Ankara zirvesindeki fotoğraf Varna’dakinden farklı. Hiç değilse belli ölçüde bazı gerçeklerin üzerine oturuyor. Putin seçildikten sonra “ilk ziyaretini” Ankara’ya yaptı. Türkiye’yi “nükleer lige” çıkaracak Akkuyu Santrali’ne “start” verildi. Çok tartışmalı olan bu konu yine alışıldığı gibi başkanlık seçimi ekranından “reklam” bölümünde sunuldu. Ancak finansman hala sorunludur. Santral hisselerinin %49’u hala satılamamıştır. (İzvestia, 5 Nisan)
Ankara’da esas konu şüphesiz Suriye’ydi. Trump’ın açıklamasından sonra konu biraz daha karmaşık hale gelse de aslında ortada Pentagon’a göre bir değişiklik yoktur. ABD Suriye’den çekilmediği gibi bazı yeni hazırlıklar yapıyor. Üçlü zirveden zaten bir mucize çıkmayacaktı. Görüntü korundu, ancak aynı zamanda temel ayrılık noktaları da durmaya devam ediyor. Rusya, anayasa hazırlıklarında Kürtlerin mutlaka masada olmasını istiyor. Bu konuda Moskova ile Ankara anlaşamıyor. Şimdilik bu farklılık arka plana itilerek üçlü görüntü korunmaya çalışılsa da çözüme doğru yaklaşıldıkça bu fark ciddi bir sorun olarak “üçlü”yü zora sokacaktır. Öte yandan İran, Türkiye’nin en kısa zamanda Suriye’den çekilmesini istiyor. Ankara ise sınırda operasyonlara devam edeceğini vurguluyor.
Üstelik artık konu Menbiç ile daha karmaşık hale geldi. Devrede artık ABD ve Fransa vardır. Türkiye’nin esas olarak iç politikaya yönelik “sınır güvenliği” ve “vatanın bekası” hedefleri Menbiç ve sonrasında bir kırılmaya uğrayacaktır. Sınırdaki sazlı sözlü şenlik bu kırılmanın yaklaşmasından dolayı olacakları örtme çabasıdır.
İki gerçeğe bir kez daha bakmak gerekli. İlki, Afrin ile “sandıklarda bir patlama” olup olmadığıdır? Araştırmalara göre “cumhur ittifakı” hala sınırdadır. Bir türlü “patlama” olmuyor. Öte yandan Afrin operasyonun bilinen perde arkasını çok açık bir şekilde Cumhurbaşkanı başdanışmanlarından İlnur Çevik dile getirdi: Rusya’nın izni olmasaydı, “insansız hava aracı bile uçuramazdık.” Bu bilinen gerçekliğin ardından bir diğerini de aynı açık sözlülükle duyurdu: Arfin’e girdikten sonra “oradaki ihalelerde büyük pastayı Türk müteahhitleri alacaktır.” Ülkede inşaat sektörü artık doyum noktasına gelmiştir, savaşla bölgeye ihraç edilecektir.
Ancak tablo İlnur Çevik’in çizdiği kadar pembe değildir. Suriye’yi inşa projelerinin bir kısmı Trump’ın elindedir. Son açıklamalara göre bu projeler durdurulmuştur. Zaten bunlardan Ankara’nın nemalanması hemen hemen imkansızdır. Bunlar bizzat Amerika ve Suudilerin eliyle yürütülecektir. Öte yandan Astana üçlüsü’nün arka planına bakıldığında tablo oldukça farklıdır. Bölgede “Güney Pars” gaz projesi Rusya, Çin, Katar eliyle yürütülüyor. Boru hatları Türkiye üzerinden geçecektir. Bu büyük doğal gaz işletmeciliği içinde Türkiye yoktur. Sadece geçiş güzergahında vardır.
Öte yandan, Çin ve Rusya Suriye’nin yeniden inşası çalışmalarına başlamıştır. Suriye Başbakanı Wael el-Halqi bu konuda Çin ve Rusya ile 1 milyar dolarlık enerji, ticaret ve finans anlaşması yapıldığını açıkladı. (ATimes, Pepe Escobar, 5 Nisan) Astana’nın arka planında Şanghay beşlisinin ilişki ağları vardır. Türkiye bu sahnenin kenarında henüz gözlemci konumundadır.
Dünyada yeni güçler dengesinin kuruluş sürecinde bölgede Amerika ve Rusya arasında manevra yapmaya çalışan Ankara’nın açmazı: Doğu’da yükselen yeni güç merkezinin derinliğinde olmaması; buna karşılık çok şikayetçi olduğu eski Batılı ittifak güçleriyle derin ekonomik ve siyasi bağlar içinde olmasıdır. Böyle büyük kaymalar bir anda ve yumuşak geçişlerle olmaz.
Ankara, Suriye’de Türk müteahhitlerine alan açıldığını düşünse de bölgede bu işleri Rusya, Çin ve İran yürütüyor. Özellikle Çin’in finansmanıyla büyük alt yapı projelerinin hazırlıkları yapılıyor. Afrin’e girmekle bu pastadan “büyük payı almak” aynı şey değildir. Üstelik yakın tarihte 90’lı yıllarda Özal’ın Körfez Savaşı öncesi “bir koyup üç alma” hayali hatırlardadır. Önemli bir rejim değişikliğinin eşiğinde olan Ankara, geleceğini pamuk ipliklerine bağlamış görünüyor.
P. Escobar’ın tespitiyle: “Erdoğan’ın yeni Osmanlıcılığına bir rol düşüp düşmeyeceği belirsizliğini koruyor.” (ATimes, ay.)
[button link=”https://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]