İnce Memed yalnızca romanlarda yaşayan biri midir? Hiç öyle değil! Haksızlığın olduğu her yer kendi İnce Memed’ini yaratmıştır. Gerçeği, 1872–1877 yılları arasında doğmuş, Yörüklerden Saçı Karalı aşiretinden Gülceğiz Ramazan’ın oğludur. Yaşar Kemal’in İnce Memed’ine benzer özellikler taşır. Halk sahiplenmişti, sahicidir Memed. Ruhi Su’nun gün yüzüne çıkardığı İnce Memed türküsünün bir bölümü şöyledir:
Yüce dağ başında bir ulu kartal
Açmış kanadını dünyayı örter
Bazı yiğit vardır ölümden korkar
Ben korkmam ölümden, er geç yolumdur.
Ama İnce Memed’i tam olarak anlatabilmek 32 yılını alır Yaşar Kemal’in. Gerçek Memed, Buhurcuların topraklarına el koymasına başkaldırır. Romanda ise Çukurova yoksullarına arka çıkan İnce Memed halkı için ağalara ve düzene karşı savaşır. Beş köyün topraklarını köylülere dağıtır, ağayı öldürür, dağlara çekilip kayıplara karışır ve efsane kişisi haline gelir.
Kim, hangi yürek kaldırabilir haksızlığı? ABD Irak’a girer, varoşta uyuşturucu teşvik edilir, bir sol bildiri zulüm görür. Laila‘da bir gecelik eğlence, birkaç ailenin aylık geçimine denk. Koşuları aynıymış gibi girilen yarışta üniversite kazanılmaya çalışılır. İMF başkanı 340 milyon maaşı fazla görür. Adalet duygumuz incinir, hangi insan buna tahammül edebilir. Bu insanın içine düştü mü, rahat bırakmaz. İnce Memedleri bu gerilim yaratır. İçlerindeki kurd onları rahat bırakmaz. Dünyayı bu kurdu taşıyan, mecbur insanlar yaratıyor. İnce Memedler mecbur insanlardır.
Korkusuz insan değildi İnce Memed. Korkuları fazlasıyla yaşar. İsyancılığı bırakıp Çukurova’ya yerleştiğinde hep öldürülme korkusuyla yaşamıştır. Korkusu, yani siyah atlı silahlı adam peşini bırakmaz. Ne zaman ki idealist öğretmenin katili ağayı öldürüp dağa çıktığında, korkusundan da kurtulur. İnce; korkusuz adam değildir, korkularının esiri olmayan adamdır.
Bir başkaldırı romanı yazmak, ağalar ile bürokrasinin sistemini açık etmek her yazarın işi değildir. Bedeli göze almayı gerektirir. Anadolu’nun gezmediği yeri, konuşmadığı insanı yok gibidir. Kütüphanelerde az yıllarını geçirmemiştir Yaşar Kemal. Sosyalist olmasından çekinip kararsız kalan kütüphane müdürüne, “Kitapları komünist yapamam ya” diyerek, çalışma imkânını koparır.
Kolay iş değildir böyle bir başkaldır öyküsünü yazabilmek. Bunu yalnızca edebi yetenek açısından, eşsiz bir destan olarak söylemiyorum. Yaşar Kemal’in kendi ağzından söylersek “Anamdan emdiğim sütü burnumdan getirdiler. Ömrümü kararttılar. O olmasaydı başıma gelenlerin çoğu başıma gelmezdi.” Nasıl bir zulümdür ki bir dünya yazarına bunları söyletiyorlar.
Gerçek ve roman da İnce Memed ayrımı yaptığım sanılmasın. Yaşar Kemal hayatın içinden de çekip çıkarmıştır onu. Kendi hayatı da, az zor değildir. Beş yaşındayken, yanında babası öldürülür, hep iyilik gösterdiği insanlar tarafından. On yaşına kadar dili mühürlü kalır. Bu da yetmezmiş gibi, bir kaza sonucu amcası gözünün birini kör eder. Y. Kemal hayata; yetim, kekeme ve tek gözlü olarak başlar. Sistemin baskısını hiç saymıyorum. O da mecbur bırakılmış insandır. Ama ilkelerinden taviz verip sisteme entegre olacak insan değildir. “Benim sanatım, içinden çıktığım sınıfın yani proletaryanın çıkarlarının emrindedir. Ben etle kemik nasıl biribirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim.”
Yaşar Kemal’in tam 32 yıl uğraşarak 4 ciltte anlattığı İnce Memed serüveninde, kahraman ölmemiştir. Kurtuluşa inanan yazar onu öldürmeye kıyamamıştır. O hep yaşar. Masallardaki gibi değil, çürük TV dizilerindeki gibi de değil. Gerçekten yaşar. Kıyamaz ona, elinden gelmez, öldüremez yazar. Çünkü “insan düşleri öldüğü gün ölür”. Gücüne güvenerek halkı soyanlara karşı başkaldıranlar hep vardır, çünkü. Varoşlarda, okullarda, fabrikalarda İnce Memedler mecbur insanlardır. Mehmetçik olmayı seçmemişlerdir.
2007 yılında yayınlanan Dayanışma Gazetesi’nden alıntıdır..