Müzakere sürecinin dinamikleriyle şekillenen seçim sonuçlarını ortadan kaldırmak için savaş başlatmak ve o koşullarda seçimi yenilemek gerekiyordu. Koşullar değişince, sonuçlar da değişti.
Erdoğan’ın etrafında nasıl bir blok oluştuğunu görüyoruz. Siz bakmayın öyle cafcaflı sosyoloji parlatmalarına yarım akıllıların. En son Ağar’ın açık icazet vermesi ile Sedat Peker, HüdaPar, IŞİD, Doğu Perinçek, Saadet ve MHP içindeki derin devlet odakları güçlü bir AKP iktidarı için harekete geçti. 1 Kasım seçim sonuçlarını aslında Türk Devleti’nin can havliyle giriştiği bir teyakkuzun sonucu olarak da okuyabiliriz. Türklerin Kürtlerle aynı haklara sahip olmayı kabullenememe duygusu Erdoğan’ın sultanlık hayalleri ekseninde kenetlendi. Siyasal İslam’ın Ergenekonlaşmasının getirdiği bir zafer söz konusu. Akla Napolyon’un sözü geliyor: “Kılıçla istediğiniz her hedefe ulaşabilirsiniz ama üstüne oturamazsınız.” AKP ve Erdoğan üstünde rahatlıkla oturamayacakları bir zafer elde ettiler.
MHP öyle bir siyasi organizasyon ki Kürtlere karşı savaşın başlayabilmesi için kendisini imha etmeyi göze aldı. Kontrgerilla uzantısı bir örgüt olmanın doğal sonucudur. Erdoğan’ı Kürt halkına deliler gibi saldırtmayı başardığı için kendisini son derece başarılı sayıyordur Bahçeli büyük olasılıkla.
Ahmet İnsel’in TV’de “seçim zaferinin rehavetine kapıldılar” diye eleştirebildiği HDP’nin bu seçimler boyunca kaç insanı öldü, kaçı tutuklandı, kaç binası yakıldı bunun hesabını yapan pek yok ortalarda. Sanki her şeyin çok normal ve adil olduğu bir seçim sürecinden geçmişiz gibi HDP’nin 1 milyon oyunun neden kaybedildiğine dair açıklamalar yapılıyor. HDP bu kadar büyük bir saldırı altında barajı geçmeyi başardıysa bu kesinlikle küçümsenecek bir başarı değildir. Evet, HDP bu seçimlerde “seni başkan yaptırmayacağız” ayarında bir cazibe yaratacak söylem üretemedi, ancak annelerin buzdolabında bebeklerinin cenazesini sakladığı, sınırda cenazelerin bekletildiği, meydanlarda bombaların patladığı bir ortamda bu ne kadar mümkündü? HDP müzakere koşullarında çok etkili bir araç ama savaş koşullarında nasıl daha etkili bir araç olabilir bunun üzerinde düşünmek gerekiyor.
Davutoğlu 1 Kasım gecesi Konya’da seçim zaferi konuşması yaparken onu dinleyenler meşhur “Allah, Bismillah, Allahuekber” sloganını atıyorlardı. Hani şu milli maçta Ankara’da ölenler Konya’da yuhalanırken atılan sloganı… Bir katliam partisine bu kadar çok kişinin oy vermesi insanın içini acıtmıyor değil. Melih Gökçek denen insanlık düşmanının kanal kanal gezip Ankara katliamında HDP’lilerin kendi kendisini öldürdüğünü anlatmasının kimse tarafından anormal karşılanmaması gibi… Bizi öldürmek isteyenlerin ülkesinde yaşıyor olduğumuz gerçeğinin bu kadar gözümüze sokulması can sıkıcı. İşte burada yeniden Doktor’a dönmek gerekiyor. Hem onun özgücüne olan inancına, koca bir yaşam devam eden dirayetine, sınıf çizgisini yaratma çabasına hem de sosyalizmi bu ülkenin dip dalgaları ile buluşturma azmine..
Bir de bana çok komik gelen adamlar var. Böylesi durumlarda ortalığa çıkıp “biz demiştik, seçim siyaseti çıkmaz yoldur, Devrim yaparız olayı çözeriz, Gezi olur AKP yıkılır.” gibi kuru sıkı konuşabilen tipler. Bunların önemli bir kısmı en uzun süredir yasal particilik yapanlardır, bir kısmı da her türlü devrimci jargon sonrasında CHP’ye oy verenlerdir. Kenarında oturan, insanlar Üsküdar’da açtıkları bir standı faşistlere karşı korumak için kelle koltukta direnirken bir dayanışma ziyaretin de bile bulunmayanlar, toplum içinde, sınıf içinde zerre kadar karşılığı olamayanların büyük büyük laflar etmeleri gerçeklik ile bağlarımızı giderek zayıflatıyor. Demokrasiyi Batı’dan güçlü bir örgütlenme yaratmadan hak etmeyeceğiz.
Sonuç olarak, zalimler kazandı ama biz kaybetmedik. Zor günler bizleri bekliyor. Diktatör artık daha güçlü ve daha kararlı olacaktır. Kimse bir gevşeme, yumuşama beklemesin. Artık hedeflerine daha yakınlar.
Seyit Rıza’nın dediği gibi: “Senin oyunlarına aklımız yetmedi bu bana ders olsun ama biz de senin önünde diz çökmedik bu da sana dert olsun.”
Hırsızlara, katillere, sömürücülere, zenginlere dert olmaya devam etmeye çalışacağız.
[button link=”http://www.sodap.org/m-sinan-mert-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]