Mehmet Ayvalıtaş davasından çıkan beraat kararı bugün yapılan bir basın açıklamasıyla protesto edildi. Açıklama yapılmadan önce polisin engellemesiyle karşılaşan kitle, daha sonra açıklamaya devam etti.
Gezi Parkı eylemleri sırasında Ümraniye’deki yürüyüşe katılan Mehmet Ayvalıtaş’a araçlarıyla çarparak ölümüne neden oldukları için yargılanan sanıklar Mehmet Görkem Demirbaş ve Cengiz Aktaş’ın beraat etmesi bugün Kadıköy’de protesto edildi.
Kararı protesto etmek için Sosyalist Dayanışma Platformu(SODAP)’nun çağrısıyla bugün saat 19:00’da Kadıköy Süreya Operası önünde buluşularak “Mehmet’in hesabını düzenin değil halkın adaleti soracak” pankartı açıldı.
“MEHMET’İN İTİRAZ ETTİKLERİ İŞTE BUGÜNKÜ TÜRKİYE’NİN FOTOĞRAFIDIR”
Açıklama başlamadan önce HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay söz alarak Mehmet Ayvalıtaş’ın hayalini kurduğu yaşamı yaratmak için mücadele edeceklerini belirtti. Kemalbay devamında şunları söyledi: “Mehmet Ayvalıtaş yoldaş yoksul emekçi bir insan olarak Türkiye’deki kötü gidişata, otoriterleşmeye, işsizliğe, savaşa, şiddete karşı olduğu için on binlerce direnişçiyle birlikte sokaklardaydı. Onun itiraz ettiği savaş, şiddet, çatışma, ekonomik kriz, yoksulluk, işsizlik işte bugünkü Türkiye’nin fotoğrafıdır. O bu fotoğrafa hayır dediği için sokaklara çıkmıştı. Siyasi iktidarın hedef gösterdiği Gezi Parkı eylemlerinde bir Gezi direnişçisi olarak katledildi. Hukuk süreci hepimizin bildiği gibi adı Adalet Sarayı olan ama aslında adaletin uğramadığı, cübbesi ilikli olan yargı tarafından bugüne kadar 6.5 yılı aşkın bir süredir sürüncemede bırakıldı ve en sonunda sanıklar beraat etmiş oldular. Bu; Türkiye’deki hak arayanlara, mücadele edenlere karşı devletin sürdürdüğü cezasızlık politikasının bir devamı niteliğindedir. Mehmet Ayvalıtaş bizim mücadelemizde yaşayacak, onun düşleri bizim mücadele sebebimiz olacak.”
“Fadime Ayvalıtaş, oğlunun katillerinin cezalandırıldığını görmeden yaşama gözlerini yummuştu. Burada onu da anmak istiyorum. Bizim içerisinde bulunduğumuz mücadele aslında yaşamı savunanlarla; ölümü meşrulaştırmak, ölümden kendisine siyasi rant devşirmek isteyenler arasında bir mücadeledir. Bugün Türkiye’de savaş ve işgal girişimi kabul edilemez boyutlarda. Savaş ve işgal demenin bile yasaklandığı bir dönemdeyiz. Kayyum darbesi sürmekte, ikinci kez kayyum atanmakta, seçilmişler zindana gönderilmektedir. Mehmet’in mücadelesi işte böyle bir mücadeleydi. Evet bugün bu mahkeme böyle sonuçlanmıştır ama bizler biliyoruz ki Türkiye’de adaletin öldürüldüğü; demokrasi, emek özgürlük, halkların kardeşliğinin yok edilmeye çalışıldığı böylesi günlerde mücadeleyi daha da ileriye taşıyarak Mehmetlerden, Fadimelerden aldığımız bu mücadele mirasını geleceğe taşımaktır.”
Kemalbay’dan sonra söz alan Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş, “Mehmet’i dün de bugün de yalnız bırakmadınız; yarın da bırakmayacağınıza eminim.” diyerek sözlerine başladı.
“Dün duruşmadan 1 saat önce Adliye’ye gittiğimde 90 tane çevik kuvvet polisi, 30 tane özel TİM, 20 tane polis memuru, onlarca da sivil polis vardı. Dün kararı girer girmez anladım ne olacağını. Dün yarama tuz bastılar. Adalet Sarayları ticarethaneye dönmüş. Biz dün Gezi’ye sahip çıktık, bugün Kazdağları’na da sahip çıkıyoruz. Güneydoğu’daki arkadaşlarımızın boşu boşuna hakları yeniyor. Bunları söylediğimiz için hep terörist olduk. Adalet bir kişinin ağzına bakıyor. Savcı korkuyor, hakim korkuyor. Bu burada kalmayacak. Biz gerekirse AİHM’e gideceğiz. Oğlumu Tayyip öldürdü!”
Ali Ayvalıtaş’ın konuşması sürerken polisler gelip böyle bir konuşma yapamayacağını, bu basın açıklamasına izin vermeyeceklerini söylediler. Burada Serpil Kemalbay’ın Mehmet’in ailesi ve yoldaşlarının itirazı üzerine basın açıklamasına geçilirken, basın açıklaması alanı da çevik kuvvet polisleri tarafından abluka altına alındı.
“ASIL ADALET HALKIN VİCDANINDA VERİLEN KARARLA GELECEKTİR”
SODAP adına basın açıklamasını okuyan Tülay Korkut, açıklamada sanıklar hakkında dünkü duruşmada verilen kararın saraylara sıkışmış adalet terazisinin bir daha hiçbir şeyi adil tartmayacağının ilanı olduğunu belirtti. Korkut, “Gezide gençlerimizi katleden, binlercemizi yaralayan zihniyet mahkeme salonlarında sürmektedir. Mahkemelerin tarafsızlığından bahsetmek artık imkansızdır.” dedi.
Açıklamanın devamında şu sözler söylendi:
“Yargılama; 8.Ağır Ceza Mahkemesi’ne başlamasından itibaren delillere ilişkin yeterli inceleme yapılmamış, adil yargılanma yapılmasının sağlanabilmesi için uygun ve yeterli duruşma salonu sağlanmamış, duruşmaların sesli ve görüntülü kayıtları konusunda hiçbir girişimde bulunulmamış, duruşma açılmasından itibaren taraflara karşı eşit mesafede durulmamış, ailenin ve avukatların söz hakları engellenmiş, duruşma salonuna silahla giren polislerin kimlikleri tespit edilip suç duyurusunda bulunulmamış, tüm taleplere rağmen duruşma salonunun önünde, adliye koridorunda duruşmaya giremediği için dışarıda kalan kitleye polislerin gaz sıkmaları ve şiddet kullanmaları engellenmemiştir. 6,5 yıl boyunca trafik kaza tutanağında tespit edilmiş olan kusurların üstünün örtülmesi için adeta el birliği ile çalışmışlardır. Duruşma girişlerinde gezi aileleri darp edilmiş, yerlerde sürüklenmiş ama şikayetlere rağmen polisler hakkında yargılama izni verilmemiştir. Kaza anını içeren mobese görüntülerini saklayan polisiler hakkında şikayetlere rağmen yargılama izni verilmemiştir. 02.06.2013 gecesi 1 Mayıs mahallesinde yürüyen binlerce insanın toplanma ve ifade özgürlüğü ihlal edilmiş, güvenli bir şekilde protesto hakkını kullanması sağlanmamıştır. O gece yürüyüşte yol boyunca tedbir almayan polisler hakkında yapılan şikayetlere rağmen yargılama izni verilmemiştir. Sanıklara “oğlum” diye hitap eden mahkeme başkanları gezi ailelerinin darp edilmesine engel olmamıştır. “
“Gezide gençlerimizi katleden, binlercemizi yaralayan zihniyet mahkeme salonlarında sürmektedir. Mahkemelerin tarafsızlığından bahsetmek artık imkansızdır. Biz Mehmet’in yoldaşları olarak 24 celse süren davada her duruşma çıkışında adaletin saraylarda değil sokakta olduğunu haykırdık. Bu dava tarihin hafızasında yerini almıştır. Yeterince araştırma yapmayan savcı da, tüm delilere rağmen sanıkları kusursuz bulan bilirkişilerde, duruşmalara bile gelmeyen sanıklara ceza vermeyen mahkeme heyeti de halkın vicdanında hafıza defterine kaydolmuştur. Bu davada yargılananlar sadece Mehmet’e vurarak ölümüne sebep olanlar değildir, gezi direnişi boyunca uygulanan polis şiddeti, devlet terörüdür. Ve bu davanın takipçisi olan aileler sadece Mehmet için değil, gezi direnişinde katledilen tüm canlar için adaletin takipçisi olmuşlardır, olmaya da devam edeceklerdir.”
Açıklama “Ya adalet ya kıyamet!”, “Gezide düşene dövüşene bin selam”, “Katillerden hesabı gençlik soracak” sloganlarıyla sona erdi.