Ekvator ve Yeni Anayasa
Ayşe TANSEVER
2 Ekim 2008
28 Eylül günü neo-liberal bir anayasa daha tarihe karıştı. 10 milyon Ekvator’lu seçmen sandık başına gitti ve yeni anayasayı son tahminlere göre % 63-70 arasında bir oyla kabul etti. Bolivya’da bu olay neredeyse ülkeyi ikiye bölerken, Ekvator’da her şey sakindi.
Ekvator devlet başkanı Rafael Correa’nın da Latin Amerika’da başlayan “pembe” dalga liderlerinden biri olduğu söyleniyor. 2007 Ocak ayında iktidara geldikten sonra ülkesinde 21.yy sosyalizmini kurmak istediğini açıkladı. Diğer aynı renk iktidarlar gibi hemen yeni bir anayasa yazmaya koyuldu. Latin Amerika ülkelerinde sol bir yol çizmek için işe buradan başlamak gerekiyor. R. Correa anayasanın kabulünün açıklanmasından sonra yaptığı konuşmada Ekvator’un artık yeni bir ülke olduğunu söyledi.
Yeni anayasa yoksul halklara birçok sosyal haklar getiriyor. Gelir dağılımında denge kurulmaya çalışılacak. Aynı Bolivya anayasasındaki gibi ülke çok uluslu (plurinational) oluyor. Resmi dil İspanyolcanın yanına yerli dilleri Kichwa ve Shuar katılıyor. Yerli halklara kendi dillerinde konuşma ve eğitim hakkı veriliyor. Yerel yönetimlerini kuracaklar. Ayrıca eğitim bedava oluyor. Emeklilere sosyal güvenceler sağlanıyor. Venezüella, Küba ve Bolivya’da olduğu gibi sağlık yoksul halkların elde edebileceği bir güvence haline getirilecek.
Yeni anayasa ayrıca yerli halkların yaşam felsefesi doğrultusunda maddeler içeriyor. Bunun en önemlisi Bolivya’da da gördüğümüz gibi doğaya “canlı” olarak hak verilmesi. Doğa ana, “Pachamama” korunacak. Anayasa doğanın sömürülmesi yanında korunmasını da anayasa güvencesine alıyor. Devlet, doğa dengesini bozucu her şeye müdahale etme hak ve yükümlülüğünde olacak. Latin Amerika yerli halklarının çok uluslu şirketlerin (ÇUŞ) sömürülerine karşı yıllardır mücadele ettiği talepleri anayasaya yazılıyor.
Yeni Anayasanın en önemli maddelerinden biri de tüm yabancı üslerin kapatılması. Asıl hedef ABD’nin ünlü Manta üssüdür. Bu üs ABD açısından bölgedeki çıkarları için çok önemliydi. Correa iktidara gelirken kapatma sözü vermişti. Şimdi anayasa maddesi olarak yaygınlaştırılıp güvence altına alınıyor.
Ayrıca ABD’ye başka bir saldırı da “uyuşturucu ile savaş programlarına” yeni anayasa ile son verilmesidir. Bilindiği gibi ABD uyuşturucu ile savaş bahanesi ile Latin Amerika ülkelerine girip hem halk muhalefetlerini bastırmaya çalışıyor hem de uyuşturucu ticaretinden elde ettiği karlarını koruyor. Dünyanın diğer bölgelerinde de bunun adı “uluslar arası terörle” savaş kampanyası. Ekvator böylece iki ABD bağı ve baskısından kurtulmayı anayasa maddesi halinde güvence altına alıyor.
Sağ Muhalefet
Correa’nın politik hattına ve yeni anayasaya muhalefet de var. Anayasa Correa’ya iki dönem daha seçilme hakkı verdiğinden karşılar. Venezüella lideri Chaves’in de birkaç dönem başkan olabilmek için anayasa değişikliği yaptığını söylemişlerdi. Yeni anayasa ile Correa 2009 yılı genel seçimlerinde aday olabilecek. Referandumdaki yüksek oy oranı bunun garantisi olarak görülüyor.
Yeni anayasa, devlet başkanına meclisi gerektiğinde dağıtma ve erken seçim isteme yetkisi veriyor. Muhalefet bu maddelerden kalkarak “demokrasinin elden gittiği”, otoriter bir düzenin geldiği propagandalarını yapıyor. Correa’nın Venezüella, Küba ve Bolivya ile iyi ilişkiler içinde olmasını da buna kanıt olarak gösteriyor.
Sağ muhalefetin asıl karşı olduğu şey elbette özel sektöre getirilebilecek kısıtlamalar, devletçiliğin arttırılması. Devletin ekonomide güçlenmesinin önüne geçilmelidir. Özel sermaye en çok bundan korkuyor. Ayrıca Correa toprak mülkiyet miktarına kısıtlamalar getiriyor.
Katolik Kilisesi de Correa politikalarına karşı. Kürtajı serbest bırakma “günahını” işliyor diye bağırıyorlar. Oysa böyle bir madde yok. Sadece anne sağlığının tehdit altında olduğu durumlarda tıbbi müdahaleye izin verilmesi kabul edildi. Kürtaj sorunu ardında Kilisenin başka çıkarları var.
Sol Muhalefet
R.Correa sol ve yerli halk örgütlenmeleri tarafından da eleştiriliyor. Ama yerli halk örgütlenmeleri eleştiri yaparken kendilerini sağdan bağımsızlaştırmaya çalışıyorlar. Correa’yı yeterince sol bulmuyorlar. Aynı Bolivya’da bazı yerli halk ve işçi kesimlerinin Eva Morales’i burjuva çevrelere karşı yumuşak davranmakla suçlamaları gibi Correa da suçlanıyor.
Sol eleştirilerin temeli Correa’nın, Venezüella ve Bolivya hükümetlerinin yaptığı gibi millileştirme yapmamasıdır. ÇUŞ’lar ve sermaye ile ittifak içindedir. Güçlü yerli halk örgütlerinden biri olan CONAİE, Correa’nın yerli halk topraklarını çok uluslu petrol, maden, ilaç, kereste ve hidroelektrik şirketlerine sattığını savunuyor. Correa’yı ırkçı, otoriter, anti-demokratik buluyorlar. Correa’nın Brezilya şirketleri ile maden çıkartma ve Ekvator’u Brezilya’ya bağlayacak önemli bir otoyol projesinde anlaşma yapması örnek olarak gösteriliyor. Ekvator’da Venezüella’daki gibi çok petrol yok. Correa, İnter-American Development Bank gibi uluslararası finans kurumlarının finanse ettiği dev baraj gibi birkaç projeye onay verdi. Barajlar yerli halkların topraklarını da etkiliyor. Yerli halklar böyle büyük projelere karşılar. Ancak ülkenin enerji açığının kapatılması açısında da böyle yatırımlar yapılması gerektiği savunuluyor.
Yerli halklar ayrıca Avrupa Birliği ile sürdürülen ticaret anlaşması görüşmelerine de karşı çıkıyorlar. ABD ile olan serbest ticaret anlaşmaları devri kapandı ama şimdi AB ile böyle bir anlaşma mı yapılacaktır? Bu sorun kıta çapında Latin Amerika ülkelerini etkilemektedir.
Bu huzursuzluklardan yola çıkarak yerli halkların önümüzdeki günlerde bir protesto gösterisi düzenleyeceği söyleniyor. Hatta bu bir ayaklanma biçiminde olabilir deniliyor. Bolivya, referandum öncesi çalkantı içinde, Ekvator referandum sonrası karışıklıklar yaşayabilir.
Bir İkili İktidar Sonucu
Bolivya’da Eva Morales politikalarına karşı zengin eyaletler ülkeyi parçalama tehdidi savuruyorlar. Yoksul yerli halklar bir iç savaş tehlikesi ile karşı karşıyalar. Zengin eyaletlerin, zenginlikleri alıp kendilerine mal etmelerini önlemeye çalışıyorlar. Onun için zengin eyaletleri kuşattılar. Eva Morales’i ayrılıkçılara karşı yumuşak davranmakla suçluyorlar. Bunları neden daha önce görevden almadığı soruluyor. Yani iktidar sağdan ve soldan zorlanıyor.
Öte yandan Ekvator’da yine yoksul yerli halklar anayasaya evet diyorlar ama yürütülen politikaları yeterince kendilerinden yana bulmuyorlar. R. Correa’yı Çok Uluslu Şirketlerden yana politikalar izlemekle suçluyorlar. Protesto etmek için ayaklanacakları tehdidini savuruyorlar.
Hem Ekvator hem Bolivya liderleri 21.yy sosyalizmini kurmak istediklerini söylüyorlar. O nedenle ikisi de anayasalarını değiştiriyor. Bolivya millileştirmeler yaptığı ve devletçiliği güçlendirdiği için sağın top ateşine tutuluyor. Ekvator yapmadığı için sol öfkeleri üstüne çekiyor. Millileştirse sağdan nasıl bir tepki gelecek belli değil.
İki tarafta da huzursuz, istikrarsızlık var. Bolivya’da zenginler “özel mülkiyetimiz elden gidiyor” diye ayakta, Ekvator da sol yoksullar “iktidar bizim çıkarımızdan çok zenginlerin çıkarını düşünüyor” görüşünde ayaklanma niyetinde.
Ekvator sorunlarıyla ilgili yazılar yazan Daniel Denvir aktarıyor: “Sol ve sosyal hareketler kendilerini komik buluyorlar. Sağa karşı anayasayı savunurlarken Correa’nın birçok politikasına karşılar.” (alainet.org 26.9.08)
Yani iktidarlar kadar muhalefetler de saflarını alırken git gel yaşıyorlar. Yeni anayasaya evet ama politikalara hayır. Bolivya’da Morales politikalarına evet ama anayasa biraz değişsin. İktidar politikalarının şurasına evet ama burasına hayır, burası hızlı şurası yavaş. 21.yy sosyalizmine böyle gidilecek. Hedef belli ama her ülkede gidiş zaman ve güçler dengesine göre değişecek. Bazen saldırılacak, zenginlerin hakları alınacak, bazen tavizler verilecek masaya oturulacak.
İkili iktidar süreci böyle yaşanacak. Burjuvazi de iktidarda böyle yapmıyor mu? Önemli olan burjuva örgütlülüğü düzeyinde Bolivya ve Ekvator’da olduğu gibi halk örgütlenmelerini kurabilmekte. Ondan sonra da bölgesel ve dünya güçler dengesi içinde bu güçlerin oynaması başlıyor. Ya da bu denge onları belirliyor. Olaylara böyle dengelerden bakınca da yaşananlar “komik” değil, iktidar mücadelesinin bıçak sırtı üstünde duran dengesinde yürümek oluyor.