Eskiyen Yeni Ve Bir Büyük Hata
M. Sinan Mert 1 Eylül 2014
31 Mayıs gecesi Çayırova’da SODAP’lı yoldaşların “ Gezi’den Lice’ye Lice’den Soma’ya Halk İktidarını Kurmaya” etkinliği ile göğsümüz kabardı. Emeği geçen tüm yoldaşların eline sağlık. Alan tutma mantığı, teknik hazırlıklar ve kitlesel katılım açısından ortaya üst düzey bir sonuç çıkmış. Katılan herkes büyük bir mücadele azmi ve coşku ile doldu.
Geçtiğimiz haftaya Erdoğan’ın “Yeni Türkiye” masalları damgasını vurdu. Büyük bir yalan ve propaganda makinesi dönmeye başladı, Yeni Türkiye’nin hikmetleri ve Davutoğlu’nun neden olası en iyi Başbakan olduğuna dair bir yoğun ideolojik saldırı ile tamamlandı. Davutoğlu’nun en büyük “başarısı” Suriye’de yaşanan yıkım ve Türkiye sınırlarını kaplayan IŞİD. Bu Davutoğlu AKP Kongresi’nde 9 maddelik Restorasyon Programını da açıklayıverdi. Restorasyon’u kelime anlamı “eskiyi yeniden kurmak”. Dolayısıyla eskiyi Yeniden Kurmak isteyen bir Yeni Türkiye projesi ile karşı karşıyayız. AKP kurmayının kafası gerçekten karışık görünüyor.
Siyaset literatüründe modern görünümlü sultanlık rejimlerinin alameti farikası sultanın paranoya içerisinde bir süre sonra kendi partisini en büyük rakip olarak görmeye başlaması, çok güvendiği danışmanlarına baş köşeleri ayırmasıdır. Davutoğlu, Ala, Akdoğan danışmanların genişleyen etkisinin bir işareti. Bir siyasi şaka haline dönüşmüş olan Yiğit Bulut denilen şahıs da baş Ekonomi Danışmanı. Erdoğan dikta rejimini kurarken tedirginliğini belli edercesine en yakınlarını sadece danışmanlarından oluşturuyor. Yiğit Bulut’un başdanışman olduğu bir rejim ne kadar uzun vadeli olabilir? Önümüzdeki dönemde çok sıra dışı yakınlaşmalar ve ittifaklaşmalara tanık olacağız. Bu cicim ayları çok çabuk geçecek.
Bizler açısından geçen haftanın en can sıkıcı gelişmesi ise hiç kuşku yok ki Demirtaş başta olmak üzere HDP grubunun mecliste aldığı tutum. Yaşananların üzerinde aşırı tepinenlerin eleştirileri yapılan hatanın mazareti olamaz. Yeni bir rejimin sembolik anlamda inşası açısından son derece önemli bir noktada sağlıklı bir ön değerlendirme yapılmayışından kaynaklandığını düşündüğümüz bir görüntü ortaya çıktı. HDP MYK yemin töreninde nasıl bir tutum alacağını değerlendirmek üzere bir toplantı yapmamış. Oysa böylesi kritik momentlerde istişare yapmak çok önemli. Partinin organlarını boşa düşürecek tutumlardan uzak durmak gerekiyor. Sonuç olarak Demirtaş’ın harika kampanyası Batı’da önemli bir mesafe kat edilmesine olanak vermişti. Fakat seçimlerden sonra “kampanya içeriğine sadık kalmak” parolası işletilemiyor. Bu tablo ise sallanan ön yargı duvarlarının yeniden güçlenmesine yol açıyor.
Bu hataya çok sevinen solcular da oldu. Demirtaş’ın seçim başarısı bazı mahfillerde öyle bir gerilim yaratmış ki neredeyse bir sini boşanması yaşandı. Unutulmamalı ki içine düştüğümüz olduğumuz sıkıntılı halden ezilen sınıf, halk ve cinslerin dayanışması ile çıkabiliriz. Siyasi yapılar yaklaşımlarını ve varlıklarını bu mantığa göre tasarlamazlarsa, bu birlikteliği ilerletmek yönünde tutum alamazlarsa sorunun bir parçası haline gelirler. Halklarımız bizden umut üretmemizi bekliyor, üretilen umutları tez elden parçalamak için canhıraş bir çaba içerisine girmemizi değil.