Kocaman bir manşet: Ekonomide büyük devrim. Alt başlık, Türkiye ekonomisinde yapısal dönüşümün fitili ateşlendi. Hem de bir ‘Eylem Planı’ ile. Şaşırmayın, bu kış ülkemize ‘komünizm’ gelmedi, sadece Başbakan, “Onuncu Kalkınma Planı ve Hükümet Programı’nda yer alan 25 yapısal dönüşüm programı içinde bulunan Yurtiçi Tasarrufların Artırılması ve İsrafın Önlenmesi Eylem Planı’na göre, tasarrufların uzun vadeli araçlara kaydırılması bir hükümet politikası olarak ele alınacak.” demiş.
Açıklamadan öğreniyoruz, “Yurtiçi tasarrufların milli gelire oranı 4 yılda yüzde 13.4’lerden yüzde 19’a yükseltilecek.” Tasarrufu kim yapacak mı diyorsunuz, işe başlayan herkes için otomatik olarak bireysel emeklilik sistemine katılım zorunlu hale gelecek. Nasıl olacağı henüz tam olarak belli değil, 2015 yılında ‘pilot uygulama’ yapılacakmış.
Başbakan açıklamadı ama tahmin edebilirsiniz, yeni işe başlayanlar için bir fona kıdem tazminatı yerine bir ödeme yapılacak. Dış politikada ‘derin strateji’ tutturamayan profesör, şimdi iç politikada deneylere başlıyor. Eski hükümetler gibi kıdem tazminatını doğrudan kaldırma yerine, derinden gidiyor; iç tasarruf, BES, pilot uygulama derken kıdem tazminatını buhar etmeyi deneyecek!
İç tasarruf her yerde sermaye için ucuz kaynak. Pazar ekonomisi ucuz kaynağı sever, gelişkin olduğu yerlerde halka da bunu sevdirmiştir. Çalışanların ücretlerinin bir kısmı bin bir oyunla, gelecekte ihtiyacın olacak deyip ellerinden alınır. Bizim gibi ‘geri ülkelerin’ ‘geri kalmış sermayesi’ böyle oyunları pek sevmez, devlet çıkarsın yasayı, toplasın parayı, versin bize diyerek işin içinden çıkmayı tercih eder. Örnek mi? BES’e en çok benzeyen KEY’i hatırlatmak yeter.
Konut Edinme Yardımı 1987’de çalışanların hayatına girdi. Amaç gene aynıydı, iç tasarrufu arttırmak. Kılıf ise hazırdı, artan konut ihtiyacını karşılamak. 9 yıl boyunca memurlar dahil tüm çalışanlardan ücretlerinin %5’i ile %10’u arasında bu amaçla kesinti yapıldı. Görünürde bu kesintileri devlet ve işveren veriyordu, ama çalışanın cebinden alınarak tabi.
Bu süre içersinde bugünün parası ile 80 ila 120 milyar arası bir para birikti. Birikti dendiğine bakmayın, hükümet ve sermaye bunu daha toplarken kendi ‘ihtiyaçları için’ tepe tepe kullandı. Tabi iş konut yapmaya gelince ‘harç bitti, yapı paydos’ dendi. Bir kararname ile uygulamaya son verildi. Ama çalışanlar bu sefer oyunbozanlık yaptılar, tamam konut yoksa bari paramızı verin dediler.
Eh, devlet bu, üstelik ‘garanti vermiş’, geri ödemem diyemez. Kimin ne kadar alacağı var, nasıl geri ödenecek planlamaları yaparken yıllar geçmiş gitmiş. 2008 yılına gelindiğinde gerçekten ödeme yapılmaya başlanmış. Elbette hakkı olan 12 milyona hemen paralarını vermek mümkün olmamış, en son Temmuz 2014’te yapılmış ödemeler. Kayıtlara göre ‘7 milyon 498 bin 453 hak sahibine 3 milyar 356 milyon lira düzeyinde ödeme’ yapılmış.
Rakamlarda bir yanlışlık yok, açıklanan resmi rakam bu. 120 milyar (veya başka bir hesaba göre 80 milyar) ödenen, 3.3 milyar geri ödenen. Ödenmiş mi? Evet böyle ödenmiş işte. Masal gibi değil mi?
Yazının girişi de, sonu da pek ciddi görünümlü olmadı, ama BES işini bu sefer hükümet ciddiye almış gibi gözüküyor. Yeni bir masal istemiyorsak çalışanların, sendikaların artık bu işi ciddiye almaları gerekiyor. Kıdem tazminatı konusunda hükümet kazanılmış haklara dokunmak istediğinde her seferinde ‘elini yaktı’. Seçim öncesi bunu tekrarlamaya da niyeti yok gibi davranıyor, ama BES önerisi ile kıvrak bir ‘çalım’ atmayı deneyecek gibi gözüküyor.
[button link=”www.sodap.org/mehmet-akyol-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]