Washington ve Ankara arasındaki görüş ayrılıkları hemen her gün basına yansıyor. IŞİD’le mücadele ve Suriye konusunda farklı noktalarda duruş devam ediyor. Amerikan başkan yardımcısı J. Biden Erdoğan ile dört saat görüşmesine rağmen anlaşmazlıklar çözümlenemedi. Bu konularda Washington ve Ankara arasındaki bilek güreşi devam ediyor. En son WSJ gazetesinde görüş ayrılıklarının giderilme yolunda olduğuna ilişkin bir haber yine Beyaz Saray tarafından reddedildi.
“Bu konuda ne oluyor?” sorusuna bir cevap aranacaksa, önce “IŞİD’le mücadele nasıl gidiyor?” sorusuna bir cevap bulmak gerekiyor. IŞİD’le mücadele hız kesmiş görünüyor. Bu bir bakıma doğaldır. J.Biden’ın Erdoğan’la dört saatlik görüşmesinde herhalde en önemli konu İncirlik üssüydü. Oradan hava saldırıları daha etkin hale gelebilirdi. Öte yandan “eğit-donat” programının çok belirsizlikler içerdiği ve zaman alacağı düşünülürse, IŞİD’le sahada mücadelenin sorunları gittikçe artmaktadır. Bu durumun ABD’nin canını epeyce sıktığı yeterince açıktır.
Türkiye “güvenli bölge” gibi önerileriyle ayak sürümeye devam ediyor. Bundan da öteye son gelişmelerin gösterdiği gibi IŞİD’e desteğini dolaylı da olsa sürdürüyor. Mürşitpınar kapısına Türkiye tarafından yapılan bombalı saldırı, bir kaç gün önce Toprak Mahsulleri Ofisi’nin yanından yapılan silahlı saldırılar Ankara’nın IŞİD’e kuzeyden nefes borusu olmaya devam ettiğini gösteriyor.
Ankara, IŞİD’le mücadele ne kadar uzarsa o kadar olayların kendi lehine gelişeceğini hesaplıyor olmalı. Seçime giderken kendi oy tabanı açısından bu böyledir. Öte yandan Kobani’deki çatışmanın uzamasının YPG’nin aleyhine olacağını hesaplayarak, buradan da kendi lehine gelişmeler beklemektedir.
Washington ve Ankara arasındaki bu bilek güreşi nereye kadar gider? Amerika kendi sinir sisteminin böyle sınanmasından hiç hoşlanmaz. Bu Irak savaşı sırasında yaşanmıştı. Bunun maliyeti orduya kesildiği için AKP, buradan kendi gücüyle ilgili vehimlere kapılabilir. İsrail’le ilişkilerin bozulmasından beri ABD Türkiye ilişkileri sürekli bir gerilim taşımaktadır. Son gelişmelerle bu gerilim iyice yükseldi.
Bu durum bir yanıyla dünya güçler dengesinin genel tablosunun bir yansımasıdır. Amerika artık dünyayı istediği gibi yönetemiyor. Fakat onun planlarını tümüyle etkisiz hale getirebilecek karşı güç ağırlıkları da oluşmamıştır. Onun için dünyadaki hemen her iş sürüne sürüne ilerliyor.
Bu gerçeklikten bölgede Ankara’nın payına neler düşmüştür? Irak savaşından beri bölgedeki gelişmeler sürekli Ankara aleyhine olmuştur. En önemlisi Türkiye’nin bölgede Kürdistan’la ilgili kırmızı çizgileri tümüyle silinmiştir. Ankara, tamamen pragmatik davranarak Barzani yönetimiyle PKK’ye karşı ilişkiler geliştirerek hem ticaret hem siyaset yapmak istemiştir ve bu konuda bazı başarılar da elde etmiştir.
Kobani ile başlayan süreç bugüne kadar ki tabloyu köklü bir değişime zorluyor. Ankara’nın Washington’la yaşadığı son sinir savaşı işleri yeni bir dönüm noktasına doğru götürüyor. Nasıl ki, öncesinde kırmızı çizgiler silindi ve Ankara karşısında Kürdistan’ın ilk filizlerini bulduysa, süreç böyle devam ederse karşısında daha da gelişmiş bir Kürdistan bulabilir.
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]