Okmeydanı Dayanışmaevi Mehmet Ayvalıtaş Parkı’nda Cumartesi günü saat 21.00’de 2 Temmuz Madımak şehitlerini anmak için panel gerçekleştirdi.
2 Temmuz 1993 yılında katledilen 33 insanın anısına yapılan panel, “Laiklik, Demokrasi ve Aleviler” konu başlığı üzerinden konuşuldu. Saniye Evren’in moderatörlüğündeki panele Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Genel Başkanı ve Alevi Bektaşi Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Deniz, Barış Akademisyenleri’nden Muzaffer Kaya ve Halkların Demokratik Partisi Milletvekili Müslüm Doğan katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Saniye Evren, 2 Temmuz şehitlerini anmak ve onların yürüttüğü mücadeleyi sürdürmek için bu paneli gerçekleştirdiklerini söyledi. İçinden geçilen sürecin geriliminin herkesi etkilediğini söyleyen Evren bunu aşmak için daha fazla yan yana gelmenin zorunluluğunu ifade etti.
Panelde ilk sözü alan Halkların Demokratik Partisi Milletvekili Müslüm Doğan Türkiye’de laikliğin tarihine değindi. Laikliğin hiçbir zaman bu topraklara gelmediğini, hilafet kaldırıldıktan sonra Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle devletin dini hayatı şekillendirdiğini ifade etti. Devletin tek din ve tek mezhep üzerinden bunu yaptığını ifade eden Doğan, Aleviliğin 72 millete bir nazardan bakan bir öğreti olduğunu söyledi.
Alevi inancının değerlerini açıklayan Müslüm Doğan, Alevilerin, ezilen her kim ise onun yanında durmaları gerektiğini ifade etti. İşçilerin, Kürtlerin, yoksulların yürüttüğü mücadelenin yanında olmanın Aleviler için zorunlu bir şey olduğunu ifade eden Doğan, HDP ve HDK’nin bunun için var olduğunu ve örgütlü mücadeleyi yaratmak için siyaset yaptığını söyledi.
Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Genel Başkanı ve Alevi Bektaşi Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Deniz 4+4+4 ile iktidar tarafından eğitime yapılan müdahaleleri, imam hatiplerin yaygınlaşmasını ve zorunlu din derslerinin Aleviler açısından yarattığı rahatsızlıkları ifade etti.
Maraş’ın Alevi köyü Terolar’da yapılmak istenen IŞİD kampını ve buna karşı yapılan itirazları anlattı. Bu tür kampların AKP iktidarı tarafından bilinçli olarak yapılmak istendiğini belirten Deniz, Alevilerin bulunduğu yerlerin demografik yapısının değiştirilmek istendiğini ve bunun sadece Terolar’da değil Sivas’ta, Malatya’da yapılmak istendiğini söyledi. Pir Sultan geleneğinden gelen bir Alevi olduğunu ve Hüseyni bir duruşla iktidarın zulmü karşısında Alevilerin bir olması gerektiğini ifade etti.
Barış Akademisyenlerinden Muzaffer Kaya Türkiye demokrasi tarihini laiklik ve demokrasi bağlamında ele aldı. İlk demokrasi denemesinin 1945 yılında yapıldığını ve her demokrasi talebinden sonra askeri darbelerin gerçekleştiğini söyledi. Türkiye’nin laik olmadığını laik olması gerektiğini ifade eden Kaya, laikliğin bütün dinlere ve mezheplere eşit yaklaşması anlayışıyla ele alınmasının doğru olacağını söyledi. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra baskının iyice arttığını, tüm muhalefetin bastırıldığını söyleyen Kaya, bugün ise AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eliyle bu baskının tek adamlığa ve Türk tipi başkanlık sistemine evrildiğini söyledi. Tüm yetkilerin ve gücün tek elde toplandığı bir sistemin Hitler faşizmine benzediğini söyleyen Kaya, buna karşı tüm çeşitliliğiyle muhalefetin birlik olması gerekliliğini ifade etti, yaşadığı tutukluluk sürecini ve gösterilen dayanışmayı anlattı. Barış Akademisyenleri olarak farklı kesimlerden aldıkları desteğin, iktidarın zulmü karşısında durmak anlamında iyi bir örnek olduğunu ifade etti
Tutuklanan Ahmet Nesin, Şebnem Korur Fincancı ve Erol Önderoğlu’ya dayanışma duygularını ileten Kaya, onların da aynı hukuksuzluğa uğradığını, gözdağı verilerek sindirilmeye çalışıldığını ifade etti. Muzaffer kaya herkesi mücadeleye çağırarak konuşmasını sonlandırdı.
