Okmeydanı’nda Kenan Budak’ı Anma Gecesi
Kenan Budak İşçi Direnişlerinde Yaşıyor; Direnişi Büyüteceğiz!
Sosyalist Dayanışma Platformu’nun devrimci işçi önderi Kenan Budak’ın anısına düzenlediği anma gecesi 25 Temmuz akşamı Okmeydanı Sibel Yalçın Parkı’nda gerçekleştirildi. Okmeydanı halkının yoğun ilgi gösterdiği Burhan Berken ve Hilmi Yarayıcı’nın sahne aldığı etkinlik gece 23.00’e kadar sürdü. Etkinliğe Direnişteki İşçiler Platformu’nun yanı sıra BATİS, BAMİS, Dayanışmaevleri, BDP, ÖDP, DHF, Partizan ve Halkevleri üyeleri de katıldı.
Kenan Budak şahsında tüm devrim şehitleri için saygı duruşuyla başlayan anma gecesinde ilk olarak Kenan Budak’ın direnişçi sendikacılık geleneğini sahiplenen BATİS ve BAMİS Genel Başkanları söz aldı. BATİS Genel Başkanı Metin Burak konuşmasında Kenan Budak’ın yaşamı ve mücadelesini anlatarak, onun “kızıl sendikacılığın” simge isimlerinden olduğunu vurguladı.
“12 Eylülle ancak Kenan Budaklar gibi hesaplaşılır”
Burak konuşmasını, “Kenan Budak’ı katleden 12 Eylül’le ancak Kenan Budaklar gibi hesaplaşılır. Halkın, emekçilerin içinde, onların çilelerinden hareketle ve ezilenlerin özne olduğu bir yoldan, anti-faşist ve anti-kapitalist bir mücadele yürüterek 12 Eylül’le hesaplaşacağız. Bizler işçi sınıfının içinden daha fazla Kenan Budak’lar yaratmak için BATİS ve BAMİS’i kurduk ve bunun için mücadele ediyoruz ” sözleriyle tamamladı.
BAMİS Genel Başkanı Ayşegül Bozdağ ise “yeni bir yoldaşınız olarak Kıvılcımlı’nın çizgisini öğrenirken sınıf mücadelesini daha iyi kavrıyorum. Her geçen gün sendikal mücadelenin devrim ve sosyalizm mücadelesi yolunda ilerlemesi gerektiğine inancım artıyor” dedi.
BATİS ve BAMİS genel başkanlarının konuşmalarının ardından, direnişçi TEKEL, İtfaiye, İSKİ, Sinter Metal ve ATV işçilerinin yer aldığı Direnişteki İşçiler Platformu adına TEKEL İşçisi Metin Arslan bir konuşma yaptı. Platformun diğer temsilcileri de kürsüde Metin Arslan’ı yalnız bırakmadı. Direnişçi işçilerin konuşmaları ve sloganları geceye büyük coşku kattı.
“Eğer TEKEL işçilerinin başında Kenan Budak olsaydı, işçilerin mücadelesi nasıl olurdu?”
Arslan konuşmasında Kenan Budak’ı tanıma şansı olmadığını ama anlatılanlardan öğrendiği kadarıyla tüm işçiler arasında mücadeleci bir sendikacı ve sosyalist kimliğiyle yer aldığını anladığını, bir kez daha anısı önünde saygıyla eğildiğini dile getirdi. Arslan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Ben bir TEKEL işçisiyim. TEKEL işçilerinin özlük hakları için yürüttükleri mücadelede devrimci sendikacıların önemini gördüm. Sarı sendikacıların mücadelemize nasıl engel çıkartabileceğine tanık oldum. Bu anmaya gelirken söyle düşündüm: Eğer TEKEL işçilerinin başında Kenan Budak olsaydı, işçilerin mücadelesi nasıl olurdu? Bütün kalbimle söyleyebilirim ki, TEKEL işçisi özlük haklarını almadan Ankara’dan dönmezdi.”
“Siyasallaşmayan bir işçi sınıfı yeni Kenan Budaklar da yaratamaz”
Metin Arslan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Bu noktada sosyalist harekete görev düşüyor. Cevabı yine Kenan Budak’ta var. O, sosyalist ve partili olduğu için Kenan Budak olabilmiştir. Siyasallaşmayan bir işçi sınıfı yeni Kenan Budaklar da yaratamaz. Bu nedenle size ve bize düşen öncelikli görev işçi sınıfının siyasal örgütlenmesini gerçekleştirmektir. Sınıfı aydınlatmak, sendikaların başındaki ihanet şebekelerini kovup atmak burada belirleyici önemdedir.”
Konuşmaların ardından Burhan Berken ve grubu sahne aldı. Sanatçı, seslendirdiği Kürtçe ezgilerle izleyenlere coşkulu dakikalar yaşattı.
Burhan Berken ve grubunu SODAP Temsilcisi Mert Büyükkarabacak’ın konuşması izledi. Büyükkarabacak konuşmasında, 12 Eylül’ün, sermayedarlara dikensiz bir gül bahçesi yaratmak için işçi sınıfına, devrimcilere, Kürtlere, Alevilere, tüm ezilenlere karşı büyük bir kırım uyguladığını belirtti. Büyükkarabacak, böylesi insanlık dışı bir gidişe devrimciler dışında herkesin seyirci kalmayı seçtiğini, sadece devrimcilerin bu gidişata karşı kelle koltukta mücadele ettiğini; Kenan Budak’ın da bir büyük devrimci kalkışmanın sıra neferlerinden biri olduğunu ifade etti.
“O günlerde darbeyi alkışlayanlar, bugün demokrasi havariliğine soyunuyor”
O günlerde darbeyi alkışlayanların bugün demokrasi havariliğine soyunduğunu ifade eden ve Başbakan Erdoğan’ın demokrasi kalpazanlığına dikkat çeken Büyükkarabacak şunları söyledi: “Kimse kendisine ucuz kahramanlık rolleri yazıp oynamaya kalkmasın. İşçiler, ezilenler, Kürtler, Aleviler, kadınlar, gençler mücadeleleri ile 12 Eylül’le hesaplaşmayı hiç bırakmadılar zaten. Fabrikalarında, okullarında, üniversitelerinde, cezaevlerinde direniş hiç bitmedi. Bütün gayretlerle yok edilmeye çalışılan Kürtler bugün her zamankinden daha dimdik ayakta değiller mi? Tüketilmeye çalışılan işçi direnişleri daha yeni Tekel işçileri kılığında düzenin kalbinde aylarca bir hançer gibi saplanıp kalmadı mı? Soyu tüketilmeye çalışılan devrimciler yine sokaklarda, alanlarda, barikatlarda değil mi? Daha yeni kazanmadık mı Taksim’de 1 Mayıs’ı sokak sokak direnerek? IMFcilere, Natoculara dar etmedik mi koca İstanbul’u?”
Mert Büyükkarabacak konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Ama bunlar yeterli değildir. Ezilenleri İslamcılarla ulusalcılar arasındaki bilek güreşinin çaresiz izleyicileri konumundan çıkarabilmek, insanca yaşayabildiğimiz, çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğinden endişe etmediğimiz, işsizlik kâbusu görmediğimiz, güvencesizliğin mengenesine sıkışmadığımız, anadilimizle eğitim görebildiğimiz, kadınların kadın olmaktan dolayı zulüm görmediği, inancımızı gönlümüzce yaşayabildiğimiz bir ülke kavgamızı, halk iktidarı seçeneğini büyütebilmek için, gündelik mücadelelerin ötesine geçerek 3. Cepheyi her gün bir adım daha halklaşarak, her gün bir adım daha sınıfla buluşarak örmemiz gerekmektedir.”
Büyükkarabacak konuşmasını “12 Eylül’den de 12 Eylül’ü bugün hala yaşatanlardan da hesap soracağız. Kanımızı, iliğimizi kurutanlardan hesap soracağız. Bize bu dünyayı zindan edenlerden hesap soracağız. Elbirliğiyle, hep birlikte bayram yeri gibi bir dünya kuracağız” sözleriyle tamamladı.
Dost kurumlardan gelen destek ve dayanışma mesajlarının okunmasının ardından Kenan Budak’ın mücadele çizgisi anlatan bir sinevizyon gösterisi sunuldu.
Anma gecesinde son olarak Hilmi Yarayıcı sahne aldı. Yarayıcı kendi bestelerinin yanı sıra, başta Ahmet Kaya ve Grup Yorum’un eserleri olmak çok sayıda sevilen ezgiyi izleyicilerle paylaştı.
Son dakikasına kadar coşkunun dinmediği etkinlik, 8 yıl önce yine bir Temmuz günü yitirdiğimiz devrimci ozan Adnan Yücel’in dizeleriyle sona erdi:
“bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”