Yoksulların Dostları
Mehmet AKYOL
8 Mayıs 2008
Ekonomi çevrelerinin kullandıkları ilginç deyimler vardır. Bir zamanlar, “geri kalmış ülkeler”den söz ederken, sonra “kalkınmakta olan ülkeler” deyimi kullanılmaya başlandı, sözünü ettikleri ülkeleri kızdırmamak için olsa gerek. Bu ülkelere “geri olduklarından” onlara yardım etmek gerekliydi, ileri ülkelerin bütçelerinin yüzde veya binde birleri bu ülkelere kalkınma yardımı olarak gitmeye başladı. Ama bu yardımlara bakıldığında kimin kime yardım ettiği karışmaya başlıyordu, gönderilen “yardımların” gönderenlerin ekonomik ve politik çıkarları doğrultusunda kullanılmasına kimsenin itirazı olmamalıydı.
Son yıllarda yapılan araştırmalar bu “yardımların”, yardım edilenden çok, yardım edenin işine yaradığını gösteriyor. Ama açlıkla karşı karşıya olan insanların yardımına koşanlar gene yoksullar oluyor. Son bir ay içinde ilginç bir biçimde üç ayrı kurum, bu konuda yaptıkları araştırmaları yayınladılar. Yayınlanan rakamlara göre 2007 yılında Latin Amerika ülkelerine gelen yardımlar ve gönderenler şu şekilde;
Resmi devlet yardımları 16 Milyar Dolar
Net doğrudan yatırımlar 55 Milyar Dolar
Göçmen işçilerin gönderdikleri 67 Milyar Dolar
Birleşmiş Milletler’in bir alt kurumu olan ‘International Fund for Agrilcultural Development, (IFAD, www.ifad.org ) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Latin Amerika dışında yaşayan yaklaşık 30 Milyon Latin Amerikalı, her biri her yıl ortalama 2128 Doları ülkede yaşayan akraba ve dostlarına gönderiyor. Interamerica Development Bank (IDP, www.idporg <http://www.idporg/> ) verilerine göre 2007 yılında sadece ABD den göçmen işçilerin ülkelerine gönderdikeleri miktarlar (dolar olarak) ise şöyle;
Brezilya 7075 Milyon
Kolombiya 4520 Milyon
Guetemala 4128 Milyon
El Salvador 3695 Milyon
Dominik Cum. 3120 Milyon
Ekvator 3085 Milyon
Peru 2900 Milyon
IDB rakamlarına gore Latin Amerika’ya akan göçmen işçi yardımlarının üçte ikisi ABD ‘den, geri kalanı Avrupa ve diğer yerlerden gelmekte. Bu yardımlar doğrudan “aile bütçelerine” günlük ihtiyaçlar için akmakta. Meksika’da yaşayanların %18’inin, Kolombiya’da ise %16’sının, düzenli olarak bu yardımları aldığı dikkate alındığında, bunların nasıl bir toplumsal ihtiyaca cevap verdiği daha iyi anlaşılabilir.
Bu yardımlar Guyana’da ‘Gayrisafi Milli Hâsıla’ nın %43, Haiti’de ise %35’ine denk düşmekte. Bizzat BM verilerine göre bu ülkede yaşayan milyonlarca insan, bu yardımlar sayesinde yoksulluk sınırının üzerine yaşayabilmekte.
Ancak araştırmaları yapanların amacı bu gerçekleri göz önüne sermek değil, onlar kapitalist metropollerde ihtiyaç duyulan ucuz işgücünü dert edinmişler. Bu ülkelerde yaşayan nüfusun yaş ortalamasının giderek yükselmesi, genç işgücüne duyulan ihtiyacın nereden karşılanabileceği kaygısı, bu araştırmaların nedeni. Bu arada 2007 yılına kadar iki rakamlı oranda yükseliş gösteren, göçmen işçilerin ülkelerine gönderdikleri paraların, 2007 yılında sadece %7 artmış olması bile onları düşüncelere boğuyor. 2007 yılında Brezilya’ya giden paralar %4 azalmış, Meksika’ya gidenler de sadece %1 artmış.
Uzmanlar bu konuda telaşa gerek olmadığı kanısındalar, bunu sadece gelgeç bir gelişme olarak görmekteler. Örneğin Pew Research Center, 2050 yılında ABD’de yaşayanların %30’unun Latin Amerika kökenli olacağını tahmin etmekte,” telaşa gerek yok, göçmenler ucuz işgücü ihtiyacını karşılamak için gelmeye devam edecekler” demeye getiriyorlar yani. Bu arada göçmelerin son yıllarda ABD yerine giderek Avrupa’ya yönelmeleri, onlara göre başka bir sorun!
IDB ise bu rakamlara bakarak kendine göre başka sonuçlar çıkarıyor, göçmenlerin ülkelerine gönderdikleri bu paraların tüketim yerine bankalara yönelmesi halinde burada birikecek paraların kredi olarak kullanılabileceği, bu krediyi kullananların işyerleri açarak işsizliğe ve geriliğe bir son vereceğinden dem vurmaktalar.
Ne denir, yoksulun yoksula gönderdiği bir parça lokmaya bile göz koyuyorlar. “Açlığa alışkındır, biraz daha aç kalmasında ne zararı var, yeter ki biz biraz daha kar edelim” diyenlere açların verdikleri cevapları hatırlatma zamanı gelmedi mi artık?