Yeniden Millileştirme
Ayşe TANSEVER
19 Nisan 2012
Arjantin devlet başkanı Cristina Fernandez ülkesinin en büyük doğal gaz kaynaklarını millileştirme kararı aldı. Yasayı hazırladı ve parlamentonun onayına sundu. Hatta yakında ülkenin gaz şirketine de el koyacağı söylentileri dolaşıyor. Fernandez geçtiğimiz yıllarda ulusal hava yolları ile emekli sandığını da yeniden devlet eline almıştı. Fernandez şimdi üçüncü bir hamle daha yapıyor.
Zamanın devlet başkanı ve yeni liberal politikaları ilk uygulayanlar arasında olan Menem 1990’lı yıllarda kaldırım taşları dâhil ülkenin her şeyini özelleştirmişti. İspanyol petrol şirketi Rapsol da 1993’de Arjantin YPF petrol şirketinin %57 hissesini almıştı. Geri kalan %49 da eyalet hükümetlerinin elinde kalmıştı. Arjantin iktidarı şimdi Rapsol’un elinden %51 hisseyi geri alacak.
Özelleştirmeler sonunda 2001 yılında Arjantin iflas etmiş ve ülkede büyük protestolar, altüstlükler yaşanmıştı. Sonra Arjantin dünya finans kurumlarına olan borçlarını ödemeyeceğini söylemiş ve kendi yağı ile kavrulmaya başlamıştı. Bu dönemde ülke %8 gibi bir rakamla, hızlı bir şekilde kalkınmaya başladı.
Rapsol ile sorunun temelinde bu bulunmaktadır. Ülke ekonomisinin düzelmesi ve enerji ihtiyacının artması ile birlikte enerji açığı baş gösterir. Aynı dönemde Arjantin’de yeni petrol yatakları ve deniz kabuğu yatakları bulunur. Arjantin dünyanın 3. büyük deniz kabuğu yatakları zengini ülkedir.
Fernandez iktidarı Rapsol’a enerjiye yeni yatırımlar yapmasını defalarca söyler. Ülkede enerji açığından fiyatlar artmakta ve halk enerji sıkıntısı çekmektedir. Kuyruklar oluşmaktadır. Fiyatların artması karşısında halk sokaklara dökülmüştür. Ama Rapsol gerekli olan yatırımlarda ayak sürçer. İşte sonuçta Fernandez, YPF şirketini yeniden millileştirme kararı aldı ve “Latin Amerika’da ve belki tüm dünyada kendi doğal kaynaklarını işletmeyen tek ülkeyiz. Bu bir devletçilik değildir. Sadece bağımsızlığımızı tekrar ele almaktır.” dedi.
Tepkiler ve Öfke
Olay İspanya hükümetini çok sinirlendirdi. İki ülke ilişkilerinin bozulacağı ve İspanya’nın bu olaya karşılık vereceği tehditleri yapıldı. Yaptırımlar ve ambargolar koyacağı söyleniyor. Ancak DTÖ bu konuda bir davayı kazanmadan ambargo koyması yasal olmayacaktır. İspanya Arjantin’den aldığı soya bitkisini kısıtlayabilir ama bu bile yasal olmayacaktır. İspanya’nın ülkedeki haberleşme şirketleri kanalıyla bir takım baskılar yapmaktan başka çaresi yok gibi görünüyor.
Beklenebileceği gibi Avrupa Birliği İspanya saflarında Arjantin’in millileştirme hamlesini kınadı. Ayrıca ABD ile birlikte millileştirmenin özel yatırımları korkutacağı ve kaçıracağı uyarısı yapıldı. Arjantin ise kesinlikle bu konuda geri adım atmayacağını açıkladı. Hatta, yine Rapsol’un sahibi olduğu yerel doğal gaz şirketini de geri alacağı söyledi.
Yeniden millileştirmeden önce YPF hisselerinin 13,6 milyar değerinde olduğu tahmin ediliyordu. Şirket hisseleri için 9,3 milyar dolar istiyor ve iktidar 7 milyar dolar bile vermeyeceklerini açıkladı. Yani sorun yeniden millileştirme ile bitmeyecek, fiyatı konusunda da taraflar birbirleri ile derin çelişkiler yaşayacaklardır.
Rapsol’un nasıl bir tavır alacağı ve hangi yasal yollara başvuracağı konusunda çeşitli görüşler vardır. Bunlardan bir tanesi Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) başvurmasıdır. Ancak DTÖ’nün bu konuda bir işlevi olamayacağı söyleniyor, çünkü onun yasalarında “halkın çıkarı” konusu ön planda tutuluyor. DTÖ Rapsol’dan Fernandez iktidarının yeniden millileştirmesinin halk çıkarlarını aykırı olduğunu ispat etmesini isteyecektir.
Bu arada ABD ve AB, Arjantin’i “korumacı ithal lisansları koymak” nedeniyle dava etmişler. (reuters.com 18. 04 2012) DTÖ ona karşı bile bir şey yapamıyor.
Rapsol’un ikinci yolu ise sorunu Dünya Bankası Uluslar arası Yatırım Uzlaşmazlıklarını Çözüm Merkezine (ICSID İngilizce adının baş harfleri) götürmesi gerekiyor. Ancak bu yolun da Rapsol’a pek bir şey getireceği beklenmiyor. Arjantin, dünyanın “anlaşma bozan çocuğu” olarak tanınıyor. 2002 yılında tüm borçlarını ödemeyeceğini açıklamıştı. ICSID elindeki uzlaşmazlık şikâyetlerinin %25’i Arjantin’e açılmıştır. ICSID eski başkanı “Arjantin kurumumuzun tazminat kararlarına uymada en kötü olmasa bile kötü ülkelerinden biridir.” dedi. (Reuters 18.4.2012) Arjantin’in karara bağlanan uzlaşmalarda bile borç ödeme karnesi kötüdür. Yani yasal yollar da Rapsol’a pek bir şey getirmeyecektir.
Arjantin sanki geçmişte taşının toprağının bile özelleştirilmesine karşı intikam almaktadır. Fernandez iktidarı, halkını aç bırakmaktansa borçlarını ödememeyi seçiyor. Halk çıkarını finans kapital çıkarına yeğliyor. 2002 sonrası IMF borçlarını bile ödemedi. Uzlaşmalara gitmedi. Havluyu attı. “Ne yaparsanız yapın” dedi. Rapsol’un hisselerinin tazmin edilmesinin kaderi de böyle görünüyor. Bir gün eline para geçerse ödeyecektir. Onu iflas ettirip ceplerini dolduranlardan bir şekilde paralarını geri alıyor. Sorunu böyle açıklamak belki daha doğru olacaktır.
Rapsol kadar tüm dünya Finans Kapital kurumları ve dev şirketleri böyle sorunlarda yapacak bir şeyleri olmadığını çok iyi biliyorlar. Bu konuda top tüfek ile savaşmaktan başka bir yolları yok. Tabii onu yapabilir ya da devletlerine yaptırabilirlerse. Yunanistan’ın da aynı yolu tutması korkulu düşleridir.
Enerji Yatırımları
Yeniden millileştirmenin karşısında olanların tartıştırdığı diğer konu ise bunun enerji açığı sorununu çözüp çözmeyeceğidir. Ülke her yıl 10 milyar dolarlık enerji ithal ediyor ve bütçe 3 milyar dolarlık açık veriyor. Enerji çıkarımını arttırmak için en azından 40 milyar dolar yatırım yapmak gerekiyor. Bütçe açığı veren bir ülke bu parayı nereden bulacaktır? Yani halkın ihtiyacı, çıkarı diyerek millileştirme ile sorun kökünden nasıl çözülecektir.
Yeniden millileştirmeler yapan, IMF ile ilişkileri kesilmiş, kredi borçlarını ödemediği için kredi itibarı olmayan bir ülke nereden para bulacak ve yatırım yapacaktır? Bu ortamda yeni yatırımcı ya da özel sermaye gelmesi de pek olası değildir. Arjantin iktidarından bu konuda bir açıklama gelmedi. Ama onun yardımına koşacaklar vardır.
“Venezüella Arjantin’e destek çıktı. Venezüella Dışişleri Bakanlığı ‘Venezüella Petrolleri tüm teknik, yürütme, yasal ve politik deneylerini ülke petrol sektörünün güçlenmesi doğrultusunda Arjantin halkı ve iktidarının hizmetine sunar’ dendi. (aktaran rt.com 18.04.2012) 2001 yılında kendi petrollerini millileştiren Venezüella da aynı sorunları yaşamış ve uluslar arası enerji devlerinin tüm teknolojik bilgilerini çekmesinin acısını çekmişti.
Arjantin iktidarı özel şirketleri büyük bir baskı altında tutuyor. Halkı boykota çağırıyor, sık sık vergi denetimleri yapıyor ve devlete karşı suç işleyip işlemediklerini gözlüyor. Hatta bu konuda özel bir devlet organı bile kurmuşlar. Sık sık şirket yöneticileri bu kuruma çağrılıp ürünlerinin fiyatına zam yapmamaları ve dış ülkeden ithalatlarına kısıtlamalar yapmaları isteniyor. (Reuters.com ay)
Latin Amerika da Venezüella ile başlayan yeniden millileştirme hareketi bitmiyor ve ilerliyor. Ülkeler kendilerini güçlü hissettikçe ve şirketlerin halklar aleyhine uygulamalarını gördükçe bu yolu tercih ediyorlar. Latin Amerika ülkeleri aralarında kurdukları çeşitli anlaşmalar ile birbirlerini destekliyorlar. Batı da sinmiş durumda. Sonuçlarını korkutarak abartarak veriyor.
Latin Amerika ülkeleri yeni liberal politik sömürünün acılarını ilk çeken ülkeler olduğu için onlardan kurtulma yolunun öncülüğünü de şimdiye kadar alınlarının akıyla yaptılar. Arjantin’in YPF’yi yeniden millileştirmesi de böyle sonuçlanacaktır ve yoksul halklar kazanıp daha güçleneceklerdir.