1453 tane hafriyat kamyonu tarumar edilmiş bir ormanın ortasında ne yapıyor?
Hamaset ve inşaat ekonomisinin bu “muazzam yaratıcı” birleşimi AKP hükümetinin zihin dünyasının harika bir alegorik anlatımını sunuyor. “Batı’nın tekniğini alan (hafriyat kamyonu) ancak harsına sımsıkı bağlı (1453) bir neslin rant hırsıyla İstanbul’un Kuzey Ormanları’nı yağmalaması.” Yıkım ve inşaat AKP’nin son yıllarının en temel anlatıları. Rant hırsının yağmaya, ahlakın çürümeye, sembolizmin hamasete, gerçeğin saçmalığa engellenemez dönüşümü. İslamcı basındaki sonu gelmez homurdanma haline bakılırsa bu süreç çok fazla sayıda Gregor Samsa yaratıyor gibi görünüyor.
15 Temmuz ile ilgili çatı davasının başlaması sonrasında devletin paylaşımı konusunda yaşanan çekişmenin ipuçları da gözler önüne seriliyor. Yeni Türkiye’nin miladı olması tasarlanan 15 Temmuz ile ilgili ortada HALA büyük bir belirsizlik var. Meclis Araştırma Komisyonu’nun raporu, 1967’de yapılmış bir bağışın sahte faturasının komisyon başkanı tarafından -anlamlandırılması ve açıklanması güç bir “cin fikirlikle”- ifşa edilmesinin gösterdiği gibi gerçekleri gizlemek üzere tasarlanmış. 15 Temmuz günü saat 16.00 ile 21.00 arası ne yaşandığı, Genelkurmay ve MİT Başkanları arasındaki trafiğin neden darbeyi engellemek sonucunu vermediği hala belirsiz. Cemaatçilerin kimler tarafından ortada bırakıldıkları, NATO’cuların bu işin neresinde oldukları, ulusalcıların hangi pazarlık sonucunda Erdoğan’ı korudukları ortaya çıkmış değil. Cemaatçilerin yeterince yalnızlaştırıldıktan sonra harekete geçmek zorunda bırakılmış olmaları ihtimali giderek güçleniyor. Bu durumda engellenmesi mümkün olan bir darbeye yol verildiği ve böylece de 15 Temmuz sonrası başlayan tasfiyenin gerçekleştirildiği anlaşılıyor. Ganimet ise devlet içinde boşalan kadrolar. 15 Temmuz sonrası iktidar bloğu içindeki çekişmeleri bu paylaşım mücadelesinden bağımsız düşünmek mümkün değil. Bahçeli’nin bugünkü konuşmasında “NATO’dan ne hayır gördük ki şimdiye kadar” demesi bir Gladio eskisinin geldiği noktayı göstermesi açısından anlamlı. Şu anda en kritik konu ordu içindeki Batıcı, NATO’cu kanadın ne kadar tasfiye edileceği. Ergenekoncular da böylece 2000’lerin öcünü Erdoğan’a tutunarak almaya çalışıyorlar. Böylesi bir yamalı bohçadan istikrarlı bir strateji çıkarabilmek ise Erdoğan gibi bir pragmatiği bile fazlasıyla aşıyor. Fetullahçılar dışındaki tüm cemaatler başta Süleymancılar, Menzilciler, Nakşiler bir tarafta Ergenekocular ve MHP’liler diğer tarafta. Bu ekipler Kürt düşmanlığı dışında başka hiçbir konuda kolay kolay bir araya gelemezler. Şu anda toplumsal muhalefetin de 15 Temmuz’da yaşananların deşifrasyonu ile daha fazla ilgilenmesi gerekmez mi? İbni Haldun’u tartışmaktan çok daha anlamlı sonuçlar çıkarabileceği ortada. Bu İbn-i Haldun’un değersizleştirilmesinden ziyade (ki Doktor’un Tarih Tezi’ne en fazla ilham veren ve onun da Doğu’nun Marx’ı olarak her yerine geldiğinde taltif ettiği isimdir kendisi) birilerinin her sayıklamasının bizim cenahta bir kompozisyon konusu olmasına karşı üretilmesi gereken bir yanıttır.
Bir diğer mesele de Malta Files adı verilen belgelerde Erdoğan ailesi ve Yıldırımların mal varlığı ile ilgili ortaya çıkan gerçekler. Ya da Berat Albayrak’ın Çalık Holding’in Katar’daki paralarını Türkiye’ye getirmek için çıkarttığı yasa. Yasa metni doğrudan Çalık Holding’in hukukçuları tarafından yazılmış ve Meclis tarafından yasalaştırılmış. Böylece Rabia sonrasında daha bir vatan, milletçi olan AKP patronların tatlı karları için vergi hakkından bir kez daha feragat etmiş. İşçilerin her grevini güvenlik gerekçesiyle yasaklayan, işçinin asgari ücretini vergi dışı bırakmayı “imkansız” bulan, kıdemi de fona devredip buharlaştırarak “kıdem tazminatlarının zaten alınamadığı” sorununu ortadan kaldıran AKP hükümetinin milletten sermayeyi, vatandan kar ve rantı anladığını bir kez daha görmüş oluyoruz.
Tartışılmayanı tartıştırmak. Malum “Bazıları, bazı şeylerin bazı yerlerde yayınlanmasını istemez. İşte o şeylere haber diyoruz.” (John Keane) AKP’nin propaganda aygıtı tarafından hayata geçirilmeye çalışılan bu büyük karartma ve yoğun manipülasyon, gerçeklerin ortaya çıkarılmasını ve halka taşınmasını önemli bir devrimci görev haline getiriyor.
[button link=”https://www.sodap.org/m-sinan-mert-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]