Çok yönlü kriz sarmalında rejim değişikliğinin inşasına yönelen AKP iktidarı 2019 yılına kadar dayanamadı. Çanlar, Cumhuriyet rejiminin bunalımı için çalmaktayken, Saray, düzenini kurma konusundaki hedeflerini öne almalı, acele etmeliydi. Baskın seçim kararıyla rejim değişikliğiyle ilgili kapsamlı adımları bir an önce atma hedefine kilitlendi. Ancak, iktidarın ne olursa olsun korunması anlayışına dayanan bu girişimin düz bir çizgide ilerleyemeyeceği aşikâr. Bıçak sırtındaki bu yürüyüş, sayısız riskleri, tehditleri barındırıyor…
Yolsuzlukları, keyfilikleri ve çürümeyi derinleştiren bu zorbalık rejimine evet demeyecek demokrasi güçlerinin birlikte mücadele etme çabaları da 2018 1 Mayıs’ının örgütlenmesine yansıdı.
Geçtiğimiz yıl belirlenen ortak iradeyle güçlü bir 1 Mayıs kutlaması hedefi, tırmanan faşizme karşı direnişte önemli bir halkaydı. Referandum sonrasına sıkışan organizasyonun eksiklikleri ve alanın bir iki gün kala belli olması nedeniyle, istenilen sonuç tam olarak alınamamıştı. Tam bir birlik yakalanamamış, SODAP’ın da aralarında olduğu devrimci kurumlar, büyük oranda özellikle referandum sonrası kazanılan moral üstünlüğün korunması ve direnişin yükseltilmesi için Taksim seçeneğinde karar kılmıştı. Tüm eksikliklerine rağmen 2017 1 Mayıs’ı, bir taraftan Taksim ısrarı, diğer taraftan Bakırköy’deki kitlesel buluşma ve her iki çabanın birbirlerini selamlamasıyla, OHAL faşizmine karşı direnişi büyütmeye yönelik önemli bir aşama oldu.
2018 1 Mayıs’ının organizasyonuna yönelik bir araya gelişler, geçtiğimiz sene yaşanan sıkıntılardan kaynaklı olarak, haftalar önce başladı. Kutlama alanının erken belli olması ve organizasyonun sıkıştırılmaması için büyük bir çaba içerisine girildi. Çok sayıda emek ve demokrasi örgütünün bir araya geldiği toplantılarda birlikte hareket konusunda net bir eğilim açığa çıktı. Kurumsallaştırılmaya çalışılan saray rejimine karşı 1 Mayıs’ta tüm muhalif kesimleri kapsayacak güçlü bir karşı çıkışın örgütlenmesi gerekliliği, ortak görüş olarak belirlendi.
18 Nisan’da erken seçime gidiş kararının ortaya çıkışı, seçim gündeminin sıkıştırılmış hali, belirsizlikleri ve hızlı akan karar alma süreçleri, 1 Mayıs’a yönelik yoğunlaşmayı bir parça gölgeledi. Ama yine de hazırlık sürecinde, geçtiğimiz senelerdeki ortak mücadele pratiklerini aşan ortak çalışmalar geliştirildi. Günler öncesinden mahallelerde, merkezi yerlerde, işyerlerinde 1 Mayıs’ı örgütleyen güçler, ortak çağrı metinlerini birlikte dağıttı, birlikte afiş çalışması yaptı, birlikte pankart astı.
Maltepe’deki buluşma 100 bini aşan bir kitleyle gerçekleşti. KHK ihraçlarının hedef tahtasındaki çok kamu emekçileri tüm baskılar karşısında örgütlenmelerine sahip çıktı ve KESK korteji kitlesel bir katılım sağlamayı başardı. DİSK’te örgütlenen işçilerin katılımı ve coşkusu da olumlu idi. HDP, yerellerde de ortak 1 Mayıs çalışmalarına kitlesini seferber etti, mitinge de kitlesel katıldı. Sarayın hedef tahtasındaki üniversiteliler de tüm renklilikleri ve coşkularıyla alanda yerini aldı. Türk-İş’in bazı sendikalarının İstanbul’daki mitinge katılma konusunda irade koyması ve Hak-İş’e bağlı işçilerin de gelmesi değerlendirmeye değer.
Başta İzmir, Diyarbakır ve Ankara olmak üzere çok sayıda kentte gerçekleşen mitinglerde de benzer bir tablo ortaya çıktı.
Özellikle bir noktanın altını çizmeliyiz. Zincirlerinden boşanan faşizmin saldırıları karşısında yakalanan kitleselliğin yanı sıra alanlara coşku ve umudun hâkim olması son derece önemliydi. Faşizm, görmek istediğini yine göremedi, devrim ve demokrasi güçlerini biat ettirmeyi başaramadı. Bu kırılmayan irade ve umut, rejimin krizini daha da derinleştirecek, çöküş günlerini yakınlaştıracaktır.
Değerlendirmemize bir not düşelim. Bu yıl da Taksim tercihinde bulunan sendikalar ve siyasi yapılar oldu. Örgütlerin, bazen kendi özgün durumlarından kaynaklı bu tarz tercihleri olabilir, bu anlaşılır bir şeydir ve söyleyecek bir sözümüz olmaz. Fakat Taksim kararını alan yapıların değerlendirmeleri son derece sorunlu. Tamamıyla Maltepe Mitingi’ni mahkûm etme üzerinden bir dil kurulmuş durumda. Ayar da epeyce kaçırılmış. Maltepe, uzlaşmacı-teslimiyetçi ilan edilmiş. “Taksim” denilerek Saraçhane’de gerçekleştirilen etkinliği ve Taksim civarındaki birkaç sembolik eylemi, emek-demokrasi güçlerinin Maltepe buluşmasının karşısına koymak, kendi yaptıklarını göklere çıkartıp diğerini yerin dibine batırmak tam bir sığlık. Ayrıca içerisinde bulunduğumuz sürecin ciddiyetinden de uzak bir tutum.