Hatırlardadır Musul’un bir avuç IŞİD militanı tarafından ele geçirilmesi, Irak ordusunun çil yavrusu gibi kaçışı, dünya da şaşkınlık yaratmış, kafalarda sorular oluşturmuştu. Şimdi aynı olay Anbar Eyaleti’nin başkenti Ramadi’de yaşandı. Irak ordusu gene sayıca kalabalık olmasına karşın IŞİD ile dövüşmedi ve Ramadi’yi bırakıp kaçtı.
ABD ve Irak arasında büyük tartışmalar ve suçlamalar başladı. Irak başbakanı ABD güçlerini gerekli desteği vermemekle suçlayınca ABD savunma bakanlığı da Irak güçlerini “savaşmak istememekle” eleştirdi. Irak içindeki IŞİD’e karşı dövüşen İran Devrim Muhafızları komutanı general tartışmalara taraf oldu ve “ABD ortalıkta yok, onlar ciddi davranmıyorlar, terör karşıtı koalisyon bir iş yapmıyor” dedi. Rusya ise ABD güçlerini ikiyüzlü olmakla suçladı.
Ne oluyor? Neden Irak ordusu böyledir sorusunu biraz açmak gerekir.
Irak cephesinden başlarsak Irak ordusunun askeri, istihbarat ve donanım olarak güçlü olmadığı biliniyor. Ayrıca son zamanlarda yolsuzluk, ordudan kaçmalar çoğalmıştır. Bunların çeşitli nedenleri vardır. İlk olarak Irak ordusu Saddam döneminde Sünni güçlerin elinde idi ve Şiilerin geçmişe dayalı askeri bilgisi yoktur. ABD işgali sonrası Şii ordusu kurulmaya başlandı. ABD eğitimler verdi ve hala veriyor ama bunu hep bir gün silahın kendisine çevrilebileceği korkusu ile yapıyor. O nedenle Irak ordusunun başarılı, deneyimli geçmişi olan bir ordu olduğu söylenemez. Ama ona rağmen bu IŞİD önünden kaçmalarını açıklamaz.
İkinci olarak Irak ordusunun ve ülke kolluk kuvvetlerinin bu zayıf durumu karşısında halk Saddam sonrası kendi kendini korumak zorunda kalmıştır. Ayrıca ABD işgali karşısında tüm Şiiler aynı düşünmüyordu. Hatırlardadır bir Mukteda vardı. ABD’in işgaline karşı çok kahramanca mücadele veren bir Mehdi ordusu kurmuştu. Onun gibi farklı görüşteki Şiiler işgal altında öz korumaları için milis güçleri oluşturdular. ABD işgal sonrası bu milisler dağılmadılar ve varlıklarını sürdürdüler. İktidarın tüm uğraşlarına rağmen ordu güçlerine katılmadılar. İstedikleri zaman ordu ile birlikte davranıyor, ona destek oluyorlar; istemediklerinde de yoklar. Sayıları tam bilinmemekle birlikte 60 ile 120 bin arasında olduğu söyleniyor. Bu milisler genellikle İran’ın yolladığı İslam Devrim Muhafızları yol göstericiliği altında çalışıyorlar. İşte Ramadi’nin korunması sırasında Irak ordusunun arkasında yer almadılar. Daha doğrusu Anbar bölgesinde varlık göstermiyorlar ya da oraya sokulmuyorlar.
Anbar eyaleti Sünnilerin yaşadığı bir bölgedir. Bilindiği gibi Saddam Sünni idi ve Şiiler Saddam döneminde ikinci sınıf vatandaş oldular, ezildiler. ABD işgali sonrasında ise roller tersine döndü. Bu kez iktidar olan Şiiler ordusu ve kolluk kuvvetleri ile Sünnilere kötü davranmaya onları ezmeye başladı. Cezaevlerine dolduruldular, işkence gördüler ve devlet görevlerinden uzaklaştırıldılar. 2006 yıllarında Irak Al-Kaide güçlerinin Sünnileri örgütlemek için ortaya çıktığı bile söylenir. Ama Sünniler 2006-2009 yıllarında Maliki iktidarı ile işbirliği yaptı. Maliki silahlanmalarına göz yumdu ve birlikte davranarak Al-Kaide’ye karşı Şii milislerle birlikte dövüştüler ve Al-Kaide bölgeden atıldı. Ama sonra Sünnilere karşı baskılar devam etti. 2013 yıllarında Sünniler yeniden ayaklandılar. Sonuçta Irak iyice karıştı.
Öte yandan Maliki İran ile işbirliği yaparak ABD’nin bölge çıkarlarına ters düşüyordu. O nedenle de görevden gitti yerine şimdiki hükümet başkanı Abadi geldi. Ama Şiilerin Sünniler üzerindeki baskıları sonlanmadı. Şimdi IŞID karşısında Al-Kaide karşısında olduğu gibi bir birlik olma arayışları vardır. Ramadi’nin, Anbar’ın kurtarılması Sünni ve Şiilerin bir araya gelmesi ile başarılabilecektir. Son gelen haberlerde Şii milislerin Anbar sınırında IŞİD ile savaşmaya başladığı bildiriliyor. Peşmergelerin de katılacağı açıklandı. Sünniler de kendilerine gerekli silahın verilmesi durumunda savaşa hazır olduklarını söylüyorlar. Anbar eyaletinde hep birlikte IŞİD’e karşı bir dövüş ittifakına doğru gidilebilir.
Anlaşıldığı kadarıyla Haydar Abadi böyle bir strateji peşindedir. ABD kendisine bunu dayatmaktadır. Sünni ve Şiilerin birlikte davranması Irak’ın bir miktar İran etkisinden kurtulması anlamına da gelecektir. O zaman bölgedeki Suudi ve İran kutuplaşması belki bir derece yumuşayacak ve İran daha çok ABD saflarına çekilebilecektir. Rusya ve Çin ile olan bağlantının azaltılması ABD’nin bölgede daha güçlenmesine hizmet edecektir.
Ancak Anbar ve tüm Irak IŞİD’den temizlense bile Irak’ın eskisi gibi bir bütün olması pek olası gözükmüyor. Belki ortak düşmana karşı Şiiler ve Sünniler birlikte davranabilirler ama eskisi gibi Irak bütünlüğünü sürdürmek kolay olmayacaktır. Sünniler aynı Irak Kürtleri gibi federal bir Irak yapısını istiyorlar. Çoğu Sünni 50 bin tutuklunun serbest bırakılmasını, terör yasasının kaldırılmasını ve hala süren Baaslara karşı kampanyanın bitirilmesini öngörüyorlar. Şii iktidarın bunu kolay vermesi olası değildir. Çünkü bütün bu siyasi olayların altında büyük bir petrol çıkarı vardır. Ekonomik bu ayrılık onları şimdi IŞİD karşısında birleştirse bile ekonomik sorunlar çözülmeden iki gurubun bir arada yaşaması günümüz koşularında olası gözükmüyor. Ekonomik paylaşımın tüm Irak halklarının çıkarı doğrultusunda kullanılması için Irak’ta başka bir iktidar yapısı gereklidir.
[button link=”www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]