Dayanışma Gazetesi’nin Kızıl Hackerlar Birliği’yle (Red Hackers Association) 15 Eylül 2008 tarihinde yaptığı röportaj:
Merhaba RedHack; öncelikle, bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Özellikle son dönemde ses getirici eylemlerinizle kamuoyunda gittikçe tanınmaya başlayan bir hacker grubusunuz. Web sitenizde “Biz Zenginler İçin Bir Felaketiz” ve “Halk İçin Hack” parolalarını öne çıkartıyor, bu anlayışa göre bir eylem çizgisi geliştirdiğinizi ifade ediyorsunuz. En son 12 Eylül darbesinin yıldönümünde çok sayıda siteye girildiğinde darbeyi lanetleyen RedHack bildirileri ve sloganlarıyla karşı karşıya kaldık. Bu eyleme geçmeden önce sizleri daha yakından tanımak amacıyla sorularımız olacak. Daha sonra bu son eyleminizi konuşalım.
Dayanışma Gazetesi: Grubunuz ne zaman, hangi mantıkla kuruldu?
RedHack: Grubumuz 1997 yılında “aynılar aynı yerdedir” mantığından hareketle, devrimcilerin, yeni bir platform olan “Dijital” platformda var olabilmesi, bu alanı da etkin bir şekilde kullanarak devrimci durumun sübjektif şartlarına katkıda bulunulabilmesi maksadıyla kuruldu.Grubumuz, teknolojinin bilişim dalında emek üreten işçilerin önderliğinde, bilişim ve iletişim teknolojilerine de sınıfsal savaşımızı yansıtarak, bu alanda yeni açılımlar yapmak üzere kuruldu da diyebiliriz.Devrimcilerin eksik olduğunu düşündüğümüz bir yanıydı ve “diyalektik materyalizmi” kendisine rehber edinmiş her “örgütlü bireyler” gibi biz de bu eksik yanı kendi yeteneklerimiz doğrultusunda analiz akabinde sentez ederek kapatmaya çalıştık; bu maksatla harekete geçtik.Ve bunu yaparken, ayrıca “devrimci dayanışma” kültürüne de bir katkıda bulunabileceğimizi düşündük.
Belirli bir yapıyı ya da grubu savunmadan, sadece “devrim” ve “devrimcileri” savunan, onların gündemiyle var olan ve reeldeki savaşı bu alana yansıtmış bir örgütlenme yapısının, reeldeki dayanışma kültürüne ve bilincine de katkı yapacağını düşündük.
Dayanışma Gazetesi:Devlet özellikle 2000’li yılların başlarından itibaren teknoloji alanında atılım yaptığını duyurdu. Hatta bu durum devrimci yapılara yönelik kimi operasyonlarda -zaman zaman psikolojik basınç yaratmak üzere kullanılsa da- etkili oldu. Hayatlarımız “biri bizi gözetliyor” dizisine döndürüldü. Bu gelişmeyi “sanıktan delile” değil, artık “delilden sanığa” olarak parolalaştırdılar. RedHack, devletin donanımını arttırdığı ve kendisini güçlü hissettiği bir alanda ona karşı bir pratik sergiliyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
RedHack:Evet, 2000’li yıllar sadece ülkemizde değil, dünya devletleri babında teknolojik noktalarda gelişim ve atilim döneminin başlatıldığı yıllar oldu. Devletin faşizan saldırılarını teknikle, teknolojiyle donatması aslında bir sır veya garipsenecek bir durum değildi. Hatta sınıfsal karakteri ve sınıfsal çıkarı gereği bu noktada geç kaldığı bile söylenebilir. Kaldı ki sınıfsal saldırının olduğu her dönem, karşıdevrimin saldırılarını arttırdığı her dönem ezilen halklar, savunma/saldırı noktasında kendisini yenileyebilmiş, karşıdevrime paralel bir şekilde kendisini geliştirebilmiştir. RedHack de bu gelişimin bir parçası, diyalektiğin bir gereğidir. Yüz yıllardır var olan ezen ve ezilen arasındaki savaşımda, ezilenlerin tepkisinin bir dışavurumudur.
Dayanışma Gazetesi:Eylemlerinizle devrimci ortamda ve özellikle devrimci gençlik içerisinde sempati toplayan bir grupsunuz; sizleri daha fazla tanımak isteyenler için mücadele çizginiz hakkında bilgi verebilir misiniz?
RedHack:Evet, bu son dönemde daha da yoğunlaşmış, daha da kendisini göstermiş bir durum. Eylem çizgimiz kendisini yeniledikçe, devrimcilerin internet’e bağlanma ve öğrenme noktasında katılımı arttıkça, bizi öğrenmeleri ve varlığımızdan haberdar olmaları şansını yakalayabiliyoruz. Bu durumda gerçekten çoğunlukla sempatik yaklaşımlar görüyoruz. Bizi tanımak isteyen yoldaşlarımıza kendimizi su şekilde tanıtabiliriz: Bizlerin evvela örgütlülüğü savunduğumuzu, en kötü örgütlülüğün bile örgütsüzlükten iyi olduğunu düşündüğümüzü, asıl savaşımın reel hayatta olduğunu bildiğimizi, reel hayattaki savaşıma ve devrimcilerin mücadelesine bir soluk olma maksadı taşıdığımızı bilmelerini isteriz. Reeldeki örgütlülükler derken de, yani sabah “12 Eylül mitingine” katılıp sloganlarımızı atarken, aksam 12 Eylül için “hack” yapabilmekteyiz.Bu iki durum birbirine kopmaz bağlarla bağlı olmak zorundadır. Reeldeki mücadeleden kopuk bir devrimci RedHack amaçlarını yerine getiremez. Çünkü RedHack reeldeki hayata ve oradaki devrimci duruma hizmet etmeyi amaç eylemiş bir oluşumdur.
O yüzden bizi tanımak isteyen gençler bilmelidir ki, “devrimci arkadaşlardan” veya “devrimci abi ve ablalarımızdan” bir farkı olmayan, yalnızca mücadele alanı anlamında farklı bir platformda da yer almış devrimcileriz.
Dayanışma Gazetesi:Dijital ortam dışındaki platformlarda da mı kendinizi bir şekilde ifade ettiğinizi söylüyorsunuz?
RedHack:Elbette; bir devrimci F tipi cezaevlerine karşı mücadele ederken aynı zamanda şiir yazabiliyor ve edebi anlamda ya da görsel anlamda da mücadeleyi sürdürüyor veya resim yapabiliyor. Ya da bir gerilla savaşırken aynı zamanda film çekebiliyor ve bu filmleri kamuoyuna mal olabiliyor. Yani multi bir fonksiyon; mücadelenin her yerinde var olabilme, zaman ve durum yettikçe mücadelenin her alanını değerlendirebilme. Zaten bu durum devrimcilerin karakteristik özelliğidir. Kaldı ki RedHack buradaki stratejileri kendisine belirlemiş olsa bile, asıl amacı devrimdir. Türkiye ve dünya devrimidir. Sınıfımızın kurtuluşudur. Bunun da reelde olacağı aşikârdır. E madem bu böyledir, o zaman bir RedHacker’in de reelde devrimci olması, esasta orda savaşması da kaçınılmazdır.
Zaten başarılı olmamızdaki en büyük etmenlerden başlıcası da budur. Gerçek hayatta da devrimci olmamızdır.
Dayanışma Gazetesi:Mücadele tarihiniz içerisinde bizlerle paylaşabileceğiniz ilginç, çarpıcı deneyimler nelerdir?
RadHack:Mücadele hayatımız 11. yılında. Dolayısıyla bu tarih ivmesi birçok deneyimi de beraberinde getirdi. Ama en büyük deneyim nedir derseniz, pratik eylemlerden çok örgütçülük deneyimi oldu. Veya sıfırdan bir şeyi yaratma deneyimi de diyebiliriz. Bu alana yansımış “komünist” bir teori-pratik yoktu. Hatta komünistlerin varlığı bile baya az diyebileceğimiz orandaydı. Bu koşullarda var olduk.Teorik noktada elimizde olan “diyalektik materyalizm” anahtarıyla, open source, free source gibi kavramları yorumlamayla işe başladık. Red felsefesini hack felsefesiyle birleştirerek baş üstü duran “saldırı” türünü ayakları üstüne oturttuk. Ama tabi ki bu kolay olmadı. Kendimizi anlatabilmek, mimikleri olmayan, kimsenin birbirinin gözlerini göremediği bir ortamda örgütlenebilmek zor bir durumdu/durumdur.Kaldı ki, Türkiye Devrimci Hareketi’nin birçok hastalığının, onların organik bir parçası olan “biz”e geçmesi de veya o hastalıkların bir kısmının bizde var olması da bu alanda daha yoğunluktaydı/yoğunluktadır. Bütün bunlara rağmen, ayakta kalabilmiş ve kendimizi geliştirebilmişizdir. Bu gelişim sürecindeki “örgütsel deneyimlerin” bu alanda yorumlanarak pratiğe geçirilmesi en göze çarpan deneyimimizdir bize göre.
Eylemlilikler süreci ise; eylemlilikler niceldir. Elbet de önemlidir ama kurumsallaşma olgusu onun platformudur. Yani kurumsallaşma olmadan eylemler çarpıcı da olabilir. Sorun eylemlerin çarpıcılığından çok sürekliliğidir. Unutmayalim ki “değirmeni çeviren suyun kuvveti değil, sürekliliğidir”
Dayanışma Gazetesi:Biz sizi dijital ortamdan takma adlarınızla tanıyabiliyoruz: “MaNYaK, pReCiPiCe, Chaos, r3dinside” ve diğer arkadaşlarınız. Örgütlenme tarzınız nasıl?
RedHack:Örgütlenme tarzımız derken, şeklimiz anlamındaysa, komiteler üzerinden örgütleniriz. Ama sorunuz örgütlenmedeki üyelerin ilkeleriyse, tüzüğümüze göre örgütleniriz. “İllegal esas diğer şekiller tali” esprisinden yola çıkarak oluşturulmuş bir tarzdır.
Kimse kimsenin adını, yaşını, yerini hatta cinsiyetini bile bilmez. Bunu sormak veya söylemek tüzüğümüze göre suçtur.
Dayanışma Gazetesi:Bu güne kadar en fazla ses getiren eylemlerinizden örnekler verir misiniz?
RedHack:1999 yılında büyük bir toplu hack yapmıştık. O dönem burjuva gazetelere yansımış ve dikkat çekmişti. Yine 1999 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü’nün (EGM) “PolNet” serverlarına girip, kapıdaki nöbetçinin notlarına kadar ulaşmıştık. Bu da bizim için kayda değer bir olaydı. İstanbul’daki trafik cezalarını silmemiz, RTÜK’ü kapatmamız, yüzlerce devlet sitesini kırmamız, TÜBİTAK dâhil birçok önemli kurumunu kısa sureli de olsa ele geçirmemiz, bir de en son 2 Temmuz Sivas katliamının yıldönümünde 250 devlet sitesini kırmamız vb. birçok eylem sayılabilir. Fakat şunu samimice söyleyebiliriz; yüzlerce devlet sayfası kırdık, birçok arşivsel doküman ele geçirdik. Görünen ve görünmeyen yanıyla yaptığımız her eylem bizim için başarılı ve ses getiren eylemler olmuştur.Zaten bizim sadece görsel yanımız konuşulan yandır; ama işimiz veya hedefimiz sadece “görsel sayfa hackerları” olmak değil. Son eylemde de görüldüğü gibi bilgi sızdırma, karşı manipülasyonu boşa çıkarma, bilgiyi deforme etme gibi savaşın kuralları da burada geçerlidir.
Sivas eylemimiz gibi “büyük eylemlerde” propaganda amaçlı, halkımıza gerçekleri gösterip uyandırma, devrimcilere ve demokratlara moral taşıma amaçlı büyük eylemledir. Bunlar da basında yer almıştır.
Dayanışma Gazetesi:Devletin ya da faşist kurumların epeyce başını ağrıttığınızı biliyoruz. Onlardan size yönelik bir karşı saldırı oluyor mu?
RedHack:Tabi ki. En ufak muhalefeti kaldırmayan, kendinden başka hiç bir sesi duymak istemeyen, tarihteki en azılı sınıf düşmanı bir devletten söz ediyoruz. Demokrasi diyeni “cami duvarına panzerle sıkıştıran”, 17 yaşındaki devrimci Erdal Eren’i yaşını büyüterek asan devlet bu devlet.
Oturup bizi öylece seyretmesi zaten normal bir durum olmaz. Devletin belirli sivil faşistler üzerinden bize saldırdığı bir gerçek. Bizi izlediği, bizi bulmaya çalıştığı, bize karşı araçlar oluşturduğu da bir gerçek. Hatta saldırılarımız yoğunlaştığı için, Bilişim Suçları Masası Ankara’dan İstanbul’a taşındı ve bu kurum büyük bir birime evrildi. Bize karşı sadece tekniksel saldırılarda bulunmuyorlar. Ellerindeki “kandırılmış bilişimciler” vasıtasıyla bize DDOS’tan tutun da çeşitli tekniksel saldırılar gerçekleştiriyorlar. Hakkımızda manipülatif söylentiler çıkarmaya, bizi bu şekilde vurmaya çalışıyorlar. Hatta ve hatta “sosyalizm” kisvesi altında çeşitli gruplar çıkarıp bize karşı kullandıkları bile oldu.
Dayanışma Gazetesi:Nasıl?
RedHack:En son İzmir’de, İzmir Valiliği’ni kırmamızdan kaynaklı İzmir, Antalya ve İstanbul’da büyük bir operasyon düzenlediler. Hiç bir üyemiz bu operasyonda yakalanmadı. Yine muhalif olan, muhalif şekilde hack yapan insanları buldular, fakat onları da fazla tutamadılar. Edindiğimiz bilgilere göre yoğunlukla bizi sorup soruşturmuşlar. Fakat dediğimiz gibi illegali rehber edinmemizden kaynaklı olarak 11 senedir hiç kayıp vermedik.Başarısızlıklarını örtmek amacıyla gariban birini alıp “RedHack üyelerini yakaladık” diye haber yaptılar.
Sonuçta sınıf mücadelesi sürdükçe, biz düşmana hesap sordukça o da bize saldıracaktır. Bu normal bir durumdur. Aslolan bu normalliğin söylenmesinden çok bu duruma karşı hazırlıklı, tedbirli olmaktır. Ve biz de bunu elimizden geldiğince bunu yapmaya çalışıyoruz. Bolşeviklerin disiplinini bu alana yansıtmaya çalışıyoruz. Menşevik tutumlara izin vermiyoruz. Bundan dolayıdır ki grup üyelerimiz az ve özdür.
Dayanışma Gazetesi:Diğer devrimci yapılarla dayanışma içerisinde olduğunuzu biliyoruz. Geçtiğimiz günlerde Sosyalist Dayanışma Platformu’nun web sitesine yönelik faşist saldırıların boşa çıkartılması için SODAP’a da destek verdiniz. Bu konuda nasıl bir yaklaşım içerisindesiniz?
RedHack:Evet, amacımız sadece saldırı değil; zaten saldırı ve savunma bir bütündür. SODAP gibi düzen muhalifi siteleri savunmak zaten öncelikli amaçlarımızdandır. Çünkü karşıdevrim bu tür sitelerin kırılmasından psikolojik üstünlük elde etmeyi amaçlıyor. Bu tür sitelerin kırılması, karşıdevrimi sadistçe “sevindiriyor”.
Kendisinden başka her düşünceyi susturmayı amaç edinmiş burjuvazi elbette SODAP gibi muhalif sitelere ilk başta saldıracaktır. İşte tam burada “devrimci dayanışma ve görevlerimiz” devreye giriyor. Yani kendi sınıfımızdan olanlara, sınıf menfaati için kavga edenlere, mücadele edenlere elimizden geldiğince yardım etmek ve onların teknik anlamdaki geriliklerine karşı beraber savaşarak tekniksel boşluklarını doldurmak devreye giriyor. Bu, devrimin ve bir bütün olarak devrimcilerin ortak çıkarlarına uyan bir olgudur. Çünkü yapılan karşı atak sadece SODAP veya ona benzer sitelere değil, tüm muhalif kurumlaradır.
Buraya atak yapan zihniyet, ellerindeki uyduruk arama izinleriyle ESP bürosunun kapısını kıran, içindeki dokümanlara el koyan tahrip eden zihniyetle aynıdır. Yürüyüş dergisini susturmaya çalışan, İşçi Köylü gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Memik Horuz’u yıllarca düşüncelerinden kaynaklı içerde tutan, mesane kanseri olan Odak dergisi Yazı İşleri Müdürü Erol Zavar’ı ölüme terk eden, onu içeri atarak düşüncelerini susturmaya çalışan zihniyetle aynıdır.
Bu zihniyet tanıdık bilindik teşhir olmuş bir zihniyettir. Ve bu zihniyetin bilişim alanındaki “site kırıcılarına” yansıması da, buna karşı “tek vücut olan” devrimcilerin olması da normaldir. SODAP dâhil, tüm devrimci demokrat sitelere bu anlamda elimizden geldiğince yardım etmek bir lüks değil, önümüze koyduğumuz bir görevdir, mecburiyetimizdir. Bu görevi ve mecburiyeti bize veren, ezenle ezilen arasındaki savaşımda, ezilenlerin ortak iradesidir. Bu olaya böyle bakıyoruz.
Dayanışma Gazetesi:Zaten devrimci yapılar da bu tip sorunlar yaşadığında hızla RedHack’e ulaşmaya çalışıyor ve kısa sürede desteğinizi yanında buluyor.
RedHack:Evet, devrimci yapılar başta olmak üzere tüm devrimci, demokrat, halktan yana olan insanlara kapımız ve imkânlarımız her daim sonuna kadar açıktır.
Dayanışma Gazetesi:12 Eylül faşist darbesinin 28. yıldönümünde kamuoyuna da yansıyan etkili bir eylem gerçekleştirdiniz. Bu konuda bilgi verebilir misiniz?
RedHack:Evet, 12 Eylül’ün yıldönümünde “askeri faşist cunta”nın unutulmadığını, unutturmayacağımızı, devrimcilerin hafızasının iyi olduğunu ve “tek kişi kalsak dahi” bunun hesabını soracağımızı haykıran bir dizi eylem gerçekleştirdik. 1500’e yakın Türkiye tabanlı sitenin ana sayfasına 12 Eylül’ü anlatan bildirimiz, katledilen devrimci Erdal Eren’in resmi, 12 Eylül’ün bilançosu vb. materyaller koyarak değiştirdik.
Saldırıya uğrayanlar arasında faşist kurumların ve devlet sitelerinin de olduğu bu eylem, burjuvazinin sansürüne takılmasına karşın, devrimci kamuoyunda duyuldu. Sadece site hacklemekle kalmadık, kamulaştırdığımız Emniyet Müdürlüğü’ne ait bazı “hizmete özel” belgeleri de kamuoyuyla paylaştık. (bu belgelere www.red-hack.org/12eylul1980.html adresinden ulaşılabilir.)
Dayanışma Gazetesi:1500 site! Ne kadar zamanınızı aldı?
RedHack:10 Eylül akşam saatlerinde başladığımız eylem, 12 Eylül gece yarısında bitti. Ele geçirdiğimiz belgelerden, kamuoyuyla paylaştıklarımız, son zamanlarda devrimcilerin de gündemine giren MOBESE sistemiyle ilgili “hizmete özel” belgelerdi. Bu belgelerde MOBESE’nin çalışma şeklini, püf noktalarını anlatan, direklerin nasıl olması gerektiğinden tutun da, odaların nasıl olması gerektiğine kadar MOBESE’yle ilgili her türlü bilgi vardı.Ayrıca geçen yıllarda “bir devrimci örgütü” hedef alarak “bu örgütü bitirdik, binlerce dokümanını ele geçirdik” diyen Gümüşhane Emniyetinin belgelerini de yayınladık. Söz konusu belgelerde, emniyetin durumu, kaç polis çalıştığı, kaç otomobilin görev yaptığı, otoların markasından, yaş ortalamalarına kadar her şey vardı. Bu da Gümüşhane Emniyetine karşı bir misillemeydi diyebiliriz.Yine ayrıca ele geçen belgelerden yayınladıklarımız içerisinde İçişleri Bakanlığı’na atılmış devlet kurumları arası yazışmalar da vardı.Sonuç olarak, site kırma, bilgi ele geçirme, bildiri yayınlama biçiminde “saldırı türü hack” diyebileceğimiz eylemimizi başarılı bir şekilde gerçekleştirdik.
Önümüzdeki eylemlere hazırlanmaya başladık bile. Her eylem ufkumuzu daha çok açmakta, bizi gelecek eylemlere daha iyi hazırlamaktadır.
Dayanışma Gazetesi:Röportajımızı noktalamadan önce son sözlerinizi alabilir miyiz?
RedHack:Bilişime bakış noktasında genel anlamda devrimcilerde halen belirli ön yargılar ve statükolar devam etmekte. Sizlerin, gazeteniz aracılığınızla bizlere bu mücadelemizde destek vererek, kitlenizi bu anlamda eğitmeye çalışmanız takdire şayandır.Yürüttüğünüz mücadelede başarılar diler, devrimci dayanışma ruhuyla sizleri gönülden selamlarız.
Yaşasın Devrimci Dayanışma!
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Yaşasın Sosyalizm ve Yüce Komünizm Davamız!
Kahrolsun Faşizm ve Her Türden Gericilik!
Faşizme İnat Yaşasın RedHack!
Dayanışma Gazetesi:Kızıl Hackerlar, hepinize çok teşekkür ederiz.