Seçimlere giderken en çok sözü edilen parti, tartışmasız, HDP’dir. Bunun iki yönü var. Pratik politika açısından, AKP’ne karşı biriken tepki HDP’ne bir yöneliş yaratmıştır. “Diktatörlüğe gidişin” yolunu kesmenin pratik olarak bir tek imkânı vardır, o da HDP’nin seçim barajını aşmasıdır. İkinci yön, politik ortamda olgunlaşmakta olan nitelikli bir kopmadır.
Pratik politik dengelerden başlarsak, akla iki soru geliyor. İçinde bulunduğumuz sistem krizi normal siyaset yoluyla mı aşılacaktır? Yoksa eskiden olduğu gibi yan yollara mı sapılacaktır? Bu soru arada gündeme gelmeden edemiyor. Ortam o kadar gerilimli ki, ister istemez akla eski yaşananlar geliyor. Fakat en azından seçimlere kadar olan sürecin normal siyaset yoluyla akması büyük olasılıktır. Seçimlerin siyasal güç dengelerinde ilginç kaymalar yaratması durumunda 2015 sonrası, çok daha büyük gerilimlere gebe hale gelebilir. O zaman sistem krizi nasıl aşılacak sorusu yeniden ve daha güçlü olarak gündeme gelecektir.
Akla gelen ikinci soru, AKP içindeki bilek güreşinin yol açabileceği siyasal sonuçlardır. Bu konuda her gün yeni gelişmeler yaşanıyor. Son olarak Abdullah Gül’ün devreye gireceği söyleniyordu. Fakat son anda iki önemli gelişme birden yaşandı. Hakan Fidan milletvekili adaylığından geri çekildi; Gül’ün devreye girme olasılığı olmadığı açığa çıktı. Bunun Gül’ün kendi tercihi olduğu anlaşılıyor. AKP içindeki iktidar kavgası sanki başlamadan bitmiş oldu.
Böyle derin krizler askeri darbelere yol açtığında iktidar partileri mutlaka parçalanmalara uğramıştır. Hatta bu parçalanmalar özel olarak derin devlet tarafından bizzat örgütlenmiştir. Şimdi ortada postal sesi yoktur, ama iktidar partisinde iç gerilim yükseliyor.
Son gelişmeleri nasıl yorumlamalıyız? Erdoğan’ın müdahalesi ile gerilim sona mı ermiştir? Spekülasyonların içine batmadan, yaşananların siyasal anlamını bulmaya çalışalım.
Olayın pratik yanı son derece açıktır. Seçim öncesi vitrinde kafa karıştırabilecek bütün görüntüler arka plana taşınmaktadır. Erdoğan’ın müdahalesinin sorunu tümüyle çözmesi mümkün değildir, seçim sonrasına ertelenmiştir. AKP içindeki bütün hesaplaşmalar 7 Haziran sonrasına bırakılmıştır. Mevcut egemen siyasetinin pragmatik ve takiyyeci mantığı açısından bu çok doğaldır.
Ertelenen sorunun siyasal niteliği nedir? Siyasette ve ekonomide kazandığı mevzileri Siyasal İslam açısından teminat altına almak, egemenliğini geleceğe taşımak isteyen Erdoğan çizgisine karşı AKP içinde henüz şekle girmemiş bir tepki birikmektedir. Bisiklet örneğinde olduğu gibi, durunca düşeceğini iyi bilen Erdoğan yayı sonuna kadar germektedir. Ayrıca “bagajında ceset taşıdığı”, yolsuzluklara boğazına kadar battığı için başka bir şansı da yoktur. Mevcut egemen finans kapitale karşı siyasal kuşatmalar sandıkla kısmen yapılabilir, fakat kısa sürede yeni güçlü bir sermaye birikimi ancak büyük yolsuzluklarla mümkündür. AKP kısa sürede bu büyük sermaye birikimini yapmaya uğraşırken aynı zamanda büyük günahlara da bulaşıyor.
AKP iktidarı ya çaldığı minareye bu seçimde büyük bir (“400 milletvekilli”) kılıf dikecektir ya da duvara doğru gidişi iyice hızlanacaktır. Erdoğan’ın müdahalelerinin seçime kadar sonuç vermesi bundandır. En küçük hata arabayı köprüden uçurabilir.
Bütün bu gidişi sadece AKP içinde değil tüm Türkiye’de pek çok insan gördüğü için “kutuplaşma” her geçen gün kemikleşmektedir. Bu gerçeklik HDP’ne pratik bir yönelme yaratmıştır.
Olanları sadece böyle açıklamak suyun biraz daha derininden akan gerçekleri görmediği için eksik, hatta hatalı olur. Seçim sürecinde ve büyük olasılıkla seçim sonrası da devam edecek olan siyasette nitelikli bir kopma yaşanmaktadır. Kopmanın özünde demokrasi sorunu durmaktadır. HDP dışında hiçbir partinin bu konuda sicili ve hedefi olumlu değildir. Her gün sokaklarda akan demokrasi isteği ne Cumhuriyet’in eski Kemalist kalıplarına; ne de Siyasal İslam’ın takiyyesine sığmıyor. Seçim sürecinde bu gerçek çok daha belirgin bir şekilde öne çıkacaktır.
Bu nedenle HDP’nin tüm düzen partilerinin öfkesini üstüne çekmesi bir rastlantı değil, duruşuyla demokrasi sorununun tek tutarlı sahibi olmasındandır. Bir tarafta Cumhuriyet’in deli gömleğine dönen kalıplarını ya olduğu gibi sürdürmek ya da Siyasal İslam’ın takiyyesiyle değiştirmek isteyen partiler, öbür tarafta tutarlı demokrat duruşuyla özgürlüklerin savunucusu HDP….
Bu saflaşmadan tarihimizde normal siyasal yollardan yaşanmamış bir kopma ortaya çıkmaktadır. Gerilimin bir nedeni de bu gerçekliktir. Kopmanın yarattığı fay hattı derinleştikçe HDP dışındaki tüm partilerin korkusu artmaktadır.
[button link=”www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]