Yaklaşan Fırtınaya Yanıt Olalım
M. Sinan MERT
18 Mayıs 2010
Kürt sorununda yeni bir eşiğe doğru yaklaşıyoruz. AKP’nin açılımının süreci iyice yönetilemez bir hale getirmesi, paketlerden tasfiye dışında bir yönelim çıkmaması, bahar ayları ile birlikte yoğunlaşan askeri operasyonlar ve yığınaklar gerilimi hat safhaya çıkardı. Öcalan’ın son açıklamaları da bu yönde. 31 Mayıs’ın son tarih olarak verilmesi önemsiz bir detay olarak anlaşılmamalı. Irak, İran ve Ortadoğu denklemleri bölgede çelişkilerin ancak yeniden güç kullanılarak çözülebileceği bir momente geldiğimizi gösteriyor. Yeniden oluşan ittifaklar önümüzdeki yeni dönemin güç merkezleri hakkında ipuçları barındırıyor. İran’ın nükleer krizde Türkiye yerine Brezilya’yı aracı olarak seçmesi ve Türkiye’nin ikinci planda kalması, yeni cepheleşmenin bu dönemde öne çıkan ipuçlarından biri olarak okunmalı. Suriye’nin Hizbullah’a 300 tane Scud füzesi verdiği, söz konusu füzelerin İsrail’in her noktasını vurabilecek olması ile ilgili söylentilerin İsrail tarafından Lübnan’a saldırmak için gerekçe gösterilebileceğine dair işaretler var. Sonuç olarak Kürt Sorunu’nda daha fazla şiddetin ön plana çıkabileceği bir döneme girilirken Ortadoğu’nun bir bütün olarak gerilim içinde olması cehennemi günlerin yakın olabileceğinin işareti olarak okunabilir.
Bu çerçevede geçtiğimiz hafta özellikle Muğla ve Eskişehir’de yaşananlar gerçekten alarm vericidir. Özellikle de orta sınıf içinde kendisine önemli bir taban edinmiş bulunan Kürt düşmanlığı, ayrımcılığın hayatın her alanında daha fazla görünür olmasına yol açıyor. Belki de bu durumun kendisi değil de Kürtlerin artık bunları sineye çekmemesi yeni bir durum. Muğla gibi bir yerde MHP’nin taşlanması önemli bir çıkış. Kürtler artık kendilerini ifade etmekten kesinlikle geri durmuyorlar. Bu gibi çatışmaları derinleştirmek konusunda devlet içindeki kimi unsurların da aktif tavır içinde olacağını kestirebiliriz. Sosyalistlerin her durum da halkların kardeşliğinden yana tutum alması gereken bir momentteyiz. Kürtlere yönelik saldırılara karşı muhakkak aktif tutum almak durumundayız. Türkiye’de siyasetin yeniden tasarımı konusunda Kürt sorunu kimileri açısından hala çok işlevsel bir araç olarak görülüyor. CHP’nin başına kimin getirileceği de bu konuyla ilişkilendirilebilir. Anayasa referandumuna kadar oldukça önemli gelişmeler yaşayacağız.
Böylesi bir süreçte 3. Cephe adına aktif bir siyaset geliştirebilmek çok önemli. Anayasa referandumunda boykot tavrının aktif çalışması Tekel işçilerinin mücadelesi ile birleştirilerek önemli bir platform yaratılabilir. Önümüzdeki dönemin siyasi kombinasyonlarının büyük oranda belirleneceği bu yaz dönemi beklentilerin aksine oldukça sıcak geçecek gibi görünüyor. Kürt sorunu açısından büyük hesaplaşmanın yaşanacağı bu yaz dönemi , güvenceli iş ve referanduma boykot gündemleriyle müdahale edilebilir hale getirilebilirse önemli mevziler ele geçirilebilir.
1 Mayıs’ta Taksim’i zapt ederek büyük bir sıçrama gerçekleştiren devrimci güçler yaklaşan sıcak günlerin önümüze koyduğu sınava da güçlü bir yanıt üretebilirse siyasi kartların yeniden dağıtıldığı önümüzdeki dönemde 3.cepheyi yaratmak yolunda büyük bir adım atılmış olur. Bu şansın iyi kullanılması elimizde.