Siber Gerilla Savaşı
Ayşe TANSEVER
14 Aralık 2010
Wikileaks, belgelerin açıkladığı gerçekler dışında da dünya iktidar çevrelerinde çeşitli korku ve kaygılar yarattı. Assange karalanmaya, olayın bu tarafı gözden uzak tutulmaya çalışılıyor. Ama bir yandan da Assange’in öldürülmesine kadar varan çeşitli planlar yapıldığı haberleri geliyor.
Kaygı ve korku nedenlerinin en başında gelen mesele, “internet özgürlüğü”dür. Şimdiye kadar internet, hem haber vermesi hem de bilgileri dünyaya hızlı yayması nedeniyle olumlu görülüyordu. ABD Dışişleri Bakanı H. Clinton “Bilgi hiçbir zaman bu kadar özgür olmamıştı. Hatta otoriter ülkelerde bile, bilgi ağları insanların yeni gerçekler keşfetmelerine ve iktidarları daha fazla hesap vermeye zorlamalarına yardım ediyor” demişti. (english.aljazeera.net, 7 Aralık 2010) Obama ise “bilgi ağı ve açıklığın ABD’nin bir markası haline getirilmesi” çağrısını yapmıştı. Çin ve Rusya gibi dünyanın dört bir yanındaki “totaliter” damgasını vurmak istedikleri rejimlere karşı internet özgürlüğü baskısı yapılıyordu.
Bu özgürlüğü öven, herkesi ülkesinde bu özgürlüğe zorlayan, eleştiren ABD liderleri şimdi kara kara internet özgürlüğünden nasıl kurtulacaklarını tartışıyorlar. Halklarına söyledikleri yalanların hesabını vermekten nasıl kurtulacaklardır? Başkalarına internet özgürlüğü baskısı yapanlar şimdi nasıl onu sınırlayacaklardır? Wikileaks, finans kapital çevrelerinin bu ikiyüzlülüğünü bütün çıplaklığı ile ortaya serdi.
İnternet özgürlüğü, haber özgürlüğü olduğuna göre, Assange bir suç işlememiştir. Ayrıca eğer Assange suçlu ise o zaman onun belgelerinin Guardian, Le Monde ya da New York Times gibi gazetelerde yayınlanması da bir suç olacaktır. Bu sorun nasıl çözülecektir? Hayır, haber özgürlüğü yasalarını çiğneme suçu yoktur ortada. Assange, CIA uydurması olduğu düşünülen cinsel taciz palavrası gibi bir gerekçe ile tutuklanabildi ancak. Oysa onun asıl suçu ABD ve finans çevrelerinin kirli çamaşırlarını ortaya sermesidir. Haber özgürlüğünü onların aleyhine kullanmasıdır.
Assange, belki de daha önemli başka bir korku salmıştır. Assange savunucuları intikam almak için Amazon.com, MasterCard, Visa, Paypal, İsviçre Postfinans Bankası hatta İsveç devlet internet sayfası ve Aftonbladet gazetesinin sayfalarını kırıp onları devre dışı bırakmışlar, alışveriş kartlarını bir süre işlemez hale getirmişlerdir. Bu yeni bir durumdur. Demek ki kırıcılar dev şirketlerin internetlerine girip onlara zarar verebilirler. Demek ki dev şirketlere siber alanda, hiç beklemedikleri bir alandan darbe vurulabilir. Hem de öyle binlerce işçi filan değil, bilgisayarda uzmanlaşmış bir avuç kişi bunu yapabilir. Hiç girilmez sandıkları alanlara girilebilir. İşte bu, Wikileaks belgelerinin finans çevrelerine verdiği bir felaket haberidir. Dünyada yeni bir dalganın başlamasına neden olabilir.
Bu nedenle kimileri, Wikileaks şirketi sahibi J. Assange’in başlattığı hareketi 68 gençliğinin düzene karşı saldırısının yeni versiyonu olarak değerlendiriyor. Vietnam savaşı yıllarında, nasıl o zamanın gençliği savaş karşıtı gösterilerden kalkarak bir özgür dünya peşinde koştu ve düzene karşı savaş açtı ise, şimdi de 2010 yılı gençliği düzen iktidarlarının gizli, yalan dolu, ikiyüzlü, kokuşmuş, rüşvet dolu yapısını deşifre etmek için bilgisayar ve internet ağını kullanma yoluna çıkıyor. Kurulu düzene karşı yeni bir savaş biçimi başlıyor. Kurulu düzen kurumlarına saldırılıyor.
Geçmişte düzene karşı olanlar ellerine özellikle kalaşnikof alıp dağlara çıkar, iktidarı devirmek için eylemlere girişirlerdi. Che Guavera bu hareketin ikonlaşmış figürüdür. Günümüzde ise gençler evlerindeki bilgisayarın karşısına geçip düzenin kokuşmuşluğunu ortaya çıkaracak belgeleri halklara ulaştırıp onların gözünü açmaya çalışıyorlar. Bunu engellemeye kalkan dev şirketleri de karşılarına alıp, onlara da saldırı gerçekleştirmeye başlıyorlar. Assange, elindeki bilgisayar ve internet ağı silahı ile günümüz Che’si olarak düşünülüyor. Bu nedenle de siber gerilla savaşı dönemine girildiği açıklanıyor. Assange siyasi bilgisi olmasa bile bilgisayar bilgisi ile böyle bir kahraman figürü haline gelebilir. Ama elbette o böyle bir kahraman olarak işlenmeyecektir. Bunun adı bile anılmayacaktır.
Günümüz tekniği ve küreselleşme politikaları, ekonomileri birbirine sıkı sıkıya bağladı. Dünyanın herhangi bir yerindeki olay bu çarkı durdurmaya yeter. Bir avuç bilgi-teknik işçisinin eylemi, binlerce işçinin grevler, fabrika işgalleri ile yaptığını bir tuş ile gerçekleştirebilir. Finans kapital çevreleri, düzenlerinin işçilerin parmak ucunda olduğunu görüyorlar. Örnekleri de gizliyorlar. Örneğin İngiltere’de geçtiğimiz yıllarda tek bir işçi bir banka sistemini altüst etti. Yanılmıyorsak Fransız hava kulesi işçilerinin iş bırakma eylemi tüm Avrupa ekonomisine darbe vurdu. Finans çevreleri, bilgi işçilerinin bu özelliğini biliyorlar ve korkuyorlardı.
Ama işin püf noktası olarak, bu işçiler çıkarlarını işçi sınıfı ile değil işverenlerin yanında görüyorlardı. Wikileaks olayı, finans krizi derinleşip daha yüksek gelir gurubundaki işçilere ulaşınca, bu bilincin değişebileceğinin sinyali olabilir. Sokaklara dökülen Assange taraftarlarının geleceği ne olacaktır bilinmez ama onlar dünyaya bir siber kıvılcım attılar. Bakalım ateş alacak mı? Siber gerilla savaşı yükselecek mı?