Enver Arı yoldaş ölümünün 15. yıl dönümünde Hasdal’da mezarı başında anıldı.
“Enver Arı Yoldaş Kavgamızda Yaşıyor!” yazılı pankart açılan anma Enver Arı şahsında tüm devrimciler için yapılan bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.
Enver yoldaşın yaşamı ve mücadelesinin anlatıldığı bir konuşma yapıldı. Konuşmada Enver yoldaşın Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği’nde okurken örgütlendiği, mücadeleye boylu boyunca katıldığı, daha sonra maddi zorluklar yüzünden okulu bırakıp İstanbul’a geldiği, burada mahalle çalışmalarımızda yer aldığı anlatıldı. Enver yoldaşın Ümraniye Cezaevi Özgürlük eylemine katılımı, bu eylemle hesapsız devrimci duruşu konusunda herkese örnek olduğu vurgulandı.
Yoldaşın ağır hastalığında dahi iradesini kaybetmediği anlatıldı. Tüm çalışmalarda herkesin sevgi ve saygısını kazanan yoldaşın anması tüm şehitlere, uğruna can verdikleri dünyayı yaratma sözüyle son buldu.
Anmanın ardında Enver yoldaşın anne ve babasının mezarları da ziyaret edildi.
“Enver Arı Yoldaş’ı Unutmayacağız
“Enver Arı, 9 Kasım 1974’de İstanbul’da doğdu. İlk öğretim okulunu ve liseyi Bayrampaşa’da okudu. 1991’de İstanbul Tuna Lisesi’nden mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği bölümünü kazandı. Ankara’da öğrenciliği sırasında Demokratik Öğrenci Birliği saflarında devrimci mücadeleye katıldı. Ekonomik nedenlerle eğitimine zaman zaman ara vermek zorunda kaldı. İstanbul’da bulunduğu dönemde Okmeydanı’nda Direnişçi mücadelede yerini aldı. Mahalle çalışmasındaki enerjik ve azim dolu pratiğiyle mücadelenin bir adım daha öne çıkmasında Enver’in katkısı büyüktür.
“Enver’i en iyi ifade eden eylemi, 1998’de Ümraniye Cezaevi’ne ziyaret için gittiği gün, görüş kabininden firar eden devrimcilerin dışarı çıkabilmesi için kendisinin büyük bir gönül rahatlığı ile tutsakların tarafına geçmesidir. Gösterdiği devrimci cüretin bedelini bir süre Gebze Cezaevi’nde yatarak ödedi. Cezaevinde günlerini Kürtçe öğrenmekle ve yoğun okumalarla geçirdi. Cezaevinden çıktıktan kısa bir süre sonra kimi talihsizlikler yüzünden tutuklandı ve bir süre Metris Cezaevi’nde kaldı. Hücrede ve çok ağır koşullar altında geçen adli mahpusluk, hastalığının ilk güçlü belirtilerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Şizofreni teşhisine rağmen hapisten çıkar çıkmaz sınavlarını verip üniversiteden mezun oldu.
“Köklü hastalığının onu zamanla daha derinden kuşatmasına rağmen, hiçbir zaman mücadelenin dışına düşmedi. Hastalığını kontrol altında tutabildiği her anı bir devrimci olarak yaşadı. Son nefesine kadar…
“Emekçiliğiyle, coşkusuyla, azmiyle, inancıyla mücadelemizde yaşamaya devam edecek.”
(Direniş Gazetesi – Haziran 2003)