Arka arkaya gelen toplu intihar haberleri kapitalist düzene ve neoliberal politikaların uygulayıcısı AKP-Saray iktidarına karşı öfkemizi daha da büyütüyor.
Kendi krizinin faturasını emekçilere çıkaran kapitalizm tüm dünyada tepkilere yol açıyor. 2008’den bu yana tıkanan neoliberal politikalara karşı emekçiler, yoksullar değişik zamanlarda isyan ettiler. Bugünlerde de Şili’den Lübnan’a pek çok noktada isyan dalgası tekrar dünya sokaklarını sardı. Artık yoksulluk ne sağ popülist politikalarla ne de faşizmle yönetilebilir bir durumda değildir.
Ülkemizde AKP-Saray iktidarı uyguladığı neoliberal politikalarla neredeyse tüm kamu hizmetlerini özelleştirmiş, satılmadık kamu teşekkülü bırakmamıştır. Tarımı ve hayvancılığı bitirmiş, insanları açlığa mahkum etmiştir. Genç nüfus işsizliği tüm Cumhuriyet tarihinin en üst seviyesine çıkmıştır, her dört gençten biri işsizdir. İşsizlik ve yoksullukla umutsuzluğa sürüklenen emekçiler ölmektedir. Çaresizlikle kendi hayatlarına son vermektedir. Öfkemiz bu çaresizlik ve umutsuzluğun kaynağı kapitalist düzen ve onun uygulayıcısı AKP-Saray iktidarınadır.
İsyanımızı haykırmamız gereken yer sokaklardır. Dünyada olduğu gibi öfkemizi sokaklara taşımalıyız. Ama yetmez! Her isyanın otomatik olarak bizim lehimize sonuçlar yaratmadığını yakın geçmişimizde çalınan Arap Baharı’ndan, olmamışa döndürülmeye çalışılan Gezi Direnişi’nden biliyoruz. İsyanımızın programı olmalı ve sosyalizmi hedeflemelidir. İsyanımız kalıcı sonuçlar doğurmalı, iktidarı hedeflemelidir.
Ancak sosyalizmde açlık ve yoksulluk son bulur; eşit, adil ve sömürüsüz bir dünyada insanlar geleceğe umutla bakar. Böylesi bir geleceği yaratmak için bugünden tüm emekçilere yalnız olmadığını hissettirmek zorundayız. Dayanışmayı bugünden örerek, örgütlenmeyi büyüterek ve yaygınlaştırarak, sosyalizmin uygulanabilir bir program olduğunu göstererek umudu büyütebiliriz.
Kapitalizm Öldürür Dayanışma Yaşatır!
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!