Kan ve zulümden beslenenler; halklar, inançlar ve muhalifler üzerinde sistematik olarak ötekileştirici politikalar geliştirip katliamları hayata geçiriyorlar.
Bu toprakların en kadim topluluklarından olan Aleviler de hem Osmanlı’da hem de Türkiye Cumhuriyeti döneminde sayısız kıyama uğramıştır. Bunlardan biri de maalesef sonuncu kıyam olmayan 1978 Maraş’tır.
70’li yılların yükselen devrimci mücadelesinin önünü almak için halk arasında çatışmaların, düşmanlıkların körüklenmesi istenmiş ve bunun için birçok ilde fiili girişimler olmuştur. Malatya’da ciddi ölümlerin yaşandığı provokasyonlar, Maraş’ta tehcire varan çatışmalar tertiplenmiştir.
Katliamın organizasyonu ve sonuçları devletin rolünün ne düzeyde olduğunu gözler önüne seriyor. Devletin istihbarat teşkilatı da dâhil birçok kurumu ile katliamın tertibinden ülkücü çetelerle birlikte yer alması Osmanlı’dan bugüne Alevilere yaklaşımı ortaya koymaktadır.
Katliamın ardından Alevilerin Maraş’ı terk etmesi sağlanırken failler kamuda görevlendirilmesi hatta bazı isimlerin milletvekili yapılması yeni katliamların kapılarını açık bırakmıştır.
39. yılında bugün Maraş’ta yapılmak istenen anma etkinliklerinin yasaklanması 78’de katliamı organize edip uygulayan aklın kenti ve ülkeyi yönettiği sonucunu çıkarmaktadır.
Halklara, inançlara, emekçilere düşen görev; katliamdan, kinden, nefretten beslenen kapitalist, faşist düzenden hesap sormaktır. Katliamcı zihniyetle hesaplaşmaktır. Ancak böyle yaparak her türlü zenginliğimizle bir arada ve kardeşçe yaşayabiliriz.
Maraş katliamında yitirdiğimiz canları anıyor anıları önünde saygıyla eğiliyoruz!
Maraş’ın Hesabı Sorulacak!
Aleviler Vardır Alevilik Haktır!
SODAP (Sosyalist Dayanışma Platformu)