Komünist Önder Dr. Hikmet Kıvılcımlı Mezarıbaşında Anıldı
“Kıvılcımlı Yaşıyor, Parti’de Savaşıyor!”
SODAP, komünist önder Dr. Hikmet Kıvılcımlı’yı aramızdan ayrılışının 39. yıldönümünde mezarı başında andı. Anmada Kıvılcımlı’nın proleter sosyalist çizgisi ve direnişçi kişiliği öne çıkarıldı.
11 Ekim günü saat 11.00’de Topkapı Mezarlığı önünde bir araya gelen SODAP’lılar, pankart ve bayraklarıyla, enternasyonal marşı eşliğinde kortej oluşturarak mezarlığa yürüdü. “Dr. Hikmet Kıvılcımlı Sosyalizm Güneşidir. Açtığın Yolda Yürüyoruz, Yürüyeceğiz” yazılı pankartın taşındığı anma etkinliğinde sık sık “Kıvılcımlı Yaşıyor, Parti’de Savaşıyor,” “Kıvılcımlı Devrimdir, Sosyalizmdir,” sloganları atıldı. Anma etkinliğinin sonunda İsmet Demir’in mezarı da ziyaret edildi. Devrim şehitleri anısına yapılan saygı duruşunun ardından SODAP adına konuşma yapan Kezban Konukçu, Hikmet Kıvılcımlı’nın mücadele hayatını anlattı ve düşüncelerinin güncelliğini koruduğunu vurguladı. “Kıvılcımlı hayatıyla ve eserleriyle bize pek çok açıdan ışık tutmaktadır. Bu mirasa, günümüzün karışık politik atmosferinde zihinlerimizi durultmak için tekrar tekrar başvurmamız gerekmektedir” diyen Konukçu, Kıvılcımlı’nın Türkiye’de proletarya sosyalizminin en önemli temsilcisi olduğunu söyledi.
“İşçi sınıfının bağımsız politik hattı”
Konukçu sözlerini şöyle sürdürdü: “Kıvılcımlı, 68 hareketiyle ilişki kurduğu zamanlarda da gençliğin dinamizmini işçi sınıfının örgütlenmesine yönlendirmeye çalışmıştır. 68 gençlik hareketi ise genellikle Çin ve Küba devrimlerinin etkisiyle devrimi kırlardan başlatmayı öngörüyordu. Düşmanı dışarıda arayan, anti-emperyalist mücadeleyi öne çıkaran, Türk burjuvazisinin komprador ve işbirlikçi olduğunu, Türkiye’nin feodalizmden kurtulmadığını tespit eden gençlik önderleri, devrimin ana hedefi olarak emperyalizmi ve onun işbirlikçilerini görüyor ve yarım kalmış ulusal devrimin tamamlanmasını, feodalizmin bitirilmesini öngörüyorlardı. 68 hareketinin cesur ve atılgan bir devrimci kalkışma olması ve bu yönden hareketi sonuna kadar sahiplenmemiz bir tarafa bu teorik ve politik öngörüleriyle aramızdaki fark ortadadır. Egemen sınıf finans kapital görülemediği için savaşta saflar bulanıklaşmıştır. İşçi sınıfına gerekli misyon biçilemediği için önemli bir devrimci moment kaçırılmıştır.
Şu günlerde ne yazık ki yine saflar bulanıktır. Bir tarafta ulusalcılar, ana düşman olarak siyasal islamı görmekte ve ordu-siyasal islam saflaşmasında saf tutmaktadır. Ulusalcı yaklaşımın solun soluna doğru sızma derinliği bizi ürkütmektedir. Bir tarafta da liberaller siyasal islamın temsilcisi AKP’den medet umarak demokrasi dilenmektedir. Bu karmaşada işçi sınıfının, emekçilerin safı yoktur. Sınıf bu iki saflaşmadan birine yedeklenmeye çalışılmaktadır. İşçi sınıfının bağımsız politik hattının inşası önümüzdeki en önemli görevdir. Bu görev ve bu görevi yerine getirirken kullanacağımız silahlar Kıvılcımlı’nın bize bıraktığı mirasta fazlasıyla mevcuttur.”
“Kürt Halkıyla işçi sınıfının ittifakı”
Kıvılcımlı’nın Kürt sorunun tespiti noktasında da önemli bir rolü olduğunu belirten Konukçu, “ ‘Yol’ etütünün ‘İhtiyatı Kuvvet:Milliyet Şark’ bölümü Ermeni ve asıl olarak da Kürt meselesine bakışını net olarak koyduğu eseridir. Her ne kadar bu eseri 1979’a kadar yayınlanamasa da Kıvılcımlı, çevresindeki tüm gençlere bu eseri el altından verip okutmuş ve tartıştırmıştır. Bu eserde Kıvılcımlı, Kürtlerin ayrı bir ulus olduğunu ve sömürge olduğunu net bir biçimde ortaya koyar ve ayrı örgütlenme hakkına vurgu yapar. Kürt meselesine bu bakış sayesindedir ki Türkiye’de değil Kürdistan’da feodalizmin kalıntılarının egemen olduğunu, bu iki coğrafyayı ayrı değerlendirmemiz gerektiğinin ve Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkının her şartta tanınması gerektiğinin farkındayız. Bu bakış sayesindedir ki Kürt halkıyla Türkiye işçi sınıfının ittifakının tarihi bir görev olduğunun farkındayız. Kürt Hareketinden fellik fellik kaçan, bu durumu rasyonalize etmek için bin dereden su getiren ulusalcı yaklaşımdan bu nedenle çok uzağız” dedi.
“Direniş geleneğinin mimarı”
Konukçu sözlerini şöyle tamamladı: “Kıvılcımlı 69 yıllık hayatının 50 yılını sosyalizm mücadelesine adamış, bunun da 22,5 yılını cezaevinde geçirmiştir. Günümüzde maalesef azımsanmayacak oranda karşılaştığımız “bir nefes bir heves” mücadeleye girip, karşılaştığı en ufak sorunda kenara çekilen yaklaşıma karşı da önemli dersler içerir Kıvılcımlı’nın hayatı. Mücadele onun için bir yaşam tarzıdır, hayatın kendisidir. O mücadelenin içinde değil, mücadele onun içindedir. Ve bu mücadele partili olmak zorundadır. Günümüzde moda olan “bağımsız” kalma, örgütsüzlük güzellemelerine ciddi mesajlar içerir Kıvılcımlı’nın hayatı. “Sosyal varlık” insanın en organize kollektif aksiyonudur parti. Onun içinde program ve tüzük birliğiyle devrime yürürüz. Başka yolu yoktur devrimci olmanın devrimci kalmanın. Ne devletin zoru ve tutuklamalar ne de parti içi sorunlar Kıvılcımlı’yı örgütlü mücadelenin dışına itmiştir. Aksine her mahpusluktan sonra daha bir inadına sarılmıştır mücadeleye, yaşadığı her parti içi sorunu çözmeye tartıştırmaya çalışmıştır. Ayrıca Kıvılcımlı, (dönemindeki diğer pek çok sosyalistten farklı olarak) gözaltında her türlü işkenceye rağmen hiç bir zaman ifade vermemesi ile Türkiye Devrimci Hareketinde direniş geleneğinin mimarı olmuştur. İşte devrimci direnişçi inadımızı da Kıvılcımlı’nın bu mirasından alıyoruz.
Kıvılcımlı’yı anmak onun teorik politik mirasına sahip çıkmak ve her alanda dövüştürmek, devrimci direnişçi çizgiyi büyütmekten geçmektedir. Bu yolda hepimize kolay gelsin, yolumuz açık olsun yoldaşlar.”
Kezban Konukçu’nun ardından söz alan BATİS Genel Başkanı Metin Burak, işçi sınıfı açısından Hikmet Kıvılcımlı’nın öneminden söz etti. SODAP, Dayanışma Evleri, BATİS ve BAMİS tarafından temsil edilen örgütlülüğün proletarya sosyalizminin bayrağını daha yukarılara taşıyacağını vurguladı.
Anma’ya Aydın Nazilli’den katılan kıdemli sosyalist Erbay Aydemir ise, Hikmet Kıvılcımlı’nın 1960’ların sonunda sol hareket içersindeki etkisine ve 1970’li yıllardaki doktorcu harekete değindi. Hikmet Kıvılcımlı’nın 1960’ların sonunda devrimci gençlik hareketini proletarya sosyalizmi ekseninde birleştirmeye çalıştığını belirten Aydemir, bu tarihsel buluşmanın 12 Mart muhtırası ile engellendiğini söyledi. Ardından Hikmet Kıvılcımlı’nın tespitlerini tarihsel bağlamları içinde değerlendirmek gerektiğini belirten Aydemir, SODAP’ın Kıvılcımlı’nın mirasını güncelleyerek geleceğe taşıdığını söyledi.
Anma, “Direniş Andı”nın okunmasının ardından sona erdi.
İsmet Demir de Ziyaret Edildi
Anmanın etkinliğini sonunda Kıvılcımlı’nın mezarının yakınında bulunan Yapı İşçileri Sendikası Başkanı İsmet Demir’in mezarı da ziyaret edildi. Burada bir konuşma yapan BATİS Güneşli Temsilcisi Ersin Çatalkaya, İsmet Demir’in kendi kendisini yetiştirmiş ve Hikmet Kıvılcımlı geleneği içersinde yer almış bir devrimci işçi önderi olduğunu belirtti. Çatalkaya, “İsmet Demir anmak, varoşlardan fabrikalara işçi sınıfı içinde örgütlenmek ve sınıf mücadelesini büyütmektir” dedi. İsmet Demir’in yakın mücadele arkadaşlarından Kemal Sarı da söz alarak onunla ilgili anılarını paylaştı.