Çin Komünist Partisi tüm dünyanın meraklı gözleri arasında bir hafta süren 19. Kongresi’ni yaptı. Kongreye ülkenin dört bir yanından 89 milyon parti üyesi 2300 delege yollandı. Kongre’de 2012’den beri başkan olan Şi (Xi) Jinping tekrar ÇKP başkanı seçildi. Ayrıca Politbüro ve Merkez Komitesi üyeleri de belirlendi.
Şi 3,5 saat süren bir açılış konuşması yaptı ve Çin Rüyası’nı anlattı. Şi bu konuşmada ülkenin yeni bir döneme gireceğini açıkladı. Bu konudaki projelerini de “Yeni bir dönem için Çin karakteristikli sosyalizm üzerine düşünceler” (Thoughts on Socialism with Chinese Characteristics for a New Era) adı altında anlattı. Şi düşünceleri Çin’in güçlü bir şekilde sosyalizm yolunda ilerlemesi, Çin sosyalizminin yasal sistemini geliştirmesini öngörür. Sonra da ÇKP’nin bu doğrultuda 2050 yılına kadar hedeflerini açıkladı. Kongre sonunda Şi’nin bu parti programı kongre tarafından oy birliği ile kabul edildi. Şi’nin düşüncelerinin önemi nedeniyle tarihe geçtiği kabul ediliyor. Çin yeni bir döneme başlıyor. Yeni bir kalkınma planı çiziliyor.
Kongrede kabul edilenlere bakarsak en başta anayasa sosyalizm doğrultusunda yeniden gözden geçirilecek ve yeni yasalar çıkarılıp anayasaya konulacaktır. Çin sosyalist bir devlet olduğunu ve ülkenin Çin’e özgü bir sosyalizm yolunda ilerleyeceğini tüm dünyaya bir kere daha açıklanmış oluyor. Böylece Çin kendi sosyalist demokrasi anlayışını Batının liberal demokrasi modeline karşı koyuyor. Çin tarihinde yep yeni bir döneme adım atıyor.
Kalkınma çeşitli evrelerle tamamlanacaktır. İlk evrede 2020 yılına kadar orta derece gelişkin bir toplum haline gelinecektir. Bu dönemde yoksulluk tamamen kurutulacaktır. Şi’nin beş yıllık ilk döneminde 60 milyon insan yoksulluktan kurtarılmış. İkinci evrede 2035 yılına kadar, yani, 15 yıl sonra da Çin temelde modern bir ülke olacak. Sonraki 15 yılda da yani 2050 yılında da zengin ve güçlü bir sosyalist ülke haline gelecektir.
Parti ülke içi sorunlarla ilgili önemli adımlar atacak önemli sorunları çözecektir. En başta yolsuzluk ile mücadele edilecektir. 2012 yılında Şi döneminde zaten bu konuda başarılar elde edilmiştir. Kendisinden önceki Deng döneminde parti dahil yolsuzluk çok yükselmiş ve Şi “sıfır yolsuzluk” şiarı ile büyük bir mücadele vermiştir. 200 binin üzerinde kişi görevinden alınmıştır. Şimdi bu doğrultuda mücade sürdürülecektir. Şi ayrıca yıllardır konuşulan ordu konusunda da büyük bir adım atıyor ve orduyu ÇKP yönetimi altına alıp bunun anayasaya geçirilmesini kongreden geçirdi. Eskinin Halk Kurtuluş Ordusu modern bir ordu olarak değiştiriliyor. Bu 2035 yılına kadar başarılacaktır. Ayrıca Çin hava kirliliği ile sıkı bir mücadele verecektir. Gelir dağılımındaki eşitsizlik giderilecek; sağlık, eğitim konusundaki açıklar kapatılacaktır. Çin eskisi gibi konut sorununda başka bir yola girip Çin geleneğinde olan “mütavazi bir yaşam” anlayışını hayata geçirecektir. Yani tüketim toplumu anlayışı mütevazilik ile bağdaştırılmaya çalışılacaktır. Ekonomide arz cephesi talep cephesinin önüne çıkarılıyor. Bu doğrultuda reformlar yapılacaktır. Pazar bulma konusunda devlet öncelikli rol oynayacaktır. Ancak krediler biraz azaltılacaktır.
Şi’nin programında dış ilişkiler konusunda büyük projeler vardır. 2014 yıllarında Astana’da dünyaya tanıtıldı. Bildik Çin İpek Yolu Projesi’nden daha geliştirilmiş olarak bu “Bir Kuşak Bir Yol Girişimi” (Belt and Road İnitiative, BRI) Çin kalkınmasının ve dünya ile bütünleşmesinin temel taşlarını örüyor. Bu girişim kongrede kabul edilerek ÇKP’nin programında yer alıyor. Ülke bu süreçte bu projeye ağırlık verecektir. Girişim şimdiye kadar proje olarak dünyaya sunulmuş durumda. Buna göre Çin’den başlayacak demir ve kara yolları Orta Asya içlerinden, Orta Doğu ve sonra ülkemiz üzerinden Moskova ve Londra’ya kadar uzanıyor. Afrika kıtasına uzanan bir kolu daha vardır. Üzerinde birçok hızlı tren, tünel, köprü, baraj, liman, altyapı tesisleri, enerji santralları, solar çiftlikler vs. gibi projelerle doludur. Bu projelere 6 trilyon dolar yani 6000 milyar dolar ayırmayı düşünüyor. Bu kredilerin bir kısmı için de planlar yapılmış durumdadır.
Bir Kuşak Bir Yol Girişimi’ne şimdiye kadar 78 ülke ilgi göstermiştir. BRI’nin kapsadığı alanda yaşayan insan sayısı 4,5 milyarı buluyor. Çin bu projesini Asya, Avrupa ve Afrika ülkelerini kendi ekonomik sistemine bağlayan bir pazar bir küreselleşme olarak düşünüyor. Hatta son olarak Afganistan’ı bile içine almayı planlıyor. Amacı bu ülkeleri sömürmek değil kendi ikili anlaşmalar ile karşılıklı kalkınmaya yönelmektir. Çin düşüncesine göre bir ülke ancak bir kere sömürülür ve biter. İlişkilerin karşılıklı kalkınma, karşılıklı çıkar temelinde olması gerektiğini düşünür ve uygular. Elbette bu ABD hegomanyasına meydan okuma, onun Asya, Afrika hatta Avrupa pazarlarını kendi pazar alanına katmak istemesidir. AB içide de bu projelerine en yatkın ülke Almanya’dır.
Çin Komünist Parti 19. Kongresi bu BRI girişimini de onaylamış oldu. Çin proje ile tüm dünyaya açılacaktır. 2050 yılında tamamlandığında Çin dünyanın en güçlü ülkesi ve kendi kalkınma modelini dünyaya yaymış bir ülke olacaktır. Bunun Batı çıkarlarına ters düştüğünü söylemeye gerek yoktur. ABD’nin Asya’daki hegamonyası ve isteklerine karşıdır. Bu anlamda da onunla ileriki günlerde çatışmaların artacağını düşünmek yanlış olmayacaktır.
Batı ÇKP kongresini yakından izledi. Pek basınında bir sosyalist ülke olarak onu lanse etmese bile karalamayı elden bırakmadı. Şi’nin lider seçilmesini diktatörlük emelleri ile açıkladı. Konuşmasında kaç kez “pazar” kelimesi kullandığını sayarak bir sonuç çıkartmaya çalıştı. Çok uluslu şirketlerinin durumunun ne olabileceği konusunda yorumlar yaptı. “Başaramaz” dedi. Partinin yolsuzluklar içinde yüzdüğünü, Şi’ye darbe yapılabileceğini dile getirenler bile oldu.
Çin özel sektörü ülke GSMH’sının %60’nı üretiyor. Ülke gelirlerinin %50’si özel sektör vergilerinden elde ediliyor. Çalışanların %80’i özel sektörde çalışıyor, deniyor. O nedenle özel sektörden vazgeçmeyeceğine inanıyorlar. Çin iktidarı ayrıca özel mülkiyeti koruyucu yasalar çıkartmış ve bunları daha da geliştirme sözü vermiştir. (Rakamlar: South China Morning Post, 1 Ekim 2017, Entrepreneurship in China: Strong or Dispirited? Yazan: Wang Xiangwei)
Bu ekonomik gerçeklik çerçevesinden baktığımızda ÇKP burjuvazinin Latin Amerika ilerici ülkelerinde gördüğümüz gibi iktidara saldırıya geçmesi düşünülebilir mi? Çin yıllardır ülkesinde burjuvaziyi geliştirdi ve ama büyük devlet şirketlerini özelleştirmediği gibi zaman içinde onları yeniledi. Modern teknikle donattı. Dünyanın önde gelen teknikli ileri şirketleri ile bağlantılar yaptı. Ayrıca bu dönemde halkını yüksek teknik konusunda iyi bir eğitimden geçirdi. Her konuda girişimlerinin önünü açmaya çalıştı. Parti içindeki ve özel sektördeki yolsuzlukları iyi denetledi. Ayrıca burjuvaların partileşip örgütlenmelerine asla izin vermedi. Ülkede tek parti Çin Komünist Partisi’dir. Halkının nabzını elinde tutmaya çalıştı. Son kamuoyu yoklamalarında Çin halkının %80’den çoğu ÇKP’nin politikalarını onaylanmakta ve destek vermektedir. Yolsuzlukların ortadan kalması bu yolu kendisine açmıştır.
Tüm bunları göz önüne aldığımızda ÇKP son kongresinden çıkan kararların Çin Rüyası’nı gerçekleştirebilmesine olanak tanıyacağı düşünülebilir. Bu Kongre Çin’i Mao ve arkasından gelen Deng döneminden farklı bir döneme soktu. 90’lı yıllarda sosyal haklar gerilemiş ve sonuçta büyük hoşnutsuzluklar yaşanmıştı. 2012’de Şi gelerek hem sosyal eşitsizlik hem aşırı yoksullukla başarılı mücadeleler verdi. Son Kongre Çin’in dünya gücü olmasında ve zenginliğin halka yansıtılmasında yeni bir adım olma işaretleri veriyor.
[button link=”https://www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]