15-16 Haziran işçi direnişinin 45. yıldönümü vesilesiyle 15 Haziran 2015 Pazartesi günü BATİS ve BAMİS üyeleri Bahar Hastanesi önünde toplanarak Bursa Kent Meydanı’na kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş sırasında; “Yaşasın 15-16 Haziran Direnişimiz”, “Direne Direne Kazanacağız”, “Zafer Direnen İşçilerin Olacak”, “Sendika Hakkımız Engellenemez”, “Sendikal Barajlar Kaldırılsın”, “Metal İşçisi Direnişin Simgesi”, “İş, Ekmek, Adalet” ve “Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği” sloganları atıldı. Yürüyüşün ardından BAMİS Genel Sekreteri Volkan Dursun tarafından basın açıklaması okundu.
Açıklama şu şekildeydi:
“15-16 Haziran 1970’de Türkiye işçi sınıfının büyük direnişinden, 14 Mayıs 2015’de Bursa’da başlayıp ülke geneline yayılan metal işçilerinin direnişiyle birlikte 7 Haziran genel seçimlerine, direnerek kazanan taraf, işçi sınıfı ve yoksul halklar olduğunu, sermaye sınıfı burjuvaziye göstermiştir.
“Hatırlarsak başta örgütlenme hakkı ile diğer kazanılmış haklarımızın GASP edilmesi için, 274 ve 275 sayılı yasaların değiştirilmesiyle ilgili tasarı, Adalet Partisi iktidarında Cumhuriyet Halk Partisi ile Güven Partisi’nin desteğiyle, işçilerin sendikalarda örgütlenmesini engelleyen yasa, 11 Haziran 1970 günü Millet Meclisi’nde üç buçuk saat görüşülüp, 4 red oyuna karşı 230 oyla kabul edildi. 214 milletvekili ise oylamaya katılma gereği bile duymadı.
“12 Haziran 1970 günü DİSK’in önderliğinde basın açıklaması yapılarak, yasaya karşı neler yapılabileceği konusunda 14 Haziran 1970 günü işçilerle birlikte yapılan toplantıda alınan karar, işçilerin örgütlenerek haklarını aramasını engelleyen yasa değişikliğine karşı direnişe geçmekti.
“15-16 Haziran 1970 direnişi Türkiye işçi sınıfı tarihi içerisinde büyük bir öneme sahiptir. Bu tarihlerde metal işçileri İstanbul, İzmit ve Gebze’yi kapsayan bölgede, 113 işyerinde şalterler indirilerek 100 binlerce işçinin direnişe geçtiği ve ülke genelinde işçilerin destek verdiği gündür 15-16 HAZİRAN DİRENİŞİ!
“14 Mayıs 2015 günü Bursa’da Renault fabrikasında başlayıp Tofaş fabrikasıyla devam ederek, ülke geneline yayılan üretimden gelen güç kullanılarak uygulanan işyeri işgali, işçileri sermayeye peşkeş çeken gangster sendikal anlayışı yürüten, Türk Metal-İş’e karşı 1970’de olduğu gibi ayaklanan metal işçisi, işçi kimliğini ve dayanışmayı öne çıkartarak, 13 gün boyunca sermaye sınıfına ve işbirlikçi gangster sendikaya unutamayacağı bir ders vermiştir. İşçi kimliğinin ve dayanışmanın öne çıktığı bu mücadelede, iş güvencesiyle birlikte ekonomik kazanım da elde edilmiştir.
“1980 darbesinden sonra sermaye sınıfını alabildiğine güçlendiren, siyasal islamın temsilcisi olduklarını her alanda dillendiren AKP hükümeti, iktidara geldiği günden itibaren iş kanunundan, sendikalar kanununa, işçi sağlığı ve iş güvenliği kanunundan, ceza ve güvenlik kanunu ile anayasanın işçilerle ilgili hükümlerini sermaye sınıfının “patronlarını” koruyacak, işçi sınıfının “işçilerini” ise örgütsüzleştirip köle gibi kullanacak hale getirmek için çıkarttığı kanunlarla, zenginle fakir arasındaki mesafeyi ulaşılmaz hale getirmiştir. Bu yetmezmiş gibi siyasal islamı krallık-sultanlık sentezine dönüştürmüştür. Faşist diktatörlüğü başkanlık sistemine dönüştürmek isteyen AKP hükümetinin ömrü buna yetmemiştir.
“Tarihte önemli yeri olan MAYIS ayının ateşiyle 15-16 Haziran direnişlerinin arifesinde, 7 Haziran genel seçimlerinde sermaye sınıfı burjuvaziyi temsil eden AKP hükümetine hesap sandıkta sorulmuştur. Üreterek emeğiyle geçinip onuruyla yaşayan işçi sınıfına saldıranlar er geç hesap vermek zorundalar. Bu ülkenin toplumu Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle, Sunnisiyle mozaik yaşam ve yönetim tarzını benimseyen bir toplumdur. Bu ülkede özellikle işçi sınıfına ve yoksul haklara karşı sermaye diktatörlüğü asla yürümez. Sermaye sınıfını temsil eden AKP hükümeti nasıl yıkıldıysa, sermaye sınıfı burjuvazin bundan sonra kuracağı diktatörlüğü de yıkacağız.
“İşçi sınıfı öncülüğünde Türkiye halklarının bundan sonraki izleyeceği yol, 1980’den bugüne kadar sermaye sınıfı burjuvazinin siyasal örgütlülükle çıkardığı kanunlarla gasp ettikleri haklarımızı geri almak için, öncelikli olarak işçi sınıfı kimliğimizi ve dayanışmayı daha fazla öne çıkartarak örgütlenmek olmalıdır. Sendikaların önündeki tüm engelleri tanımayarak aşmak olmalıdır. İşçi sınıfının öncülüğünde tüm yoksulları iktidara taşımak için, daha fazla dayanışma ve daha fazla mücadele etmek olmalıdır.
“Ayrıca Bursa’da gangster sendikal çetelere karşı, metal iş kolunda 2015 Mayıs ayında başlayarak ülke geneline yayılan metal işçileri direnişinin boşa çıkmaması için, sermaye sınıfı yandaşları patronlarla birlikte yürütülen işbirlikçi sendikal anlayışa karşı, metal işçilerini işçi kimliğini ve dayanışmayı öne çıkartacak işçi bilincini, işçi sınıfına taşıyan sınıf mücadelesi veren sendikalarda örgütlenmeleri için çağrı yapıyoruz. İşçilerin direnişini kırmak için, işten çıkartılan işçileri kendi bünyesinde istihdam edip eylem kırıcılığı yaparak sendikal mücadele olmaz. Sınıf mücadelesi direnişle güçlenir. Bu sendikal anlayış, ilerleyen günlerde gangster sendikal anlayışın da gerisine düşer. Bu durum; Türkiye işçi sınıfına ve metal işçilerine zarar verir, Türkiye işçi sınıfının haklarının geriye düşmesine neden olur. Bursa’da başlayıp ülke geneline yayılarak tarih yazan, metal işçileri direnişinin geriye düşürülmesine engel olmalıyız.
Yaşasın 15-16 Haziran Direnişimiz!
Yaşasın Sınıf Dayanışması!
Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği!”