Trump’ın bölge politikası belirginleşiyor. CIA başkanının Ankara, Erdoğan’ın Körfez ülkelerini ziyareti ve bugün (17 Şubat) ABD Genelkurmay Başkanı Dunford’un İncirlik’i ziyareti, bu yoğun trafik bölgede yeni gelişmelerin eli kulağında olduğunu gösteriyor.
Bu ara ilginç bir açıklama da Genelkurmay Başkanı Akar’dan geldi. El Bab operasyonunun tamamlandığını açıklayan Akar herkesi şaşırttı. Gerçekler böyle değilken bu açıklamanın bir tek anlamı olabilir; referandum sürecinde Saray’a bir zafer armağan etmek!
Bölgede gün geçtikçe belirginleşen Trump politikaları nedir? Seçimlerden sonra yaptığı açıklamalarla Rusya ile yumuşak ilişkiler kurabileceğini ima eden Trump’ın gerçek hedefleri ortaya çıkmaktadır. ABD, bölge politikalarında yapmaya niyetlendiği en radikal değişikliğin İran konusunda olacağını duyurdu. Bu konuda artık bir şüphe yoktur. Elbette bu yeni politikanın hangi güç ve derinlikte uygulanabileceğini çok yakında yaşayarak göreceğiz.
Politika değişikliğinin eksenine İran oturunca, Rusya ile “yumuşamanın” amacı daha iyi anlaşılıyor: İran’a saldırırken, Economist’in kapağında olduğu gibi Rusya’yı öpücüklerle nötralize etmek! Ancak bu imkansız bir aşktır. Rusya ve ABD “ayrı dünyaların insanlarıdır.”
Trump bölge politikasında filmi iyice geriye sarmaya niyetlidir. Irak’ın işgalinden bugüne kadar akan zamanda ABD bölgedeki hedeflerine varamamakla kalmadı, itibar ve güç yitirerek bataklıkta debelenme politikalarıyla yetinmek zorunda kaldı. Arap isyanlarıyla başlayan dönemi kendi lehine çevirmek için atağa geçti, Libya’yı yıktı, ancak Suriye savaşı bölge dengelerinde ABD ve ortaklarının aleyhine bir durum ortaya çıkardı.
Rusya, İran ve Suriye ittifakı bölgede ABD, Türkiye ve Körfez ülkeleri için bir kabusa dönüştü. Trump, Rusya’yı tarafsızlaştırmayı umarak, İran’a açık saldırıya hazırlanıyor. Yanına batılı dostlarından İngiltere ve Fransa’yı, bölgeden de Suudi Arabistan’ı alarak yeni bir ittifak cephesi inşa etmeye çalışıyor.
Körfez ülkeleriyle sıkı temas, İsrail’e açık çek verme tavırları, bu arada Ankara’yı da yoklama seferleri yapılmasının altında bu stratejik yöneliş hazırlıkları yatıyor. “Şii eksenini” başından yaralama stratejisi için ABD sahaya ne kadar inecektir? İnmeyecekse kime postal dağıtacaktır? Şimdi hızla bunların planlandığı günlerden geçiliyor.
Bu yönelişin “Amerika’yı ne kadar büyük yapacağı” ve kendi içine çeki düzen verme tavrı ile ne kadar uyum içinde olacağı, Trump’ın sorunudur. Fakat bu gelişmeler çok yoğun bir şekilde Ankara’yı ilgilendiriyor.
Ankara, Astana’da bir belgeye imza attı. Orada masada Rusya ve İran’ın varlığı dış politikada her gün deniz feneri gibi dönen Saray için önemsiz veya atlatılabilir görünebilir, ancak işler hiç de öyle değildir. Ankara bölge politikalarında sık sık keskin dönüşler yaptı, ancak Trump’ın yeni stratejisi ortaya çıkan işaretler yönünde derinleşirse, Türkiye kendini çok güçlü bir anaforun kıyısında bulacaktır.
Washington yeni bölge politikası için Körfez ülkelerini harekete geçirmeye hazırlanıyor. Ancak bu ülkelerin böyle köklü bir değişim için yeterli olmayacağı biliniyor. İran’ı hırpalama savaşında geriye İsrail, Mısır ve Türkiye kalıyor. Mısır böyle bir fırtınanın içinde kalmak istemez; İsrail ise ancak anlık saldırılarla yer alabilir. Oklar Ankara’yı gösteriyor?
Bakalım Trump bu tuzağa Ankara’yı nasıl çekecek? Türkiye bölge bataklığında bugüne kadar olmadık ölçüde büyük risklerin eşiğindedir. Trump’ın Rusya aşkı karşılık bulmayacaktır. Ancak Ankara’nın Trump aşkı onu büyük belaların içine atabilir.
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]