Görünüşe göre anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi oylanacaktır. Ülkenin ihtiyacının güçlü bir yürütme olduğu vurgulanıyor. Bu ülkede devlet ve egemenlerin ne zaman başı sıkışsa ilk dile getirdikleri “güçlü hükümet” ihtiyacı olmuştur. 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinden önce hükümetler bu isteklerini hep dile getirmişlerdir. Her seferinde “güçlü hükümet” askeri hükümet oldu. Bu kez “güçlü hükümet” için başkanlık sistemi inşa edilecektir. Aslında yakın tarihe bakıldığında AKP hükümetleri kadar güçlü hükümet bulmak zordur. Ancak Saray bununla yetinmiyor. Daha güçlü bir yürütme gereğinin altında yatan nedir?
Yaklaşan referandumda ne oylanacaktır? Buna en iyi cevap yakın geçmişi bir kez daha hatırlamaktır. 7 Haziran seçimleri barışa ve demokratikleşmeye verilen desteği güçlendirmişti. 1 Kasım seçimleri ise savaşa, diktatörlüğe giden yolun açılması anlamına geldi. Referanduma “evet” demek savaşın devamına ve diktatörlüğe evet demek olur. 1 Kasım’da açılan yolun derinleşmesi anlamına gelir. Zaten 1 Kasım seçimlerinden bugüne arada pek çok soru işaretleri taşıyan bir darbe yaşandı; ardından OHAL ile her türlü muhalefetin neredeyse terörle aynılaştırıldığı bir döneme girildi. Terör korkutmacası o kadar genişledi ki son olarak elinde dolar tutanlara kadar yaygınlaştırıldı.
1 Kasım’da çıkılan yolun son durağı faşizmdir. Evet oyları bu yolu hazırlayacaktır. Referanduma giden yolda neler olabileceğine öngörmek için 1 Kasım seçimlerinden hemen önce başlayan ve bugüne kadar devam eden saldırı ve provokasyonları hatırlamak yeter.
AKP her ne pahasına olursa olsun referandumu almak isteyecektir. Süreci aceleye getirmenin başlıca iki nedeni olmalıdır. İlki, içine girilen ekonomik krizdir. Henüz etkileri birkaç zamla sınırlı kalsa da gün geçtikçe etki güçlenecektir. Saray’ın bütün bağırışlarına rağmen Merkez Bankası faizleri yükseltmekten başka bir çare bulamadı. Her şeyin Trump’la birlikte “normale” döneceğine inanan hükümet yanıldığını çok yakında anlayacaktır. Bu yaklaşan gerçeklerden dolayı referandumun aceleye getirilmesi doğaldır.
Diğer bir neden, Saray’ın kendinin yarattığı şiddet ve savaş sarmalıdır. Zaman uzarsa nelerin olacağını, özellikle Suriye’de sıkışıp Türkiye’ye taşan IŞİD militanlarının nelere yol açacağını kestirmek imkansızdır. Denetlenemez gelişmeler zaman uzadıkça iktidarın hesaplarını zora sokabilir. Ayrıca Suriye’deki savaş uzadıkça siyasi ve maddi maliyeti artacaktır. Üstelik Saray’ın esip gürlemesinden farklı olarak gelişmeler Ankara’nın önceki söylediklerinin inkârı biçiminde seyrediyor. Trump’la birlikte süreç iyice karmaşıklaşabilir. Bu nedenlerle referandum yolu kısa tutulmalıdır.
Üstelik iktidarın bir büyük paranoyası daha var. “Üst akıl” veya topyekûn Batı dünyası, yani “dış düşmanlar” Türkiye üzerindeki “operasyonlarını” hızlandırabilirler. Böyle bir ortamda alelacele referanduma gidiliyor. Saray’ın hayali cumhuriyetin en güçlü yürütmesine sahip olmaktır. Gerçekten evet sonucu çıktığında biçim olarak başkanın yürütmesi çok güçlü olacaktır. Parlamentoya fazla takılmadan yürüyebilecektir. Ya da bugünün gerçekleri üzerinden konuşursak OHAL başkanlık kararnameleriyle sürekli hale gelecektir. Başkanın yürütmesi güçlü olmak zorundadır. Çünkü ülke sıradan bir döneme girmiyor. Rejim değişikliğinin yaratacağı sancılı bir sürece giriliyor. Güçlü yürütme her şeyden önce Saray’ın bu hedefi için gereklidir.
Tablo bu olunca anayasa değişikliğinin maddelerine fazla takınmadan “HAYIR” demek 7 Haziran seçim sonuçlarıyla çıkılan yolun devam ettirilmesi anlamına gelecektir. Bu yolun önü zorla kesildi. Yaratılan korku bilinçleri körleştirdi. Ancak sürekli korkuyla yaşanmaz. Korkuyu körükleyen ve korkuyla yönetenlere karşı bilinç ve davranışları yükseltmek gerekir.
Evet oyları OHAL’in başkanlık kararnameleriyle süreklileştirilmesi olacak; HAYIR oyları 7 Haziran sonrası yolu kesilen demokratikleşme ve barışın yeniden güçlendirilmesi olacaktır. “Bunlar zorbalıkla yine bildiklerini okurlar.” inanışı HAYIR’ın gücünü kavramamak olur. Korkunun ecele faydası yok. Korku duvarını aşmak aynı zamanda kullaşmadan insanlaşma yoluna çıkmak olacaktır.
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]