Ekim başından beri İsrail-Filistin sürtüşmesi yükseliyor. İsrail’in Müslümanların kutsal saydığı Mekke, Medine’den sonra üçüncü kutsal yerleri Al Aksa’ya Filistinlilerin girişini engellemesi sürtüşmelerin nedeni olarak gösteriliyor. ABD Dışişleri Bakanı Kerry ve Ürdün kralı araya girip bu sorunu ya gözlemci ya da video kameraları ile çözmeyi öneriyorlar. Daha önce Fransa’nın uluslararası bir toplantı düzenleme önerisi bir yankı bulmadı.
Son olayların nedeni her ne kadar Al Aksa olarak gösterilse bile arkasında yıllardır bildik İsrail vahşeti vardır. İsrail bu kez de işgalini gizleyebileceği bir Al Aksa sorunu yaratmıştır. Asıl olan İsrail’in yeni yerleşim alanları inşa etmeyi sürdürmesi, işgal ettiği toprak alanını genişletmesi, bu uğurda vahşet uygulamasıdır. BM’in yasaklamasına, Obama’nın bile bunu yasa dışı bulmasına rağmen İsrail özellikle Doğu Kudüs’te yeni yerleşim alanları inşasına izin vermektedir. İkinci intifadanın bittiği 2005 yılından beri görülmedik bir inşaat furyasına girilmiştir. Yahudilerin oturduğu yeni yerleşim alanları 2013 yılından beri 3 kat artmış. Sırf Doğu Kudüs’e 200 binin üzerinde Yahudi yerleşmiştir.
Doğu Kudüs’te yerleşim alanları Filistin yerleşim alanlarının ortasına yapılıyor ve çatışma var gerekçesi ile de Filistinliler kurulan polis ve ordu arama noktaları ile hareket edemez hale getiriliyorlar. Kendi yerleşim alanları içine hapsediliyorlar. Bölgedeki Filistinlilerin % 45’i böyle kuşatılmış dar bir alana hapsedilmişlerdir. Bölge İsrail tarafından işgal ediliyor. Burada yerleşik olan Filistinliler üzerinde terör estiriliyor. Evleri yakılıyor, yıkılıyor. Filistinlilere konutları yok pahasına zorla sattırılıyor. Buna karşı direnenler tutuklanıyor, öldürülüyorlar. Aynı şeyi Batı Gazze ve Şeria içinde söylemek mümkündür. Yani son günlerde yaşanan gerilim ve çatışmaların görüneni Al Aksa olsa bile arkasında gizlenen yeni İsrail yayılmacılığı, hukuk tanımazlığı ve vahşetidir.
İsrail yönetiminin bu saldırılarına, yasa dışı davranışlarına karşı Filistin yönetimi ne yapıyor? Abbas Oslo anlaşmasının bittiğini açıkladı. Arkasından bağımsız Filistin devleti ilan edildi. BM ana binası önüne Filistin bayrağı dikildi. Göstermelik, halk üzerinde bir etkisi olmayan, İsrail’i durdurmayan önlemlerdir. Halkların sorunlarını çözücü bir etkisi olmadığı ortadadır. O nedenle halklar İsrail’in uygulamalarına karşı kendileri dövüşmek için sokaklara dökülüyorlar. Filistin yönetimi artık halkı arasında inandırıcılığını kaybetmiştir. Saygısını yitirmiştir. O nedenle de artık gösterileri denetleyemiyor. Hatta İsrail’in kendisine yaptığı baskıya rağmen durduramıyor.
Kudüs’te son yaşanan çatışmaların “yeni bir intifada mı?” olduğu tartışılıyor. Kimilerine göre üçüncü indifada başlamış ya da başlamak üzeredir. Direniş Kudüs sınırlarından çıkmış diğer Filistin kesimlerine yayılmıştır. Filistinli gençler bu kez eskinin sapanları yanında ellerinde bıçaklar, törpü gibi kesici aletler taşıyorlar. Kendilerini bunlarla savunmaya çalışıyorlar. Başka seçenekleri de yok zaten. O nedenle de bu intifadaya “bıçak intifadası” ya da asıl merkez Kudüs’te olduğu için de “Kudüs İntifadası” gibi isimler takılıyor.
Bu ayaklanışın kendinden öncekilerden diğer bir farkının sosyal medya kullanılması olduğu yazılıyor. Hamas’ın önde gelen lideri şöyle diyor: “İsrail sorunun basında nasıl sunulacağını denetlerdi. Bugün sosyal medya bu bariyerleri kırıyor ve halklar olayların arkasındaki Filistin gerçeğini duyabiliyorlar.” (Middleeasteye, 23 Ekim 2015) Gençler İsrail ordusunun vahşetini, hemen görüntülüyorlar ve dünyaya yayıyorlar. Gerçekten bizler de televizyon ekranları karşısında 18 aylık çocuktan, Eritreli bir adamın nasıl yakılıp katledildiğini izliyoruz. Bunun büyük yararı olduğu kesindir. İsrail vahşeti anında görülüyor. Şimdiye kadar Filistin sorununa gereken duyarlılığı göstermeyen dünya liderleri belki bu kez başka davranmak zorunda kalabilirler. Sosyal medya sayesinde İsrail’e karşı duyulan öfke giderek artıyor. Gerçekler daha iyi anlatılıyor. Anında herkesin haberi oluyor.
Bu intifadanın diğer bir özelliği de bir liderinin olmamasıdır. Gösterileri FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü) düzenlemiyor. Saldırıların önünde genç Filistinliler vardır. Bunlar yıllardır bu eziyet altında doğmuş bilmem kaçıncı kuşak gençlerdir. Artık sokakta vahşete karşı onlar direniyorlar. Lidersiz sadece şiddete, ölüme karşı direniyorlar. Hamas lideri devam ediyor: “Yeni intifada lideri tüm İsrail ve İşgal Edilmiş Topraklardaki halk protestolarının öncülüğünü yapan gençler arasından çıkacaktır.”
Buna göre bu gençler Arap baharı, ya da dünyanın birçok yerinde karşılaştığımız gibi kendiliğinden İsrail vahşetine karşı ayağa kalkıyorlar. Filistinlilerin düdüklü tencere gibi patlama noktasında olduğunun ilk haberini veriyorlar. Aralarından bir lider çıkar mı, bu lider herkesi kucaklar mı ve ne tür talepler ortaya koyar önümüzdeki günlerde Filistin direncini belirleyecek, şekil verecek olan budur. İsrail artık karşısında öfkeyi zapturapt altına alan bir FKÖ ile karşı karşıya değil gerçekten onun bugünkü politikalarına radikal karşı durabilecek bir güç ile karşı karşıya gibi görünüyor.
Abbas yönetimi Filistin halkına pek bir şey getirmedi hatta onların öfkesini boğdu. Belki bu yeni çıkacak lider ve örgütlenme Filistin direnişini daha güçlendirecektir. Yeni bir yola çıkışın adımları olacaktır.
[button link=”http://www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]