatil kenti Sochi’de basın mensuplarının karşısına çıktı ve Rusya’nın emperyalist emellerinin olmadığını söyledi. Ne kadar inanmak gerekir? Artık bir sosyalist sistem değiller. Sınıflı toplum oldular. Kremlin’de politikanın tepesinde oturanlar, Rus petrol ve silah sanayisinin üst düzey yöneticileri. O nedenle bu sanayicilerin çıkarı elbette ki Rus dış politik hattını şekillendirecektir. Yani eskisi gibi yoksul dünya insanları değil, Rus petrol ve silah sanayi çıkarları öne geçecektir. Bu durumda Putin’in Rusya’nın emperyalist emellerinin olmadığını sözüne inanmak zordur. Kapitalist Rusya’nın belki bir sosyalist bilinç birikimi vardır. Kapitalist çıkarlar ile sosyalist bilinç birleşiminden ne çıkacaktır? Göreceğiz. Rusya’nın 3. Dünya ile ilişkileri nasıl olacaktır? Eski soğuk savaş dönemindeki gibi bir Rusya mı? O anlamda eski ve yeni dostlar şimdi başka başka şeyler yaşayacak olsalar gerektir.