Avrupa Topluluğu daha gerilimin birini çözmeden bir başkası ile karşı karşıya. Bilindiği gibi son göçmen krizi ülkenin serbest dolaşım anlaşmalarını yıktı geçti. Birçok ülke yeniden sınır duvarlarını kaldırdı. Merkezin kararı olan göçmenleri kontenjanlarla topluluk içinde dağıtmaya karşı direniyor. Öte yandan tüm yük zaten ekonomik olarak çok sıkışık olan Yunanistan’ın sırtına yükleniyor. Topluluk daha bu sorununu çözmedi ve Erdoğan’ın çıkışları ile de daha sıkışmış durumda.
Yunanistan’ın topluluktan çıkma isteği çeşitli şekillerde bastırıldı ama sırada İspanya ve İtalya var iken birden ortaya Brexit çıkıverdi. Kemer sıkma politikaları zaten topluluğa olan halk güvenini neredeyse sıfırlamış durumda. Halklar AB’nin demokratik olmadığını görüyorlar ve kendilerini kurtarma çabasındalar. İngiltere gibi topluluğun üçüncü büyük ekonomisinin çıkması topluluğa büyük darbe olacaktır.
İşte bu sorun ile ilgilenirken birde perde arkasında Rusya ambargolarının devam edip etmeyeceği tartışmaları sürüyordu. İngiliz halkını çıkmaya teşvik eder korkuları ile bu çok fazla gündemleştirilmedi. Aslında şu anda AB halklarının karşısında bir savaş tehdidi giderek yükseltiliyor.
Rusya’nın Kırım’ı ‘işgali’ ve Ukrayna doğusunda kurulan iki yeni cumhuriyete verdiği destek öne sürülerek Rusya gerilimi tırmandırılıyor. Oysa Rusya, Kırım’ın resmi daveti ile buraya girdi. Ukrayna doğusunda kurulan cumhuriyetlerde seçim yapılabilmesi için gerekli yasal değişiklikleri yapma sözünde durulmuyor. Sorun uzatılıyor. Baltık yarımadasındaki eskinin Rusya etkisi altında olan ülkelerine “Rus işgal tehdidi” gerekçesi ile 4 tane yeni NATO bölüğü yerleştirilecektir. Daha geçtiğimiz hafta NATO’nun son zamanların en büyük Anakonda adındaki tatbikatı sona erdi. Romanya’ya daha yeni uzun menzilli füzeler yerleştirildi. Yani Rusya batı ve kuzeyden kuşatılmış durumdadır. Putin son açıklamasında da Rusya’nın bu tehditlere karşılık verecek önlemleri aldığını açıkladı. ABD, topluluğun doğusunda Rusya ile bir gerilim yaratmaya her an hazır duruma geldi. AB finans güçleri üstesinden gelemeyeceklerini gördükleri bir durumda, bu savaş ile gündemi değiştirmek için ellerini güçlendirdiler.
Rusya’yı öcü göstermek Batı basınının en çok sevdiği tema oldu. Rus atletlerin doping kullandığı gerekçesi ile Rio olimpiyatlarına alınmaması tartışılıyor. Rus futbol takımının seyirci şiddeti nedeniyle Avrupa futbol maçlarından atılması isteniyor. Putin ve ülkesi kötüleniyor. Batı kendisi refah toplumundan uzaklaştıkça kötü örnekler yaratıp bunları halkın gözüne batırarak kendi sorunlarını gölgelemek istiyor. Oysa Avrupa halklarını bir IŞID terörü korkusu sarmışken Putin onlara hiç de kötü görünmüyor. Rusya’ya uygulanan ambargo aslında aynı bizim çiftçilerimiz gibi topluluk halklarının da çıkarına zarar veriyor.
Bütün bu durum AB ülkelerini başka cepheden böldü. İtalya başbakanı Renzi Rusya’ya yaptırımlara karşı olduğunu açıkladı. Slovakya en başından beri yaptırımlara en karşı olan ülkedir ve önümüzdeki dönem topluluk başkanlığını üstlenecektir. Avusturya Dış İşleri Bakanı ise “Rusya ile ortak bir nokta bulunmalıdır.” dedi. (Açıklamalar, euronews, 21 Haziran 2016) Macaristan ve Yunanistan Rusya yanlısı politika sürdürerek ambargonun kaldırılmasını istiyor. Belki de en önemlisi topluluğun merkezi Almanya iç politikasında gerilimler yaratmasıdır. Göçmen sorunu nedeniyle top ateşi altında olan Merkel bu kez kendi partisi içindeki Rusya yanlıları ile çatışmaya başladı.
Kemer sıkma politikaları topluluğun ne kadar anti-demokratik olduğunu gösterdi. Üye ülkelerin bağımsızlığı yoktur. Almanya, Fransa gibi ana ülke finans-kapitallerinin dediklerini yaparlar. Topluluk bir refah topluluğu değil, işsizlik ve yoksulluğun giderek arttığı bir birlik haline geldi. Göçmenlere olan davranış onların ne kadar hümanistlikten uzak olduğunu ortaya koydu. Serbest dolaşım askıya alındı. Gümrük birliği ise daha iyi durumda değildir. DTÖ son verilerine göre topluluk içinde korumacı önlemler son yıllarda artmıştır. Yani serbest dolaşım gibi gümrük birliği de tehlikededir.
Dış politikada AB başından beri bir başarı gösteremedi. Ortak davranmayı beceremedi. Aslında topluluk ABD’ye karşı bir süper güç olma sevdası ile kurulmuştu. Ama asla onun kuyruğundan koparak kendi bağımsız politikasını sürdüremedi. Ukrayna sorunu ABD’nin bu hedefle yarattığı yapay bir sorundur. Bu konuda Amerika’nın peşine takılındı. Ama bu kez bu hatta karşı itirazlar da en yüksek perdelerden yükseliyor. Daha göçmen krizini çözemeyen, Yunanistan ve borçlar sorununu uykuya alan AB, şimdi hem Brexit tartışmaları hem de Rusya ile gerilimi yükseltme sürtüşmeleri içine düştü.
[button link=”http://www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]