Ayrılık istekleri kapitalizmin merkezi AB içinde giderek daha yaygınlaşıyor. Syriza iktidarı bir ara topluluktan çıkmayı tartışmıştı. İngiltere AB topluluğundan ayrılacak. İskoçlar İngiltere’den ayrılıp ayrılmama konusunda referandum yaptılar. Belçika’da Flanderlar ne zamandır bu sevdadalar. İtalya’nın kuzey bölgesinde de geçtiğimiz hafta ayrılık için referandum yapıldı. Başta yasal ve masumane referandum arkasından şimdi kuzey ülkeleri Roma’dan ayrılma planları yapmaya başladılar. Kırım Ukrayna’dan ayrılma kararı aldı. Eski Doğu Avrupa ülkelerinde kapitalizm hayallari yıkılan halklar topluluktan ayrılmak istiyorlar. İspanya federal Madrid iktidarının başında zaten bir Bask ayrılık sorunu varken şimdi gündeme Katalonların merkezden ayrılma mücadelesi gündeme oturdu. Pek belli etmiyorlar ama bu gerçekten topluluğun parçalanma kapısının açılması anlamına gelecektir. AB komisyon başkanı Jean Claude Juncker böyle giderse 15 yıl içinde topluluğun 98 ülkeye çıkabileceğini ve şimdi işlerin 28 ülke ile bile zor olduğunu söyleyerek ekledi. 98 ile bu imkansız olur.
Bilindiği gibi İspanya’da yaşayan azınlıklardan olan Katalonlar federal İspanya yapısı içinden çıkıp özerk bir devlet olmak istiyorlar. Bunun için Katalon parlamentosu referandum kararı aldı. Madrid merkezinin bunun anayasaya aykırı olduğunu açıklamasına rağmen 1 Ekim tarihinde referandum müthiş bir polis baskısı ile gerçekleştirildi. 900’e yakın kişi yaralandı. 5,3 milyon seçmenden 2,5 milyonu katıldı, yani katılım %42,5 oldu. Poliste saldırısında sandıkların bir kısmını tahrip etti. Oyların %92’si “Evet” dedi. Bunun üzerine Katalon hükümet başkanı bağımsızlık ilan ettikten bir dakika hatta 30 saniye sonra ise bunu askıya aldı. Merkez Madrid hükümeti ile görüşmek istediğini söyledi. Merkez ise 19 Ekim saat 11.00’e kadar açık seçik, “Evet” ya da “Hayır”lı bir yanıt ile bağımsızlık kararını geri çekmesini istedi. Çekmez ise anayasanın 155’inci maddesini uygulayacaklarını açıkladı. Bu madde ayrılıkçı eylemlere karşı gerekli müdahalenin yapılmasını öngörüyor. Katalonya Perşembe günü referandum kararını geri çekmedi ve Madrid ile görüşmeler yapmak istediklerini açıkladı. Bunun üzerine Madrid Devlet Başkanı Rajoy merkez hükümetle görüştükten sonra Katalon Başkanı Puigdemont hükümetini görevden aldı. Katalon parlamentosonun da yetkilerini sınırladı. Önümüzdeki 6 ay içinde de bölgede seçimler yapılacağını açıkladı. Katalon iktidarı Madrid’i diktatörlükle suçlayıp bu durumu kabul etmedi. Halkın isteklerini yapacağız, bir adım geri atmayacağız dediler. Halklar da büyük gösterilere hazırlanıyorlar. Parlamentoların önünde toplanıyorlar. İspanya karışık bir döneme girmiştir. Yukarıdaki ayrılıkçı istekler gözönüne alınırsa bunlar tüm topluluğu derinden etkileyecektir.
Görünürdeki Ayrılık Nedenleri
Katalon Federal Hükümetinin İspanya merkezinden ayrılık isteğinin görünürdeki nedeni Katalonların dillerini konuşamamaları ve kültürlerini yaşayamamalarıdır. Gerçekten de 1978’de Franko faşist rejimi yıkıldıktan sonra ordu ve güçlü İspanyol Katolik Klisesi’nin baskısı ile bu doğrultuda çok katı bir anayasa yapılmış. İspanya’yı bütün olarak tutup merkezden ayrılmaları önleyici birçok anti demokratik yasa konulmuş. Şimdi Katalonlar bu kısıtlamalara, anti-demokratik özelliklere karşı kendi kimlikleri ile bağımsız bir ülke olmak istiyorlar.
Ayrılma sorunu her ne kadar 2002 yıllarında gündemleşse bile kapitalizmin krizi ile birlikte kemer sıkma politikalarına karşı Barcelona merkezini işgal eden M15 (Kararlılar Hareketi) ile sesini halklara duyuruyor. Barcelona özünde Katalonların yoğun olduğu bölgedir. O dönemde kurulan mahalle örgütlenmeleri de doğal olarak bu sorunu gündemleştiriyorlar. İsteyen istediği dilde konuşsun, istediği kültürü yaşasın. Bunlar insanlığın zenginlikleri, renkleridir. Ne güzel, deniyor.
Arkasında Gizlenenler
İş buraya kadar güzel ve anlaşılıp desteklenebilir, desteklenmelidir. Ancak ya arkasına başka çıkarlar gizlendi ise?
2015 seçimlerinde Katalonya’nın iki sağcı iktidarı da Katalonya’nın merkezden ayrılmasını destekleyeceğini açıkladılar. Referanduma gitme sözü vererek oy topladı. Dil ve kültür sorunu ötesinde merkezi hükümete çok vergi ödedikleri ve bu paraların kendilerine dönmediğini savundular.
İspanya GSMS’sinin %20’si Katalonya’da üretiliyor ve ithalatın dörtte biri gene buradan yapılıyor. Dış yatırımların dörtte biri de bu bölgeye yapılmış ve İspanyol bütçesine verdiği ile aldığı arasında 11,8 milyar Euro fark var. (Kaynak Washington Post 10.2017. Aktaran Dimitris Bellantis On Catalonia: Debates in the Greek Left) Sonuçta kapitalist mantık ile bu parayı merkeze vermekten kurtulup kendi bölgelerine aktarmak istiyorlar. Bunları da kemer sıkma politikalarından yoksullaşmış Katalonlar verebileceklerini açıklıyorlar. Katalon halklarda destek veriyor.
Sonuçta Katalon parlamentosunun isteği Madrid’ten ayrılıp sırtlarından yoksul İspanya halklarını atmaktır. Kemer sıkma politikalarına karşı yükselen İspanya halk direnişine karşı bir manevra alanı yaratmaya çalışıyorlar. Yani Katalonya’nın Madrid merkezi iktidarından ayrılmasının altında dil ve kültür lafları bir kılıftır. Asıl niyet finans-kapital güçlerinin paylaşım savaşıdır.
Hem Madrid merkezi hem de Katalon iktidarları ayrılık sorununa faşist yüzlerini örtemiyorlar. Katalonlar kendilerini asıl gerçek İspanyol olarak görüyorlar. Güney yoksul kesimdekileri de Arap asıllı İspanyol olarak karşılarına alıyor ve aşağılıyorlar. Asıl İspanyol biziz, diyorlar.
Merkezi Madrid iktidarı da ayrılmaya karşı ulusal birlik, milliyetçi duygularla halkın bilincini bulandırıyor. Merkezdeki faşist örgütlenmeler de Franko bayraklarını tam açmasalar bile ortalığı darma duman ediyorlar. Katalonların gösterilerine saldırıyorlar. Kemer sıkma politikalarından beri destek kaybeden gerici Rajoy partisi ayrılığa karşı çıkarak tabanını genişletmeye başladı. İspanya halkları giderek kutuplaşmış durumdalar.
Sonuçta ayrılık hareketine karşı olmak da olmamak da iki tarafta faşistleşen sağın peşine takılmak anlamına geliyor.
İspanya Solunun Zorlu İmtihanı
Peki bu durumda genelde dünya solunun ve özelde İspanya solunun olaya bakışı ne olmalıdır? Yanıt basittir. Sol halkların kendi dillerini konuşma ve kültürlerini yaşama isteğini desteklemelidir. Tamam da bunu yaparken İspanya solu burjuva sağın çıkarlarına karşı gerçek halk çıkarlarını hangi taktiklerle savunup halkları aydınlatıp örgütleyecektir?
Sol partiler de bağımsızlık isteğine doğru perspektiften bakıp desteklediler ama son seçimlerde sağ partiler bunu bayraklaştırınca işler çatallaştı. Katalonya parlamentosu içindeki eski sol anlayışta olan Sol Halk Birliği (CUP) bağımsızlığı açıktan destekleyerek tüm sınıf, sosyalist küreselleşme, halkların dayanışması şiarlarını bir yana bıraktılar. Katalonya bağımsız bir devlet olursa Katalonya’nın radikal bir yeniden yapılanma içine girebileceğini savunuyorlar. Yani ülkede kamulaştırmalara başlarız, emekçilerin sosyal haklarını genişletiriz, ve sosyalist bir düzen kurarız, diyorlar. Bu savları ile de Katalon gerici iktidarın bağımsızlık anlayışı peşine takılmış oluyorlar. Katalon iktidarının bağımsızlık istekleri kabul edilirse AB’ye ayrı bir devlet olarak başvuracaklar ve sonuçta bu eski anlayıştaki solun niyetlerinin hayal olarak kalacağı Syriza örneğinden apaçık ortadadır. Yazımızın başında AB tepesinin ayrılığa karşı olduğunu yazmıştık. Tabii şimdilik kendi sorununuzu kendiniz çözün, diyorlar.
Peki diğer sol kesimlerin bakışı nedir? Podemos bilindiği gibi diğer bazı sollarla birleşerek tüm ülkede Unidos Podemos oldu. (İçinde İspanya Komünist Partisi ve başka küçük sol partilerde var) Katalonya da da Catalonya en Comu ve Katalonya Podem olarak varlar. Bağımsızlığı çeşitli şekillerde destekliyorlar. 20 Eylül yani bağımsızlık referandumuna 10 gün kala merkezi Madrid hükümeti referanduma karşı zor kullanacağını açıklayıncaya kadar bağımsızlık referandumu konusunda bir örgütlenme yapmadılar. Ancak merkezin referanduma karşı zor kullanacağının açıklanmasından sonra tarafsız kalamayacaklarını görüp hızla örgütlendiler. Hatta Madrid zor kullanınca direkt olarak direndiler. Bu konuda büyük bir başarı da gösterdiler.
Yapılan referandum özünde anayasaya aykırıdır ve referandum kararı ancak merkezi hükümet ve parlamento tarafından alınıp yasallaşabilir. Unidos Podemos bunu savunuyor. Merkezde böyle bir referandum kararı çıkartalım, diyor.
Unidos Podemos ayrıca genelde Latin Amerika’da özellikle Bolivya’da olduğu gibi çok uluslu bir devlet yapısını benimsiyor. O nedenle İspanya devlet yapısı içinde anayasa demokratikleştirilip, her halka bağımsızlık verilerek çok uluslu federal bir devleti savunuyor. Hatta tüm Liberya yarımadasında yani Portekiz de içinde olarak genel bir Pan Liberya konfederasyonu düşünceleri var. Tabi bu Portekiz’in işgali değil bu yarım adada Baskların, Katalonların, Portekiz vs.nin özgür, federal, çok uluslu, sosyalist bir devleti olabilir. Bu aynı zamanda topluluk içinde Almanya hegemonyasına alternatif olmanın bir yoludur, diyorlar. İkinci olarak ayrılık isteği anayasanın demokratikleştirilmesi için bir mücadele basamağı olacaktır diyorlar. Böylece tüm halkları kapsayıcı, yeni liberal yasaları da değiştirici ilerici bir anayasa yazılmasını sağlayacaktırı savunuyorlar. Yani bağımsızlığı da içine alacak daha kapsamlı bir demokrasi mücadelesini öngörüyor.
Sırf Katalonya bağımsızlığı arkasında durmak hem gerici Madrid hem de gerici Katalon iktidarlarının ekmeğine yağ sürmek olacaktır. Madrid yıllardır kaybettiği oy potansiyelini halktaki milli duyguları kabartarak geri almaya çalışıyor. Öte yandan da kendi yolsuzluk davalarını gündemden düşürmeye uğraşıyor.
Sonuçta bu karışık ortamda sol bir yandan bağımsızlığı desteklerken diğer yandan onun arkasına gizlenen gerici çıkarları halklara göstermek görevi ile karşı karşı karşıyadır. Bunu yaparken de asıl gerçek bağımsızlık yolunda halkları arkasına örgütlemek zorundadır. Bunun içinde en başta sol kendi içindeki birliği geliştirme mücadelesini başarmalıdır.
[button link=”https://www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]