Kürt Halkı en az otuz yıldır korku duvarını aştı. Özgürlük mücadelesi yıllarında devlet bu halka zulümlerin her türlüsünü uyguladı. 12 Eylül faşizmi yıllarında Diyarbakır zindanlarındaki zulümle devlet adeta işkencede eşik atlamıştı. Zulmünü arttırarak devam etti. Bunlar Özgürlük Mücadelesini güçlendirmekten başka sonuç doğurmadı. Ünlü 90’lı yıllarda çatışmalar kentlere yayıldı. 17 bin faili meçhul yaşandı.
Bu ülkede korku, siyasetin neredeyse en temel elamanıdır. Tek parti yılları zaten açık diktatörlüktü. 1950’ler sonrası yıllarda korku siyaseti temel olarak değişmeden devam etti. Adnan Menderes “hürriyet” nutukları ile iktidara gelir gelmez ilk yaptığı iş “komünist tevkifatı” oldu. Ardından sözde Sovyetler Birliği’nden gelen komünizm tehdidi karşısında ve NATO’ya katılmak için Kore Savaşı’na binlerce asker yolladı. Cumhuriyet Türkiyesi’nin sözde ilk “hürriyet” denemesi “tehdit” ve savaşla başladı.
Ardından gelen yıllarda ülke “komünizm” ve “irtica” tehditlerinden kurtulmak için on yılda bir darbelerle karşı karşıya kaldı. 80’li yıllardan itibaren ise en büyük tehdit “bölücülük” oldu. 960 sonrası kurulan MGK, sürekli “tehdit” üretti ve “kırmızı kitap” yayınladı. Korkunun siyasetteki yeri çok fazlaydı.
Egemen sınıflar iktidarlarının tehdit altında olduğunu sezdiklerinde derhal korku üretmeye başlarlar. Korku ve yalanın egemenlerin iktidarlarını korumasında çok büyük bir yeri vardır. Bunun en zirveye vardığı nokta Alman faşizmi yıllarıdır. O yıllarda üretilen yalan ve korku insanlığın bilincine silinmez bir şekilde kazınmıştır.
Yakın tarihin en büyük korku ve yalanı Saddam’dı. Elinde kimyasal silah tutan bu canavar insanlık için en büyük tehlikeydi!!! Bunun ne büyük yalan olduğu artık biliniyor.
Yalan ve korkuyla insan davranış ve bilinçleri felç edildikten sonra egemenlerin oyun alanı büyütülmüş olur.
Yine ülkemizde benzer bir oyunla karşı karşıyayız. Osmanlılığı bir kenara bırakalım, cumhuriyet boyunca korku politikadan hiç eksik olmamıştır. Şimdi seçim kaybetmiş AKP iktidarı eliyle yeni bir korku politikası tırmandırılıyor. Bu politikalarla defalarca aldatılan ve sindirilen Türk Halkı artık büyük bir sınavla yüz yüzedir. Korku duvarını aşma sırası ondadır.
Tarihin bir alayını yaşıyoruz. Kendisi cumhuriyet yıllarında Kemalizm tarafından itilip kakılan Siyasal İslam iktidara geldiği ilk yıllarda bile korku politikalarıyla karşı karşıya kalmıştır. 2002’den 2010’a kadar “derin devlet” provokasyonları ve açıkça ordu tarafından tehdit edilen AKP bunları aşarak belli bir siyasal itibar da kazanmıştı.
Ancak öyle bir dönem geldi ki sandıktan aldığı gücü, rant soygunları ve hukuk sistemini keyfileştirmeye harcayan AKP, artık kendisi korku ve yalan politikalarına gerek duyuyor. Geçtiğimiz seçimler döneminde korku “paralel devlet”ti. Erdoğan seçim alanlarında bu korkuyu defalarca tekrarladı. Her taşın altından “paralel” çıkıyordu. Fakat 7 Haziran seçimlerinden yenik çıkınca korku politikası hızla değişti. “Terör ve PKK” şimdi korku politikalarına temel yapılıyor. Dolambaçlı olağanüstü hal ilanına kadar varıldı. Bu arada “paralel devlet” tehdidi duyulmaz oldu.
“Allah söyletir” derler, Yalçın Akdoğan bugünkü korku politikalarının nedenini çok güzel açıkladı: “Çözümü biz yapıyoruz, seçimi HDP kazanıyor.” Daha açık nasıl söylenir?
AKP ilk iktidar yıllarındaki görünüş ve söyleminin tam tersine evrimleşti. Daha doğrusu “aslına döndü”. Üç ay cezaevinde yatışını gözyaşları ile her seçim mitinginde söyleyenler şimdi zulmün “ustası” oldular. Gerçekler bu kadar açıkken, halkımız büyük bir sınavla karşı karşıya olduğunun bilincinde olmalıdır. Artık korku duvarını aşma sırası Türk Halkında! Bir zamanların mazlumu AKP artık kanla, korkuyla seçmeni tehdit ediyor.
O kadar yolsuzluk, keyfilik içine battılar ki hesap vermemek için her yolu deneyebileceklerini son iki hafta içinde ortaya koydular. Çok korktukları için ortalığa dehşet saçıyorlar. Böylece bilinçleri kilitleyeceklerini sanıyorlar.
Bunca mücadele, askeri darbeler döneminden sivil darbeler dönemine geçmek için mi yapıldı?
Erken seçim, aynı zamanda korku duvarlarının yıkılış şenliği olmalıdır.
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]