Demirtaş geçtiğimiz gün meclis grup toplantısında Birgün gazetesini göstererek “Bu gazeteyi alın, bizim gazetemizdir, sahip çıkın, ekonomik sıkıntılardan kapanmasına izin vermeyin.” diyen bir açıklama yaptı. Desteklenmesi gereken bir çağrıydı. Bu süreçte önemli bir rol oynayan Cumhuriyet’e de çok yönlü basınçlar düşünülünce muhalif basının yaşadığı sıkıntılara dikkat çekmek önemlidir.
Birgün gazetesi ve ÖDP, bu aralar yoğun bir biçimde mecliste başlayan anayasa görüşmeleri üzerinden CHP ve HDP’ye basınç yapmaya çalışıyor. Bu çalışmayı Haziran Hareketi’ni yeniden aktifleştirmek için bir gerekçe haline getirmek istiyor. “Önümüzdeki dönemde bir yandan anayasa ve başkanlık arayışı karşısında, Haziran Hareketi’nin anayasa komisyonundan çekilme, AKP’yi yalnız bırakma, anayasa müzakeresine girmeme doğrultusundaki çağrısı etrafında güç biriktirerek tüm muhalefeti bu eksende toplayacak bir aktif siyaset izlenmeli.” Birgün Pazar ekinde Önder İşleyen böyle yazıyor. Yani ülkede faşizm inşası süreci içinde olduğumuz tespiti yapan bir siyasi yapı, bu dönemdeki ana siyasi taktiğini iktidara değil muhalefete muhalefet üzerinden kurguluyor. HDP örneğin şu anda muhalefetin ana aktörü olmasına rağmen HDP’ye karşı geliştirilecek taktikle “tüm muhalefeti” birleştirmekten bahsediliyor. Zaten yazıda HDP’nin muhalefet çizgisi olarak görülmediğine dair göndermeler de var. Cuma namazı ve Biden ziyaretleri üzerinden AKP’nin “demokrasi oyununun” parçası olmakla nitelediği HDP’yi demek ki Önder Bey muhalefetin bir parçası olarak görmüyor. “AKP rejiminin tüm saldırılarına genel birlik çağrılarının ötesinde okullarda, üniversitelerde, mahallelerde, halkın somut birlik mücadele zeminlerini örgütlemeye” vurgu yapılarak genel birlik çağrıları da itibarsızlaştırılıyor.
HDP, anayasa masasına bu oyunu teşhir etmek için oturacağını açıkladı. Partiden yapılan hiçbir açıklamada AKP’nin demokrasi oyununa ortak olunduğu izlenimi verecek hiçbir vurgu yok. Tam tersine HDP sürekli olarak AKP faşizmine karşı bir demokrasi cephesi inşa etmenin gerekliliğinden bahsediyor. Cizre’de haftalardır AKP faşizmini bedeninde hisseden Faysal Sarıyıldız’ın partisinin böylesi bir zaafiyet içine düşebileceğini varsaymak ise akıllara ziyan değil mi artık? Davutoğlu en son açıklamalarından birinde “Masayı Demirtaş devirdi” diyerek Kürt halkına aslında başkanlığı engellemesinin hesabını sorduğunu açıkça izah etmedi mi? Daha hala 7 Haziran öncesindeki ulusalcı aklın alameti farikası “Bunlar AKP ile anlaşacak” alacakaranlık yalanlarını canlandırarak siyaset üretmeye çalışmanın bir anlamı var mı?
Bir diğer Birgün yazarı Fatih Yaşlı da Erdoğan’ın anayasa masasını yakında devireceği öngörüsünde bulunarak (ne muhteşem bir öngörü!) buna gerekçe olarak da “muhalefet samimi değildi, komisyona ön yargılarıyla geldi” gerekçesini kullanacağını söylüyor. Peki komisyona hiç gelinmemesi Erdoğan’a bu konuda çok daha iyi bir gerekçe sağlamış olamayacak mıydı? Masadan çekilmenin gerekçe oluşturabildiği bir duruma düşmemek için masaya gitmemeyi önermek gerçekten olağanüstü bir zeka pırıltısı içeriyor. Fatih Bey muhalefet partilerini AKP’ye “normal” bir partiymiş muamelesi yapmakla suçluyor, muhalefet bu yüzden hattını bu “normal”lik algısı üzerine kuruyormuş. Bu normallik algısı yüzünden Cizre’de bir binanın bodrumunda mahsur kalan yaralı insanların oradan çıkarılabilmesi için milletvekilleri günlerdir açlık grevi yapıyor ama HDP bu durumdaki olağanüstülüğü göremiyor, Fatih Bey’in odasından hissettiğini acıdan kavrulanların kendileri hissedemiyor.
Bütün bu nobranlığı bir yana bırakalım aslında bu çizginin yaşanan olağanüstülüğü fark etmeyerek hala muhalefete muhalefet noktasında kalmasında bir anormallik yok mu sizce? Gerçekten faşizmin inşası süreci içinde olduğumuz tespitini yapan bir yapının büyük bir telaş içerisinde tüm direniş güçlerini bir araya getirmeye çalışması gerekmez mi? Fakat böylesi bir telaş yok, bakın Önder Bey yazısını şu hayati tespitle tamamlıyor: “ Böyle adım adım ve biriktirerek ilerlenecek bir direnme çizgisi etrafında kazanmak mümkün olabilecektir.” Gezi’den bu yana dirhem dirhem tüketilen, Haziran Hareketi hamlesiyle de biriktirilemeyen şimdi “Anayasa Masası’ndan kalkın” kampanyasıyla gerçekleşecek! Yazanın kendisi buna inanıyorsa Allah akıl fikir versin demekten ötesi elden gelmiyor ama açık olan ÖDP topu bir kez daha taca atmak için bulduğu fırsatı kullanmak istiyor diye düşünmek daha gerçekçi. Ülke yangın yeri, faşizm aşağıdan ve yukarıdan dalgalar olarak genişliyor, sınır ötesi harekat tartışmaları var, faşizme karşı güçlerin birleşmesi gereği artık 3 yaşında çocuğun ezberi haline gelmiş ama “Anayasa Masası’na oturanlarla bu iş olmaz ki …”. “AKP ile müzakere yapanlar…” diye başlayan nakaratların yerine yenisini ikame etmek için buradan bir iş çıkmaz. HDP’nin muhalefeti olmak ÖDP’ye kazandırmadı, kazandırmaz. Cizre’nin kelimesini geçirmeden şu konjonktürde uzun politik değerlendirme yazıları üretip ön açabilmek mümkün değil. Bugün faşizme karşı ortak direnişi büyütmemenin gerekçelerini üretmenin vebali ağırdır. “Normal günlerin” bonkörlüğü ile yan yana gelme fırsatlarını heder ettikçe AKP mevzilerini genişletiyor. Bu tutum masaya oturma tavrından çok daha zararlıdır.
Masaya oturup oturmamak şu aşamada tali bir tartışmadır. Esas olan yeni bir toplum sözleşmesini yaratmak için neoliberalizmin, sömürgeciliğin, dinciliğin, ırkçılığın, mezhepçiliğin, erkek egemenliğinin mağdur ettiği tüm kesimleri bir araya getirmenin yolunu bulmak ve AKP’ye karşı direnişi bir arada büyütüp ülkeyi demokratikleştirecek bir hamle yapmaktır. Anayasa meselesi farklı direnç odaklarını bir araya getirmek için değerlendirilebilir, komisyondaki temsilciler bu arayışın kamuoyuna sunulması için aracılık yapabilir. Bunu başaramadıktan sonra masadan kalkmak tek başına Erdoğan’ın başkanlık yürüyüşüne takoz koyamayacaktır. Demokrasi Cephesi’nin güçlü sesi faşizm cephesinde gözlenmeye başlanan çatlakları derinleştirme işlevi görür.
Bu kafayla o Birgün hiç gelmeyecek, bizden söylemesi.
[button link=”http://www.sodap.org/m-sinan-mert-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]