HESAPLAŞANLAR HIRSIZLAR VE YAĞMACILARDIR!
“Ortaya Dökülen Pislik Halkı Devrime Çağırmaktadır!”
Düzenin kanalizasyon çukuru patladı. AKP’nin faşizmini inşa ettiği bumerang döndü şimdi hükümeti tehdit ediyor. Erdoğan’ın günah imparatorluğu, emekçilerin alın terinden, kentlerimizin ağacından suyundan çalınanlar ayakkabı kutularındaki milyon dolarlar olarak ortalığa saçılıyor. Herkesin bildiği sırlar gözler önüne dökülüyor. Çürüyen düzenin dokularından salınan pis kokular ortalığı kaplıyor.
Genel geçer tartışmalarda yaşananlar şu ikilemde tartışılıyor: “Yolsuzluk mu hükümete operasyon mu?”. Toplum psikolojik savaş merkezleri tarafından bir kampa örgütlenmeye çalışılıyor. Oysa yukarıda ortaya konan ikileme cevabımız her ikisi de olmalıdır. Evet, bu düzen büyük bir yolsuzluk düzenidir. Siyaset-finans-inşaat üçgeni AKP’nin gücünü devşirdiği temel odaktır ve Türkiye’nin AKP’li yeni zenginleri bu kaynaktan beslenmektedir. Evet, harekete geçen cemaat uluslar arası güçlerle organize biçimde davranmaktadır. Erdoğan, kendisini destekleyen dış koşulların değiştiğini fark etmeden daldığı emperyal hayallerin bedelini ödemektedir. Ortadoğu ‘de tüm dengeler yeniden kurulmaktadır. Erdoğan’ı Suriye’yi yağmalanacak bir hazine olarak görmeye iten talan hırsı bu cehennemin içine çekmiştir. Dış konjonktürle gökten zembille iktidara çöreklenen bir partinin değişen dış konjonktürle tökezlemesi kaçınılmazdır.
AKP faşizminin iktidar odakları arasında yaşanan bu çatışmayı tetikleyen bir önemli faktör de Gezi Direnişi’dir. Gezi Direnişi halklarımızın AKP’nin dayattığı cehennemi kabul etmeyeceklerinin açık bir çığlığı olmuştur. Finans kapital AKP’yi kara kaşı kara gözü için değil istikrarlı bir yönetim temin edebildiği için desteklemekteydi. Fakat gelinen noktada Erdoğan’lı AKP bu konudaki becerisini kaybetmiş görünmektedir. Ülke Ortadoğu’da burnunu sınırdan uzatamaz hale gelmiştir. Bu sermaye için de aksayan işler, iptal edilen ihaleler, kapatılan fabrikalar anlamına gelmektedir.
Cemaat Erdoğan karşıtı bir pozisyona geçerek, hatta CHP’yi desteklemeye açık bir konum alarak ne kadar kemiksiz olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Cemaat bu 11 yılın tüm günahlarının ortağıdır. Uluslar arası güç merkezleri ile operasyonel bir bağı olan karanlık bir örgüttür.
Düzen büyük bir hızla bir siyasi krize doğru sürükleniyor. Yaşananları bir ping-pong maçı izler gibi değil de oluşan boşlukları, yaşanan bilinçlenmeyi, ortaya çıkan öfkeyi halkın çeşitli kesimlerinin bir araya gelerek bir iktidar seçeneği yaratmasına dönük bir mücadeleyle etkin bir biçimde izlemeliyiz. Hedeflenen fazlalıklardan kurtarılmış ve yeniden umut haline gelen bir iktidar partisi inşa etmektir. Ancak halk tüm bu yağmacılar karşısında kendisini iktidar kılacak bir mücadele inşa edemezse dünkünden daha ileride olma mız da mümkün olmaz. Bugün yapılması gereken hayatlarımızı cehenneme çevirenlere karşı örgütlenmek, siyaset yapmak, hayatlarımızın seyircisi olmaktan çıkmak, Gezi’nin her yere nüfuz etmiş ruhuna layık bir mücadele yaratmaktır.
İş cinayetlerinde çalınan hayatlarımız; fabrikalarda, atölyelerde, karanlık madenlerde erittiğimiz geleceğimiz, yok olan ve yağmalanan kentlerimiz bakan çocuklarının semirmesine yarasın diye harcanacak kadar değersiz değildir.
Hırsızlar hesap verecek! Hayatlarımızı çalanlar bedelini ödeyecek! Cemaatçisi Erdoğancısı toplumu cinnetin eşiğine getirenler karanlık hayalleriyle beraber tarihin çöplüğüne süpürülecek!
İnsanca yaşanacak bir hayat için halk iktidarı kurulacak!