Ülkemizde çalışanların yasal sınırlar içerisinde haklarını arama imkanlarının sınırlı olduğunu, çoğu zaman ise neredeyse imkansız olduğunu söylemek abartı olmasa gerek. Gazetelerde çıkan ‘Tazminatlarına karşılık Kipa’daki süngerlere el koydular’ manşetli bir haber ise, çalışanların bu sınırları nasıl zorladığını göstermekte.
Sanifoam Sünger’de çalışırken “koku primi değil can güvenliği istiyoruz” dedikleri ve sendikaya üye oldukları için işten çıkarılan ve tazminatları ödenmeyen işçiler, ürettikleri süngerleri satan Kipa alışveriş mağazasına giderek bu süngerleri alarak kasadan geçirdiler ve Sanifoam Sünger’den olan alacaklarına mahsuben para ödemediler.
Çalışanları bu meşru davranışa iten olayların başında ise, çalıştıkları işyerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği olmayışı. İşyerinde meydana gelen iş kazaları ve ortaya çıkan meslek hastalıklarına engel olunması için işverene yapılan başvurular sonuçsuz kaldı. Ancak işyerinde bir engelli işçinin kesim makinesinde çalıştırılmaya başlamasının ertesinde elini iş makinesine kaptırması devleti harekete geçirdi, işyeri incelendi, işverene ihtar verildi. Açılan dava dört senedir sürmekte, işyerinde değişen bir şey yok. Daha doğrusu işyerinde bunları dile getiren üç işçi sorgusuz sualsiz işten atıldı. Onlar da dava açtılar ama henüz dava başlamış değil.
İşveren ve devletten ümidini kesen çalışanlar, dertlerini anlatmak için sendika aramaya başladılar, ancak sendikalar ‘asıl meseleleri’ olan toplu iş sözleşmesi ile meşguldüler, işçi sağlığı pek gündemlerinde değildi. Ancak Çerkezköy’de kurulu kendi halinde bir sendika onların dertlerini ciddiye aldı. Yıllardır çalışanların ‘küçük sorunlarını’ ciddiye alarak bir ‘havza sendikacılığı’ çizgisini sürdüren bağımsız Batis sendikası işçilere ön ayak oldu. Yasal haklarını savunmaları için destek verdi.
Ancak biliniyor, iş mahkemelerinde dava açmak bir dert, davanın sonuçlanması başka bir dert. İşyerinden ücretleri bile ödenmeden atılan işçiler öncelikle dava açmak için gerekli harçları yatırmak zorundalar. Mahkemenin dava dosyasını hazırlayıp tarafları duruşmaya çağırması aylar sürmekte. Dava bazen yıllar sonra işçinin lehine sonuçlansa bile, ya işveren işçinin hakkını ödememek için bin bir dereden su getirmekte, ya da sonuca bir üst mahkemede itirazda bulunmakta.
Bu şekildeki hak arama mücadelesinin çalışanları kısa zamanda bezdirmesi sık sık rastlanan bir durum. Davasını takipten yorulan işçiler ve temsilcileri kaçınılmaz olarak kendilerine bir çıkış yolu aramaktalar. Sanifoam işçilerinin denedikleri yol ise emeklerine sahip çıkmaya çalışmak.
UNİLEVER, VİLEDA, KİPA, MERCEDES-BENZ, MAN, BMC, ISUZU, TEMSA, AKSA JENERATÖR, İHLAS, ARÇELİK, BOSCH, BİM, A-101 gibi ünlü markalara üretim yapan işçiler, alışveriş yaptıkları Kipa mağazasında kendi ürettikleri süngerleri görünce, “bunları ben ürettim, bunlarda benim hakkım var” diyerek emeklerine sahip çıktılar. Kasadan aldıkları faturaların, alacaklarına mahsuben işyerlerinden tahsil edilmesini isteyen işçilere güvenlik görevlileri engel olmaya çalıştı.
Ancak ok yaydan çıkmıştı artık, haklarını almak için sabrı kalmayan işçiler, mahkemeleri beklemek yerine, emeklerine sahip çıkma düşüncesine varmaya başladılar. Elbette bir çiçekle ilkbahar gelmez ama düzen bu şekilde sürecekse çalışanlar da kendi haklarına sahip çıkmak için meşru gördükleri yöntemleri denemeye başlayacaklar.
[button link=”www.sodap.org/mehmet-akyol-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]