Kızıl Hackerlar Birliği’nin Tempo Dergisi’nde Yayınlanan Röportajı
İddialarına göre, şimdiye kadar Başbakanlık, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve çok sayıda kamu kuruluşunun internet sitesine sızarak ciddi zararlar veren ‘RedHack Team’ yani ‘Kızıl Hacker’lar Grubu’ bu tarz eylemlere sıklıkla imza atıyor. Bugüne kadar, sadece yaptıkları eylemlerle haber olan komünist hacker’lar, illegal eylemlerini, ilk defa MSN (elektronik mesajlaşma sistemi) üzerinden Tempo’ya anlattılar.
TEMPO: RedHack ne zaman, kaç kişiyle kuruldu? Kurulmasına kim öncülük etti?
REDHACK: RedHack, 1997’nin mayıs ayında, ‘Aynılar aynı yerdedir’ ilkesinin bir defa daha kendini doğrulatmasıyla, ‘Manyak’ ‘nick’li (kullanıcı adı) yoldaşımız öncülüğünde ve ‘cHaLLeNGe’ ile ‘ttx’ yoldaşın yardımcılığında kuruldu.
T.: İlk kurulduğunda kaç kişiydiniz, şu anda kaç kişisiniz?
R.H.: İlk kurulduğumuzda üç kişiydik. Fakat şu an üye ve aday üyelerimizin toplamı sekiz. Biz dar bir grubuz. Forum grubu değiliz. İcraat grubu olduğumuz için az sayıda, ama kalifiye elemanlarla hareket ediyoruz. Çekirdek kadromuz böyle olmasına karşın, bize bugüne kadar emek verenlerle beraber, yaklaşık 75 kişilik ‘hacker’ çevresiyiz.
“Birbirimizi tanımayız”
T.: Hepiniz Türkiye’de mi yaşıyorsunuz?
R.H.: Hayır. Üyelerimizin çoğunluğu Türkiye’de olmakla beraber, yurtdışında da üyelerimiz olduğunu tahmin ediyorum. “Tahmin ediyorum” diyorum, çünkü bizim grubumuz, mücadelenin esas alanı olarak ‘illegal’ mücadeleyi esas seçtiği için, üye yoldaşlarımızın nerede olduğunu bilmeyiz. Bunu sormak, öğrenmeye çalışmak yasaktır. İsim, yer, cinsiyet gibi ayrıntılarımızı bilmeyiz.
T.: Siyasi olarak hangi örgüte yakınsınız?
R.H.: Siyasi olarak hiçbir örgüte yakın değiliz. Hepsine aynı mesafedeyiz. Ama tabii ki önceliklerimiz var. İllegal mücadeleyi esas alan ve düzenin reformist-parlamentarist bataklığıyla yollarını ayırmış örgütler daha yakın olduğumuz örgütlerdir. Olaya örgüt bazından çok, ezilen halkların, Türkiye ve dünya proletaryası cephesinden bakıyoruz. Eylemlerimizi de bu çerçeveyi baz alarak yapıyoruz. Ama elbette devrimci örgütlerin gündemlerine göre de eylem yapmışlığımız var. Onların isteklerine göre pratik sergilediğimiz de olur.
T.: Yani sizden bir şey talep ettiklerinde, uygun görürseniz yapıyorsunuz? R.H.: Tabii ki… Biz devrimci dayanışmanın ürünü bir grubuz. Sadece onlar değil, devrimci-demokrat kim bize haklı bir taleple gelirse, karşılık veririz. Ama devrimci örgütlerin talepleri bizim için daha kutsal ve daha önemlidir.
T.: DHKP-C, TİKKO gibi yapılanmalardan sizlere zaman zaman talep geliyor mu?
R.H.: Bu gibi yapılanmalardan direkt talep gelmez. Sonuçta bunlar da illegal örgütlerdir. Ve biz, sadece onların yarattığı mücadelenin bir parçasıyız. Fakat endirekt bazı şeyler gelmiştir, hatta direkt geldiği zamanlar da olmuştur. Biz de bu istekleri değerlendirip gerekli şekilde, istenilen görevi başarıyla yerine getirmişizdir. Genel kanının tersine, eylemlerimiz veya yaptığımız işler basit web sayfası kırmakla sınırlı değildir.
T.: Hedeflerinizi nasıl seçiyorsunuz?
R.H.: Hedeflerimiz, ezilen çilekeş halkımızın gündemine göre belirlenir. Bunun haricinde, belirgin eylem takvimimiz vardır. 6 Mart, 8 Mart, 18 Mayıs, 30 Mart ve 1 Mayıs gibi günlerde eylemler yaparız.
T.: Devlet sitelerine de saldırıyor musunuz?
R.H.: Evet, genelde devlet sitelerini hedef alırız. Hatta bize göre, kırılmadık devlet sitesi kalmamıştır. 1997’den bu yana, devlet siteleri başta olmak üzere Türkiye tabanlı sitelere saldırıyoruz. Saldırı derken, biz bunu ikiye ayırıyoruz. Örneğin bir bakanlık sitesiyle, bir hastane sitesine yapılan saldırı aynı değildir. Hastane sitesini kırdığımız zaman hiçbir zarar vermeyiz. Bildirimizi bırakıp gideriz. Ama bir bakanlıkta durum böyle olmaz. Verebileceğimiz en büyük zararı veririz.
T.: Şimdiye kadar hangi devlet sitelerine saldırdınız?
R.H.: Başbakanlık, çeşitli bakanlıklar, TÜBİTAK, birçok siyasi parti ve birçok banka. Hemen hemen Türkiye’deki yarıdan fazla illerin valilikleri, kara kuvvetleri, deniz kuvvetleri, hava kuvvetleriyle ilgili siteler kırdıklarımız arasında. Emniyet Genel Müdürlüğü ve birçok bölge müdürlüklerini de kırdık.
T. Peki saldırı anı nasıl oluyor?
R.H.: Belirli bir günde, hepimiz birden saldırıyoruz. Ama bunun hazırlık aşamasında görev paylaşımı oluyor. Herkes kendi yeteneğine göre konumlanıyor, görevlendiriliyor. Sonra belirli bir saatte saldırılarımıza başlıyoruz.
T.: Yaşlarınız kaçla kaç arasında ve meslekleriniz ne?
R.H.: Yaşlarımızı ve mesleklerimizi bilmeyiz. Ama bizler, forumlarda hava atmak için, çeşitli popülist duygularını tatmin etmek için, sözüm ona ‘hack’ işine girişen, milliyetçilik oyununu oynama yaşını geçenlerdeniz. Yaşımız biraz var yani…
“Bilgisayarda yaşamıyoruz”
T.: Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
R.H.: Bizler esasta komünist devrimcileriz. Reel hayatımızda da devrimcilik yapan insanlarız. Yani akşam internette hack yaparken, sabah Akdeniz Üniversitesi’nde kurşunlara göğüs gerebilme ihtimalimiz yüksek. Bilgisayarda yaşayan insanlar değiliz. Bize göre bu, bir araç ve biz de bu aracı kullanmakta oldukça iyiyiz.
T.: Önümüzdeki dönemde hangi tarz eylemlerde bulunmayı planlıyorsunuz?
R.H.: Bizim eylemlerimiz site kırmakla veya sansasyonel işler yapmakla sınırlı değil. Geçmişte birçok ses getiren iş yaptık. Propaganda amaçlı olarak halen yapmaktayız. Ama asıl olayımız, ses çıkarmadan iş yapmaktır. Karşı devrimin deformasyon ve manipülasyon masasına, elimizden geldiğince devrimci yöntemlerle karsı çıkıyoruz. Bilgi sızdırmak, bilgiyi manipüle etmek, bilgiyi karşı tarafların arasını açabilecek konuma getirmek bizim için daha önemlidir. Biz, tüzüğü olan bir örgütüz ve ‘Bilişim Masası’ ile savaş halindeyiz.
T.: Polisin Bilişim Masası’nı mı kastediyorsunuz?
R.H.: Tabii ki… En son İstanbul Emniyeti Trafik Müdürlüğü sitesini kırıp trafik cezalarını silerek ciddi hasar verdik. Bu olaydan sonra Bilişim Masası İstanbul’a taşındı ve özel bir büro haline geldi. Geçen aylarda yine İzmir Valiliği’ni kırdık. Orak-çekiçten rahatsız olan malum zümre peşimize düştü ve evleri bastı. Bizim yerimize başka insanları götürdüler. Biz de İzmir polisinin sayfasını kırarak cevap verdik.