Avrupa’da Öğrenci Olayları ve Diğerleri
Ayşe TANSEVER
29 Kasım 2010
Geçtiğimiz hafta Avrupa’nın iki önemli ülkesi İtalya ve İngiltere’de öğrenciler sokaklardaydı. Yunanistan ve Fransa gençliğinden sonra sıra onlara geldi. Eğitim harcamalarındaki kısıntılar öğrencileri sokaklara döküyor. Öğrenciler, geleceklerine kuşku ile bakıyorlar ve ellerinden eğitim haklarının alınmasını protesto ediyorlar. Yaşanan finans krizinin bedelinin eğitim haklarının ellerinden almasıyla ödenmesine karşı direniyorlar. Şiddetli işgal ve protestolar oluyor ama basın mümkün olduğu kadar bunları gözlerden ırak tutmaya çalışıyor. Bir öğrenci dalgasının 1960 sonlarında olduğu gibi tüm Avrupa’yı sarmasından korkuluyor.
a) İtalyan Öğrencilerinin Protestoları
İtalya’da öğrenciler “Gelmini Reformları” diye anılan üniversite bütçesini kısma girişimlerini protesto ediyorlar. 2008 yılında da yapılan bir “eğitim reformunu” protesto etmişlerdi. Şimdi bu reform 2010 yılında derinleştiriliyor. Kısıntılar protestoların gücünü azaltmak için böyle parça parça yapılıyor. Eğitim harcamaları kesilecek, harçlar artacak ve çalışan personelin iş güvencesi kısa dönemli anlaşmalarla törpülenecek. 1.35 milyar Euro açık veren üniversite giderleri kısılacak.
İtalya’da eylemler yoğun olarak hafta içinde iki gün sürdü. Öğretmenler, araştırma görevlileri de yüksek okul öğrencilerine destek verdiler.
Eylemler 50’nin üzerinde kentte ve 66 devlet üniversitesinin 44’ünde gerçekleşti. Üniversiteler işgal edildi. Derslere girilmedi. Binaların tepelerine tırmanıldı. Eylemler gece boyu sürdü.
En büyük gösteri Roma’da gerçekleşti. Bir grup öğrenci Temsilciler Meclisi binası önünde protesto gösterisi yaparken bir grup da Senato binasına girmeye çalıştı ve “ayaklanma polisi” tarafından engellendi.
Öğrenciler “Geleceğimizi bize verin,” “Kesintiye Hayır,” “İstifa, istifa,” “Gerçek terörist sizsiniz,” diye bağırdılar. Taşlar, yumurtalar attılar. İki öğrenci tutuklandı.
Piza’da öğrenciler bazı köprüleri ve tren yolunu trafiğe kapattılar. Piza Kulesi’nin güvenlik kordonunu kırarak kuleye çıktılar, pankart astılar. Bildiriler attılar. Colosseum’u turnikelerini atlayarak işgal ettiler.
Florance, Turin Napoli, Palarmo, Salemo vs. gibi kentlerde de yüzlerce öğrenci protesto gösterilerindeydi.
“İtalyanlar Artık Bıktı”
Cuma günü öğrenci direnişleri ve işgalleri yer yer sürerken, bu kez Roma sokaklarına işçiler döküldüler. İtalya’nın en büyük sendikası CGIL işçilerini protestoya götürdü. İşyerlerinin kapanması, ülke ekonomisinin zayıflamasına karşı acil önlem alınması çağrısında bulundular. CGIL’nin yeni kadın lideri Susanna Canussa kürsüye çıkıp “Ülkemiz mahvoluyor. İtalyanlar artık bıktı. Ülkemizin geleceği yok” diye konuştu.
Sonra ekledi: “İktidar çocuklarımızın eğitim şansı ve iş bulması için başka politikalar izlemez ise bu ülkenin bir geleceği yoktur” dedi. “Gençler ve iş olanağı geleceğimizdir” diyerek Berlusconi politikalarını eleştirdi.
b) İngiltere’de Öğrenci Protestoları
İngiltere iktidarı Kasım ayı başında kemer sıkma politikaları açıklamıştı. Bu politikalardan zarar görecek kesimlerin başında yüksek eğitim öğrencileri geliyor. Üniversite harçları bir anda 3’e katlanıp yılda 15 bin Euro’ya yükseliyor. Sıradan hatta orta gelirli ailelerin bunu ödemesine olanak yok. Yoksul halkın çocuklarının eğitim hakları ellerinden alınıyor. Yani yüksek eğitim paralı hale getiriliyor.
Bu nedenle geçtiğimiz hafta ortasında Londra ve birçok İngiliz kentinde öğrenciler ikinci kez sokaklara döküldüler. Geçen hafta 55 bin olan protestocu sayısının bu kez tüm ülkede yaklaşık 130 bine yükseldiği söyleniyor. Londra merkezinde binlerce öğrenci yürüdü. Sokaklara döküldü. 30’dan fazla kişi gözaltına alındı. Polisle çatışıldı. 17 kişi yaralandı. Polis arabası taşlanıp tahrip edildi. Öğrenciler polis arabasının birkaç camının kırılmasının gençlerin kırılan gelecek hayalleri ile karşılaştırılamayacağını vurguladılar.
Öğrenciler “Harçlar ve Kesintilere karşı Ulusal Kampanya” (HKKUK) başlattılar. Bu eylemelerin süreceğini ve önümüzdeki salı günü yeniden, hem de bu kez daha çok sayıda öğrenci ile yine sokaklarda iktidarın bu politikalarını protesto edeceklerini açıkladılar. Hatta Aralık ayı içinde parlamento tartışmaları sırasında ulusal eylem günü düzenleyecekler. Öğrenciler işçileri de aralarına katmaya çalışıyorlar.
Polis taktik olarak protestolara katılacak öğrencileri parçalayıp eylemin gücünü kırmaya çalışıyor. Buna “Kettling sistemi” deniyor. Polis, gözüne kestirdiği genç öğrencileri gruplar halinde ara sokaklarda sıkıştırıp saatlerce genel yürüyüşe katılmaktan alıkoyuyor. HKKUK üyeleri polisin bu eylemini kınıyorlar. Bu taktikle 5000 öğrenciyi başka bir noktada saatlerce tutsak edip etkisizleştirmişler.
İngiltere’deki olaylar Londra ile kısıtlı değildi. Manchester, Liverpool, Sheffield, Leeds Brighton ve Cambridge gibi kentler dışında küçük küçük birçok başka yerde de protestolar yapıldı. Devlet binaları işgal edildi, merkezlerde oturma eylemleri yapıldı. Eski bir binadan yapılmış kütüphaneyi işgal eden öğrenciler ise eylemlerine ne zaman son vereceklerini bilmediklerini açıkladılar. London University College öğrencileri işgal ve oturma eylemlerini hiç bırakmayacaklarını açıkladılar. Öğrenciler eylemlerini iki düzeyde gerçekleştirdiklerini söylüyorlar. İlki, reformları protesto etmektir. İkincisi ise, protestoların yayılması için tüm öğrencileri örgütlemek, onları eylemlere taşımak ve ülke çapında bir koordinasyon sağlamaktır.
Oturma ve işgal eylemleri hafta sonunda da sürdü. Halen 15 yerde işgal olduğu söyleniyor. İşgalci öğrencilere üniversite yönetimleri sert davranmıyor ama içeri yiyecek sokulmasını engelliyor. Ayrıca binaların ısınması kapatıldığından öğrenciler soğukta eylemlerini sürdürüyorlar. Ancak onlar da bunlara hazırlıklı gelmişler.
Önümüzdeki gün ve haftalarda eylemlerin nasıl yapılacağını tartışmak üzere Londra Üniversitesinde bir toplantı yapıldı. Ülkenin çeşitli yerlerinden buraya temsilciler gönderildi.
Öğrencilerin aldığı belli başlı karar halk kitlelerini işin içine katmak. Yapılacak gösteri ve eylemlere liseler kadar ailelerden de destek almaya çalışacaklar. Anlaşıldığı kadarıyla öğrencilerin protestoları önümüzdeki günlerde tüm ülkede giderek büyüyecektir.
Portekiz’de Genel Grev
Kemer sıkma politikalarının uygulanacağı diğer bir ülke Portekiz’de, işçiler geçtiğimiz hafta içinde genel greve gittiler. Ülke ekonomisi durdu. Kamu ve özel sektörden bir milyon işçi iş bıraktı. Bunun ülkenin yaşadığı en büyük grev olduğu söyleniyor. Ve ilk kez 2 tane sendika CGTP ve UGT ortak bir grev çağrısı yapmış oldu.
Grevlere çalışanların % 75’inin katıldığı söyleniyor. Şimdiye kadar grevler genel olarak hep kamu sektöründe yaşanmış. İlk kez özel sektör çalışanları da greve destek verdiler. Trenler, otobüsler durdu. Başkent Lizbon’da hayat felç oldu. Çoğu dükkân kapalıydı. Devlet ve belediye işçilerinin neredeyse tamamı sokaklardaydı. Hiçbir uçuş gerçekleşmedi. Limanlar kapandı. Sağlık, eğitim, posta, bankacılık gibi hizmet sektöründe çok az hizmet verildi. Yani ülke bir ilk yaşadı.
Greve aslında Portekiz’de çalışanların kemer sıkma politikalarına karşı kararlı bir direniş gösterme niyetinde olduklarını ortaya koydu. Çünkü açıklanan kesintiler ve kısıntıların önümüzdeki yıllarda daha da artacağı biliniyor. Sosyal haklar tamamen ellerinden alınacak.
Protestoların, genel grevlerin daha süreceği söyleniyor. Cuma günü acı paket parlamentodan geçti. İktidar söylediği gibi kararlılığını gösterdi. Muhalefet de destek verdi. Muhalefetin desteği halkları çok şaşırttı.
Portekiz ekonomisi yıllardır Yunanistan’la karşılaştırıldığında daha iyi olsa bile kapitalist verilere göre % 1’in üstünde bir büyüme hızı göstermemiş. Genel kriz de üstüne binince işsizlik ve bütçe açığı büyüdü. İktidar bu yıl bütçe açığını geçen yılki % 9,3’den % 7,3’e düşürmeyi sağlayacağını iddia ediyor. Önümüzdeki yıl da eğer kemer sıkma politikalarını uygulayabilirse % 4,6’a düşürecek. Çeşitli kısıntılar, vergi artırımları ve devlet çalışanlarının % 5’ini işten çıkartarak bunu başarabileceğini iddia ediyor.
Halkların sokaklara dökülmesine ve tarihinde yaşanmamış bir genel grev yaşanmasına rağmen, cuma günü parlamentodan kemer sıkma politikaları geçti. Sendikalar ve halk örgütlenmeleri kemer sıkma politikalarının kabulü halinde gene sokaklara döküleceklerini söylemişlerdi. Önümüzdeki günler Portekiz için genel grevlerin, protestoların arttığı bir dönem olacağa benzer.
İrlanda’da Genel Protestolar
Hafta sonu İrlanda halkı sokaklardaydı. 4 yıllık kesinti paketi kapsamında sosyal harcamaların kesilmesi, vergilerin arttırılması, memur maaşlarının azaltılmasını kabul etmediklerini pankartları ile dile getirdiler. Sendikalar da bu yürüyüş ve gösterilerin arkasındalar. Söylendiğine göre İrlanda tarihinde böyle bir şey görülmemiş. Şimdiye kadar hiçbir İrlanda sendikası böyle gösteri düzenlememiş. 100 binin üzerinde insan kış kıyamet demeden kar altında ellerinde pankartlarla kemer sıkma önlemlerini protesto etmeye katıldılar.
Ukrayna Küçük Esnafı Protestoları
Geçtiğimiz hafta içinde Ukrayna küçük esnafı portakal devrimi sırasında doldurulan meydanda iktidarın yeni vergi yasasını protesto etti. Yeni vergi yasasına göre götürü usulü vergi ödeyen taksi şoförleri ve pazarcılardan alınacak vergi arttırılacak. Küçük esnaf bu yeni vergi yasasına karşıdır. Tepesinde vergi memurlarını görmek istemiyor. Aksine yasanın asıl vergi kaçıran büyük işverenler için değiştirilmesini istiyor. Onların kaçırmasına kolaylık sağlayan yığınla deliğin tıkanması gerektiğini savunuyorlar. O nedenle binlerce Ukraynalı küçük esnaf da sokaktaydı.