AKP için seçimden sonra bir kötü haber daha! Hükümet şu anda “düşük” olduğu için “iktidar için” demiyoruz. Tel Abyad/Gire Spi YPG güçleri tarafından İŞİD’in elinden kurtarıldı. Bu gelişmenin Rojava için yaşamsal bir önem taşıdığı açıktır. Böylece Kobani ve Cezire kantonları arasında bağlantı sağlanmış, yeni olası İŞİD saldırılarına karşı Rojava çok daha güçlü hale gelmiştir.
Ayrıca Türkiye sınırı ve Rakka arasındaki bağlantı koparıldığı için İŞİD lojistik olarak bir avantajını kaybetmiştir.
Son Bakanlar Kurulu toplantısına askerlerin de katılmasına bakılırsa, gündemin en önemli konusu Tel Abyad olmalıdır.
Erdoğan sık sık “Devletin Irak’ın kuzeyindeki gibi bir gelişmeye Suriye’nin kuzeyinde razı olmayacağını” vurguladı. Son gelişmelerle devletin bir kırmızı çizgisinin daha fiilen yok olduğunu görüyoruz. Bu gelişmelere Ankara nasıl bir tepki verecektir?
Artık tek parti iktidarı yok. Büyük olasılıkla bir koalisyon hükümeti kurulacaktır. Onun Suriye politikasının ne olacağını bugünden bilemeyiz, fakat yeni hükümet kuruluncaya kadar AKP iktidarının bir oldu bitti yapma olasılığı vardır. Erken seçimleri düşünerek böyle bir çıkış yapmayı isteyebilir.
Bu olasılıkları akılda tutarak gelişmelerin iç siyasal ortamda ne gibi etkiler yaratabileceğini değerlendirmek gerekiyor.
AKP, on üç yıllık iktidarı sonucundan ülkeyi yönetilemez hale getirmiştir. Koalisyonu “felaket” olarak gören AKP, ülkeyi kendi tek parti iktidarı yıllarında bu hale sokmuştur. Her yönden tıkanmıştır. Ekonomi, adalet, çözüm süreci ve dış politika yönlerinden tam bir patinaj içindedir. Tek parti iktidarının mutlak olarak iyi bir şey olmadığı yeterince açık. Ancak Erdoğan başkanlık sistemi ile kendi keyfiliğini mutlaklaştırma niyetindeydi. Olmadı.
Fakat en önemlisi Erdoğan’ın özellikle cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra ortaya koyduğu keyfiliktir. Önemli bir yenilgi almasına rağmen aynı keyfiliği hala sürdürmeye devam ediyor. Hükümeti kurma işine burnunu sokmaya hazırlanıyor. Böyle devam ettiği ölçüde devlet ve iktidar daha hızlı paralize olacaktır.
AKP yenilgiyi hazmedemiyor. Arınç bile “biz iktidara mahkumuz” diyor. Aksi durumda başlarına neler geleceğini kendileri de bilmiyorlar. Seçim öncesi provokasyonlarla HDP’yi barajın altında bırakmak için muazzam gayret gösterdiler. HDP’nin zaferinden sonra Hüda-Par provakasyonlarıyla durumu içlerine sindiremediklerini göstermiş oldular.
AKP kendi yarattığı karmaşa ve kaosu, yükleyecek günah keçisi arayışındadır. Tüm gürültüsüne rağmen “paralel” buna yetmiyor. İç ve dış politikadaki her yeni fırsatı bu amaca yönelik kullanmaktan çekinmeyecektir.
AKP, özellikle Gezi isyanından beri iktidarını ve politikasını gerilim üzerine kurmuştur. Gerilim ortadan kalkınca AKP politika yapmakta zorlanıyor. Ancak gerilimi daha fazla yükseltmesi hangi sonuçlara yol açar? Bu soruya AKP kurmaylarının da rahat bir cevap bulabildiklerini sanmıyoruz.
Bölgedeki gelişmeler AKP için bir provokasyon fırsatı yaratır mı? Buradan hareketle HDP’nin zaferini gölgelemek için kara propagandaya başlayabilir mi? Bu yolda hem kendi içindeki güçler dengesini düzenleyip hem de devlet aklını harekete geçirebilir mi?
AKP bir kavşakta bocalıyor. Gerilimsiz bir gidiş halı altına süpürülen pisliklerin ortalığa saçılmasına neden olabilir. Gerilimi tırmandırmak partinin taşıma kapasitesini aşıp kırılmalara yol açabilir. Bakalım “ustalık” dönemindeki AKP bu kavşakta ne yapacak?
[button link=”www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]