AKP hükümetinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik bile her fırsatta dile getirmek zorunda kalıyor, “taşeronlaştırma sömürü düzenine dönüştür”. Ama aynı bakan Meclis’ten ‘Torba Yasa’ geçerken kendi partidaşlarının bu düzenin sürmesi için gösterdikleri gayretleri seyretmekle yetiniyor.
Evet, bir ‘Torba Yasa’ daha geçti. Meclise boyalı basının pompaladığı bayram havası içinde getirilen bu yasada yine taşeron işçilerin ağzına bir parmak bal sürüldü. İş Yasası’nda var olan kıdem tazminatı, yıllık izin, ücret garantisi gibi konular bir kez daha ‘garanti altına alındı’! Yasaya rağmen bu haklarını alamayan taşeron işçilerin bir kısmı mahkemelerle haklarını alıyorlardı. Yargıtay bu tür davaları defalarca onaylamıştı. İşte İş Yasası’nın garantisi altında olan bu haklar yeni torba yasa ile bir kez daha garanti altına alındı. Bir yasanın garantisini takmayan işveren için ikinci yasa garantisi sanki bir anlam ifade edecek!
‘Taşeron işçiye kadro’ ve benzeri müjdeler, vaatler buna rağmen devam etti, yeni ‘Torba’ yoldaydı, artık bu sefer sorun çözülecekti! Son on iki yılda yaşanan misli görülmemiş bir dalga ile ülkemizde 600.000’ni kamu sektöründe olmak üzere 1.600.000 çalışan taşeronlaştırıldı. Özellikle kamu kurumlarının ihtiyacı olan çalışanlar hileli yollarla taşeron işçi alınarak karşılama eğilimi bir faciaya dönüştü.
Yürürlüğe giren torba yasa bu ‘muvazaalı’ duruma son vermek yerine bunu yapan bürokratlara bir ihtarda bulunmakla yetiniyor. Yani hile yapmaya devam et, ama kılıfına daha iyi uydur deniliyor. Oysa tek çıkar yol kamu kurumlarının taşeron işçi çalıştırmasını yasaklamak, kamu kurumlarına yeterli kadro sağlamak.
Torbanın fare doğurması üzerine Bakanlık açıklama yapma ihtiyacı duydu, yeni Torba yoldaydı ve bu sefer yeni Torba ile taşeron sorunu çözülecekti. Basında yer alan demeçler yine müjdelerle, vaatlerle süslüydü. Torbadan çözüm bekleyenler bir kez daha umuda kapılmakta gecikmediler. Ancak bu sefer sendikalar bu ortaoyununa katılmayacaklarını dile getirdiler.
DİSK’in İzmir’de taşeronlaştırmaya karşı yaptığı miting bu anlamda dikkat çekici. Başkan mitingte yaptığı konuşmada ‘Taşeron işçiler için verilecek müjde belli. Nedir o müjde? Taşerondan kurtulmak! Taşeronu yasaklamak. Biz bundan başka müjde tanımıyoruz! Peki, son 12 yılda ülkeyi taşeron cumhuriyetine çeviren AKP ne diyor? Torba yasada diyorlar ki: Durmak yok, taşerona devam!‘ diyor. Ve devam ediyor,
‘Bugün Türkiye’de her yüz işçiden sadece 5’i toplu sözleşmeden faydalanıyor. Bu durumun başlıca nedeni taşeron sistemidir.’ Taşeron sisteminin sendikalaşma önünde büyük bir engel olduğu tartışılamaz, ama bunu tek neden olarak görmek de büyük bir abartıdır. 12,5 milyon sigortalı çalışanın 1,6 milyonu taşeron işçi. Taşeron işçilerin sendikalaşması önündeki engeller kaldırılsa bile, toplu iş sözleşmelerinden yararlananların sayısı, en iyi varsayımla %6 ya veya %7 ye çıkar.
Yine de taşeron işçilerin sendikalaşması önündeki engellerin kaldırılması nicelikten çok nitelik olarak önemli, aynı işyerinde yan yana çalışan iki işçiyi ayrı ayrı sendikalarda örgütlenmeye mecbur tutan sistem, sendikalar açısından çözülmesi gereken devasa bir sorun. Çözüm elbette, bir işyerinde çalışanların tümünün aynı işkolunda sigortalı olması, bunun sonucu olarak aynı sendikada örgütlenme imkânının sağlanmasıdır. DİSK’in yasaklama talebi bu anlamda en doğru cevaptır.
Ama bunu ne AKP iktidarı, ne de başka bir iktidar yapabilir. İktidarlara bunu yaptıracak tek güç bizzat işçi sınıfının örgütlülüğü olacaktır. Başka bir deyişle yasaklama talebi doğrudur, ancak yetmez, talebin hayata geçirilmesi için o örgütlülüğün nasıl yaratılacağı da cevaplandırılmalıdır. Mevcut sendikal yapılanma taşeron işçileri ve güvencesizleri sendika dışına itiyor. Bir işkolunda sigortalı olarak çalışılmıyorsa o işkolundaki sendikalara üye olunamıyor.
Bunu aşmanın yolu örgütlenmeden geçer diyorsak, taşeron işçi ve sigortasızların sendika bünyesinde nasıl örgütleneceği sorusuna cevap aramak zorundayız. Akla gelen ilk yol, sendika tüzüklerini değiştirip, taşeron işçi ve sigortasızlar için ayrı bir üyelik kategorisi yaratmak. Diğer bir yol ise, bir işkolunda ki taşeron ve sigortasız işçilerin örgütleneceği kurumların, o işkolundaki sendika ile birlikte yaratılmasını sağlamaktır.