#OnurYürüyüşüDurdurulamaz!
Kobane’de IŞİD baskınına direnirken hayatını kaybeden Rıfat Horoz’un anısı önünde saygıyla eğiliyor ve onun şahsında tüm özgürlük savaşçılarını selamlıyoruz. Rıfat Horoz, Kobane saldırısının en yoğunlaştığı günlerde bölgeye geçmiş ve o günden bu yana direnişin bir parçası olmuş. Sinoplu, 60 yaşında, evini de Kobane’li bir aileye bırakmış… Mücadele tarihinin şanlı sayfaları düzenin “akıllı” insanının aklını başından alabilen hayatlar yaratan insanlar sayesinde yazılıyor. Rıfat Abi de ölümsüzler kervanına katıldı.
Halklarımızın barış, kardeşlik ve demokrasi eksenli büyüttüğü dayanışma Erdoğan’ın ayarlarını bozmuş vaziyette. Kendisi müzakere süreci başlarken Kürt Özgürlük Mücadelesini burada Barzani ve liberalleşme, Rojava’yı da Müslüman Kardeşler iktidarı eliyle yok etmeyi planlıyordu. Liberalleşen Kürt hareketi kendisine başkanlık kapılarını da açacaktı. Rojava da pazarlık masasına sürülen bir koz olacak, fakat Suriye’de desteklediği İslamcılar iktidara gelince tehdit olmaktan çıkacaktı. Fakat Kürt Özgürlük Hareketi ve halklarımızın dayanışması Erdoğan’ı suya götürdü, susuz getirdi. Arap Baharı sonrasında darı ambarına düşen aç tavuk haline dönüşen, bir de kendisini yenilmez horoz zanneden Erdoğan son 3 yıldır yaptığı hataların bedelini ödemenin eşiğine geldi. Koltuk değneği olan ırkçı/milliyetçiler dışında tutunacak tek bir dalı bile yok. Şimdi hem ırkçılarla koalisyonu gündeme sokacak hem de Rojava’da PYD’nin gelişmesini durdurmak üzere bir savaş lakırdısı ortaya atılmış durumda. Birkaç sene öncesine kadar solcu basında yazan Melih Altınok, eski Tarafçı Kurtuluş Tayiz gibi lağım faresi nesebinden kalemler “IŞİD’e müdahale için Suriye’ye gir” yazıları yazmaktalar. Bu lakırdıların bir hezeyandan ibaret olduğu açıktır. Asker şu andaki güçler dengesinde bu hamlenin sadece Erdoğan’la sınırlı kalmayacak bir tahribat yaratacağının farkında olduğu için çekimser tavır sergiliyor. IŞİD aynı günde 3 kıtada saldırı gerçekleştirdiği bir konjonktürde Türkiye’nin IŞİD ile değil de kaçınılmaz olarak aslında IŞİD ile savaşan esas güce karşı operasyona girişmesi taşınamayacak bir bedel üretir.
Erdoğan kendisi dışında bir iktidar odağı oluşmasına tahammül edemeyeceği için bir koalisyon oluşumuna karşı teyakkuzda. Fakat 7 Haziran’da yediği darbe sonrasında bunu başarmaya gücü yetmeyebilir. Önümüzdeki günlerde tüm düzen partilerinde iç gerilimlerin yükseleceği günler yaşayacağız. CHP ve MHP, AKP ile koalisyon yapsalar da yapmasalar da karışacaklar. AKP ise tarihinin hiçbir döneminde bu kadar çok taraftan aynı anda çekiştirilmemişti.
Politik kriz kolay kolay çözülmez, ekonomik hararet yükselir, uluslar arası konjonktür daha da sertleşirse önemli siyasi kaymaların yaşanacağı günler gelecektir. Ezilenler bu döneme ilk kez önemli bir moral, dayanışma ve örgütlülük ile giriyor. Fakat bu potansiyelin daha da gelişmesi ve istediğimiz nitelikte bir rol oynayabilmesi kesinkes emek/sermaye çelişkisinin daha da belirgin bir dinamizm yaratması gerekir. 960 liralık açlıkla, insanlık dışı çalışma koşullarıyla, işsizlikle, güvencesizlikle, günde 5 sınıf kardeşimizi yanımızdan alan iş cinayetleriyle sınava çekilen işçi sınıfımızı HDP’nin öncülük ettiği eşitlik ve özgürlük mücadelesine kazanamazsak tarihi bir fırsatı kaçıracağız. Hayatın tüm yükünü sırtına almış kadın erkek, genç yaşlı işçiler insanca bir yaşam ayağa kaldırılmak zorunda. Metal işkolundan başlayan uyanış dalga dalga farklı sektörlere yayılıyor. Kendisini direnişin önüne atan işçiler ilk etapta sosyalistlere, Kürtlere karşı önyargılı olabilir, devlet paradigması içinde sıkışmış kalmış olabilir. Fakat bu durum bizleri yıldırmamalı. Rıfat Horoz abinin kararlılığı ile olmazı olura dönüştürmek için, özgürlük mücadelesi siciminin koptuğu yerden birleşmesini sağlamak için inisiyatif almak zorundayız.
Büyük bir hamlenin eşiğindeyiz.
[button link=”www.sodap.org/m-sinan-mert-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]