Kıvılcımlı Direniştir, Devrimdir, Sosyalizmdir!
SODAP, komünist önder Dr. Hikmet Kıvılcımlı’yı mezarı başında andı. Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın 50 yıllık mücadele hayatı, ölümünün 38. yıldönümünde mezarı başında toplanan yoldaşlarına ışık tutmaya devam etti. “Kıvılcımlı’nın mirasını doğru kavrama ve bu mirası büyüterek devrime taşıma” iddiasında olanlar açısından Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın sadece anılması değil, doğru sahiplenilmesi de büyük bir öneme sahip.
11 Ekim Pazar günü, sabah saatlerinden itibaren mahallelerden, işyerlerinden, sendikalardan, üniversitelerden toplanarak bir araya gelen Kıvılcımlı’nın yoldaşları, saat 13.00’de Topkapı Mezarlığı önüne ulaştı. Önderlerini anmaya gelen SODAP’lıların sayısı, BATİS ve BAMİS üyelerinin de katılımıyla yaklaşık 500’e ulaştı. Mezarlık önünde “Kıvılcımlı Öncümüz, Yaşatıyor Gücümüz” , “Kavga, Direniş, Zafer; Yaşasın Sosyalizm”, “Doktoru Anmak, Savaşmaktır”, “Yolumuz Direniş Hedef İktidar”, “İş, Ekmek, Adalet”, “Darbeciler Halka Hesap Verecek” sloganlarıyla kortej oluşturan kitle saat 14.00’de mezar başına yöneldi.
Anma etkinliği Devrim Şehitleri anısına yapılan saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunun ardından SODAP adına Muzaffer Kaya söz aldı. Kaya konuşmasında şunları dile getirdi:“Dr. Hikmet Kıvılcımlı, uluslararası Bolşevik hareketin azimli bir militanı olarak başladığı mücadele yaşamını, son nefesine dek sürdürdü. Sosyalizm mücadelesindeki ‘uzun nöbeti’ boyunca en üretken, en emektar, en kararlı, en dövüşken kadrolardan birisi olarak öne çıktı. Ardında onlarca teorik eser, direnişçi bir pratik ve bugüne dek ulaşan bir siyasi gelenek bıraktı.
Bugün Hikmet Kıvılcımlı’yı anmak, devrim ve sosyalizm bayrağını 50 yıl eğilip bükülmeden taşımış bir devrimciye gösterilmesi gereken vefa duygusunun ötesinde bir anlama sahiptir.
Bu anlam, Kıvılcımlı’nın mirasının Türkiyeli devrimciler için her zaman yeniden ve yeniden başvurulması gereken bir temel kaynak olmasıyla ilgilidir.
Hikmet Kıvılcımlı’nın mücadele yaşamı boyunca iki büyük çabası olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan birincisi, içinde bulunduğu komünist hareketi dar kabuğundan çıkararak toplumsallaştırmak, halkla buluşturmak; ikincisi ise, tarihsel materyalist teoriyi, yaşadığı toplumun özgünlerinden yola çıkarak geliştirmek.
Elbette bu iki büyük uğraş birbirleri ile diyalektik bir ilişki içindedir. Komünist hareketi halklaştırma çabası Kıvılcımlı’yı Türkiye toplumunun özgünlüklerini incelemeye sevk etmiş, tarihsel araştırmaları da onun politik yönelimlerini şekillendirmiştir. Kıvılcımlı’nın bu iki çabası bugün de önemini ve güncelliğini koruyor.
Son yıllarda Hikmet Kıvılcımlı’nın mirasına sahip çıkma iddiasında olup “ulusal sol” bir çizgi tutturmuş olan grup ve kişiler, Kıvılcımlı’nın 1950’li ve 1960’lı yıllardaki siyasi pratiğini politik-tarihsel bağlamından ve Kıvılcımlı’nın teorik ve politik üretiminin bütünlüğünden kopararak MGK’cı, ulusalcı bir Kıvılcımlı yaratma peşindeler. Oysa Kıvılcımlı’nın Kürdistan tahlilleri ve Kemalizm eleştirisi ulusalcı yorumları darmadağın etmeye yeter.”
“Kıvılcımlı’nın mirası onun kitaplarından ibaret değildir”
Muzaffer Kaya konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Kıvılcımlı’nın mirası onun kitaplarından ibaret değildir. Bütün devrimci önderler gibi değeri, düşünce ve davranışlarının bütününden kaynaklanmaktadır. 50 yıllık mücadele hayatı boyunca sürdürdüğü azmi, direngenliği, cesareti, inadı onun düşünsel-politik mirasının ayrılmaz bir parçasıdır. Henri Barbüs için yazdığı bir broşürde onun için söylediği sözü Kıvılcımlı’nın kendisi için söyleyecek olursak ‘O, parlak bir kitap değil, savaşçı bir hayattır.’
Kıvılcımlı bize üst üste yığılmış tozlu kitaplar destesi değil, büyük bir cephanelik bıraktı. Devrim mücadelesinin güncel ihtiyaçları doğrultusunda bu cephanelikten işimize yarayacak silahları çekip almasını bilmeliyiz. Biz, devraldığımız mirasa böyle bakıyoruz.
“Bugünün gerçekliğinde Kıvılcımlı’yı anmak, varoşlardan fabrikalara; yoksulların, emekçilerin, ezilenlerin öfkesini örgütlemektir”
Kaya konuşmasının sonunda şunları ifade etti:
“Küresel kapitalist sistemin ve yaşadığımız ülkenin büyük sarsıntılara gebe olduğu günlerden geçiyoruz. Bugünün gerçekliğinde Kıvılcımlı’yı anmak, varoşlardan fabrikalara; yoksulların, emekçilerin, ezilenlerin öfkesini örgütlemektir. Kürt halkının ve Kürt özgürlük hareketinin yanında olmaktır. Küresel sermaye güçlerine ve devletlere karşı yükselen halk direnişlerini kendine rehber almak demektir. Bu bilinçle ve ruhla Hikmet Kıvılcımlı’dan öğrenmeye devam edeceğiz.”
Kıvılcımlı’nın öğrencisi İsmet Demir de ziyaret edildi
Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın anma etkinliğinin tamamlanmasının ardından Kıvılcımlı’nın öğrencisi, işçi sınıfının yiğit önderlerinden İsmet Demir’in mezarının başında da bir anma gerçekleştirildi.
İsmet Demir’in mezarı başındaki anmada SODAP adına Serpil Kemalbay bir konuşma yaptı. Kemalbay konuşmasında İsmet Demir’in yaşamı ve mücadelesinden kesitler sundu. Kemalbay konuşmasında “İsmet Demir, Doktor Hikmet Kıvılcımlı’yı Ereğli Demir Çelik Fabrikasında çalışırken, daha önce Vatan Partisi’ne değmiş biri işçi vasıtasıyla tanıyor. Ve bir daha da Kıvılcımlı’dan ayrılmıyor. Biz de onları birbirinden ayırmamalıyız. Onlar geleneğimizin birlikte anlamamız, birlikte anmamız gereken temel yapı taşlarıdır” dedi.
“Yalınayak İsmet; bizlerin de kara kartalı, hepimizin öğretmeni, ilham kaynağıdır”
Serpil Kemalbay konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Yalınayak İsmet; bizlerin de kara kartalı, hepimizin öğretmeni, ilham kaynağıdır. Devrimci sınıf mücadelemizde bayrağını taşıyacak, Dr. Hikmet Kıvılcımlı gibi İsmet Demir’i de kavgamızda yaşatacağız.”
Anma etkinliğine Emekçi Hareket Partisi’nden ve Teori ve Politika da katılarak destek verdi.
İsmet Demir’in mezarı başındaki anma etkinliğinin ardından kitle tekrar mezarlı önüne doğru yürüyüşe geçti. Burada içilen “Direniş Andı’nın ardından etkinlik sona erdi.