TEKEL İşçileri Öğretiyor, TÜSİAD İtiraf Ediyor!
Mehmet ÖZGÜR
26 Mayıs 2010
Tekel işçileri geliştirdikleri mücadeleyle örnek olmaya ve öğretmeye devam ediyor.
Tekel işçilerinin mücadeleleri aslında sadece kendilerinin haklarını değil, tüm işçilerin haklarını savunmak anlamına geliyor. İşçilerin belli bir kesiminin mücadelesi, tüm sınıfa esin kaynağı olurken, çeşitli biçimlerde örnek alınabiliyor. Bunu sosyalistler olarak hep söyledik. Patronların örgütü TÜSİAD, beş akademisyene hazırlattığı raporda bunu belli bir dönem için de olsa kabul etmiş. Kamudaki ücret artışları TÜSİAD’a göre bile özel sektör işçilerinin ücretlerinin artışına önayak olabiliyor. Yani devlet sektöründeki her direniş, özel sektördeki işçinin de haklarını savunmak anlamına geliyor ve direnen her memur aslında tüm emekçilerin haklarını savunmuş oluyor:
“1980’lerin sonlarına doğru sendikal faaliyetlerin serbestleşmesi ve ekonomideki büyümenin etkisi ile önceki dönemde ücretlerde kaydedilen kayıplarda fazlası ile telafi edici bir çıkış dönemi yaşanmıştır. Bu döneme özgü bir özellik olarak, kamu ücretlerindeki artışların özel sektör ücretlerindeki kazanımların önünü açan bir lider rolünü oynadığı ileri sürülebilir.”(TÜSİAD, İşsizlik Raporu, 2004, s85.)
TÜSİAD “maliyetleri düşürmek” adına vergi indirimleri, teşvikler, enerji indirimleri, prim indirimleri istiyor. TÜSİAD’ın raporunda sendikaların durumuyla ilgili bir çeşit itiraf daha var.
Rapordan ikinci değinmek istediğim nokta şu; rapor, toplu iş sözleşmesi yapan sendikaların işçi ücretlerini yükseltmektense düşüren etkileri olduğunu gösteriyor. Bu bulgu, sendikacılığın geldiği noktayı, özellikle Türk-İş’in ve sarı sendikacılığın geldiği noktayı gösteriyor. TEKEL işçilerinin Türk-İş yönetimine yönelik ve bu günlerde “Kumlu İstifa” şeklinde ifade ettikleri çağrılarının, sadece son süreçte değil genel olarak doğruluğunu bu raporlardan bile çıkartabiliyoruz. Toplu iş sözleşmesi hakkı olan sektörlerde toplu iş sözleşmesi yapılması, faydalı olmayı bırakın ücretlerin baskılanmasına yardımcı olan yani işverenlerin patronların işine gelecek şekilde işliyor:
“İşkolundaki sendikal çalışan oranı ve toplu iş sözleşmesine tabi çalışan oranı şeklinde oluşturulan kurumsal değişkenlere bakıldığında, sendikanın beklentilerimiz doğrultusunda ücretleri artırıcı bir etkisi olduğunu, toplu iş sözleşmesinin ise beklentilerimizle çelişkili bir biçimde ücretleri azaltıcı bir etkisinin olduğunu görmekteyiz.” (aynı yayın, s110)
Bu iki gerçek bize TEKEL işçilerinin sloganlarının ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. “Birleşe Birleşe Kazanacağız”, “İşçi Memur Elele Genel Greve” ve Türk-İş başkanına yönelik “Kumlu İstifa.”