Saray Rejimi, faşist rejimin kurumsallaşmasında ileriye doğru bir hamle daha atarak halkın seçme seçilme hakkını askıya alma kararlılığını ortaya koydu.
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının üniversite senatosu tarafından geçersiz ilan edilmesi hukuksuzluğu, Erdoğan’ın iktidarını fiilen süresizleştirmek ve seçimleri tamamen kâğıt üstünde kalan bir angaryaya dönüştürmeye yönelik bir girişimdir.
Faşizm bu hamlesiyle toplumun tüm kesimlerine yönelik, iktidarına biat etmeyen herkesin kazanılmış tüm haklarını bir çırpıda ortadan kaldırabileceğine dair bir gözdağı vermeyi de hedeflemektedir.
CHP’nin bir düzen partisi ya da İmamoğlu’nun sermayenin belli fraksiyonlarının gözbebeği olması bu hamle karşısında sosyalistlerin sessiz kalmasını gerektirmez. Tam tersine toplumun en temel siyasi haklarının savunulması söz konusu olduğunda sosyalistler en kararlı tutumu sergilemek durumundadırlar.
Saray rejimi halkı içine sürüklemiş olduğu büyük yokluk ve yoksulluğun kendi sonunu hazırladığını görüyor.
Yaşanan büyük medya ablukasına, halkın doğru habere ulaşma hakkına yönelik kısıtlamalara, haftalık bir rutin hâline gelmiş siyasi operasyonlara rağmen asgari demokratik koşullara uygun bir şekilde gidilen seçimlerin yıkımı olacağını en iyi kendisi biliyor. Bu açıdan karşısındaki iktidar seçeneğini ortadan kaldırmak için tüm kozlarını masaya sürüyor.
Seçim kazanmak adına sergilenen bu saldırganlık iktidarın içine düştüğü krizin ve çaresizliğin en net ifadesi olarak okunmalıdır.
Saray rejimi açısından kritik bir karar anına doğru yaklaşıyoruz. Saldırganlığın çok daha artacağı önümüzdeki günlerde Saray rejimi karşısında faşist dönüşüme direnen ve demokratik haklarını korumayı kararlılıkla ve ısrarla sürdüren tüm kesimlerin arasındaki dayanışma ve mücadele birliği büyümelidir.
Devrim ve demokrasi güçlerinin böylesi bir konjonktürde şu veya bu sebeple saldırılar karşısında ortak tutum almayı başaramaması ve sıranın kendisine gelmesini beklemeyi tercih etmesi tarih karşısında savunulamayacak sonuçlar üretecektir. Toplumun bu kader anında tüm demokrasi güçlerinin birlikteliğinin büyütülmesi, demokrasi, barış ve ekmek mücadelelerinin aynı potada birbirini güçlendirecek biçimde kaynaştırılması hayati önemdedir.
Her ne pahasına olursa olsun faşizm yenilecek, direnen halklarımız kazanacaktır.