Bursa ve Eskişehir’deki işçi direnişleri devam ediyor. Uzun süredir bu yaygınlıkta bir işçi eylemi yaşanmadığı için bu direnişler bazı soruları birlikte getirdi. 1960’lı yıllarda hız ve yaygınlık kazanan, 12 Eylül askeri darbesine rağmen 1989’lara kadar süren işçi sınıfı mücadelesi 1990’lı yıllarda büyük bir kırılma yaşadı. Son büyük işçi eylemi 1991’de maden işçilerinin Zonguldak-Mengen yürüyüşüydü. Özal iktidarına karşı “Çankaya’nın şişmanı işçinin düşmanı” sloganıyla Ankara’ya yola çıkan büyük işçi yürüyüşü Mengen’de durduruldu. Bu tarihten sonra önceki otuz yılda sık sık yaşanan büyük işçi eylemleri görünmez oldu. İşçi sınıfı sayıca artmaya devam ederken, üstelik işsizlik ve yoksullaşmanın boyutları büyürken işçi eylemleri bir fırtınanın durulması gibi çok azaldı.
1990 ve 2015 arasında küçük çaplı işçi eylemleri olmasına rağmen sınıf mücadelesinde artık farklı bir döneme girildiği anlaşılıyordu. Bu yıllarda en güçlü eylem özelleştirmelerle kapatılan Tekel işçilerinden geldi. 2010 yılı başında Ankara’da oturma eylemi olarak uzun süre devam etti. Özelleştirmelere karşı en güçlü eylem olarak mücadele tarihindeki yerini aldı.
Kapitalizmin içine girdiği yeni dönem 1990’lı yıllarla birlikte hız kazandı. Bir yanda neoliberal soygun; öte yanda sanayi kapitalizminden hizmet kapitalizmine dönüşüm sınıf mücadelesi ortamını köklü bir şekilde değiştirdi. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de egemen sınıflar işçi sınıfı örgütlenmelerine karşı savaş açtılar. Sınıf örgütlenmeleri, sendikalar büyük güç kaybetti.
Ülkemizde neo-liberal soygunu Özal başlattı; ancak gerek yoğun işçi eylemleri ve gerekse yükselen Kürt Özgürlük Mücadelesi nedeniyle neol-iberal uygulamalar hız kazanamadı. Bu yarım kalan soyguna yeniden hız kazandıran AKP iktidarı oldu. Bir yanda rant ekonomisi coşturulurken diğer yanda yaygın özelleştirmeler yapıldı. Sıcak para ile bir süre ekonomi büyüdü. Sadece bu değil, iktidar yaygın bir “yardım” –sadaka ağı ile soygunun acısını hafifletmeyi başardı.
On iki yılda özelleştirilmeyen bir şey kalmadı. Artık Körfez zenginlerine arsa ve lüks kat satışları yapılıyor. Ayrıca Arap isyanlarından kaçan sermaye karanlık yollardan ekonomiye girmeye devam ediyor. AKP iktidarının çok övündüğü ekonomik büyüme bugünlerde duvara dayanmıştır. 2011’den beri ekonomi yerinde sayıyor. Rantla şişen ekonomi üretim alanında rekabet gücü kazanamadığı için artık tekliyor. Son zamanlardaki faiz kavgalarının, doların sıçrayışlarının arkasında bu gerçeklik yatmaktadır.
On yıldır devam eden neoliberal soygunun acılarını kısmen dindiren sıcak ve kara para akışı ile yürütülen ekonomik şişme artık hava kaçırmaya başlamıştır. Bu nedenle neoliberal soygunun acılarının daha fazla uyuşturulma şansı kalmamıştır. Sürekli alım gücü zayıflayan ücretler, öte yandan tüketim çılgınlığı ile kışkırtılan kredi kartı borçları sarmalında sadaka ile oyalanan yığınların öfkesi bir noktadan sonra suyun yüzüne çıkmak zorundaydı.
Uzun zamandır ilk defa, yozlaşan ve çıldırma halleri gösteren toplumdaki rastgele bireysel öfke, örgütlü bir eylem olarak kendini ortaya koymuştur. Göründüğü kadarıyla bu öfkenin iki hedefi vardır: Neoliberal soygunla yıllardır sürekli zayıflayan ücretler; tam bir mafya örgütlenmesi gibi davranan gangster sendika Türk Metal.
Kapitalizm yıllardır öylesine pervasız hale geldi ki, çalışma koşulları, ücretler bakımından 19. yüzyıl koşullarına geri dönüşler yaşanmaktadır. Sosyalist Sistem çöktükten sonra dizginlerinden boşalan kapitalist sömürü dünyayı ve insan yaşamlarını cehenneme çevirmiştir. Küresel soyguna karşı Latin Amerika’dan başlayan isyan dalgası Arap ülkelerini sarmış, Avrupa’nın Güney’i güçlü tepkilerle sarsılmıştır.
Bursa Direnişi, “sıra bize mi geldi?” sorusunu akla getiriyor. Dünyada bu güne kadar yaşanan isyanların çoğu sadece bir tepki olmaktan öteye gitmiş, çeşitli sendikal ve siyasal örgütlenmeler yaratmıştır. Böylece öfke örgütlü hale gelmiştir.
Neo-liberal soyguna Bursa’dan yükselen tepki yaygınlık kazanacak mıdır? Sadece bir tepki olmaktan öteye gidip, örgütlü hale gelebilecek midir? Yaşayıp göreceğiz!
[button link=”www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]